Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Basın meslek örgütleri kalkıp da şurasını beğenmiyoruz, burasına karşı çıkıyoruz demediler, toplantılara katılmadılar. Müzakereler sırasında kadın dernekleri, ilgi duyan kuruluşlar, dernekler geldi ama basın meslek örgütlerinden ne gelen oldu ne de "şurasını beğenmiyoruz" diyen oldu...***Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Adalet Bakanının bu değerlendirmesine karşı dün bir açıklama yaptı. Ve özetle dedi ki:- 25 - 26 - 27 Mayıs 2004 tarihlerinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu topluca Ankarada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Cemil Çiçek başta olmak üzere bakanlara TCKnin hem basın özgürlüğüne hem de Avrupa ölçütlerine aykırı olan maddelerini anlatmıştır. Erdoğan ve Çiçek, gerekli değişikliklerin yapılabileceği sözünü vermişlerdir. 2 Temmuz 2004 tarihinde TGCnin görüşleri TBMM Adalet Komisyonuna gönderilmiştir.13 Eylül 2004 TGCnin görüşleri (37 sayfa) Devlet Bakanı Beşir Atalay, Adalet Bakanı Cemil Çicek, Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan, AKP Grup Başkan Vekili Salih Kapusuz ve CHP Genel Sekreteri Önder Sava iletildi... Adalet Bakanı Cemil Çiçek, basına ağır cezalar getiren yeni TCK ile ilgili Gözcü gazetesinde Saygı Öztürke şunları söyledi: Kanun önünde herkes eşittir. Köprü altında yatmak, fakirler gibi zenginlere de yasaktır. Cumhuriyet gazetesinde Hikmet Çetinkayanın kaleminden yayımlanan "Fethullah Gülenin 40 yıllık arkadaşı Nurettin Veren anlatıyor" adlı yazı dizisi, 3. gün mahkeme tarafından durduruldu. Dizide, Gülen okulları ve şirketlerinin denetlenmediğini anlatan eski dostu Nurettin Veren, olayın üzerine gidince ölüm tehdidi aldığını, kendisine koruma verildiğini, ancak tehditlerin sürdüğünü anlatıyor. Hikmet Çetinkaya, karar üzerine "Fethullah Güleni övmek serbest, eleştirmek yasak" diye acı acı gülümsüyor. Basın özgürlüğü! Etiyopya Başbakanı Zenawi, Başbakan Erdoğana, "Bize balık göndermeyin, balık tutmayı öğretin" demiş. Gariban bilmiyor ki, biz IMFnin ağına düşmüşüz... Başbakan Erdoğan, 2 yıl içindeki 57. dış gezisini sürdürürken Ankarada oturmaktan kaçtığı iyice ortaya çıktı. Peki Ankarada kalmamak için başka yol yok mu? Cumhuriyette Mustafa Balbay anımsatıyor:"Şöyle bir İzmite uğrayıp SEKA işçilerinin sorunlarını dinlese... Şöyle bir Egeye uğrayıp pamuktaki yamuk nedir diye sorsa... Şöyle bir SSK hastanesine uğrayıp bu kuyruklar nedir diye araştırsa..." Tatsız hatırlatma DEHAP İl Başkanları toplantısından sonra yayımlanan bildiride, "Kerkük, Kürt şehri kabul edilmeli" deniyor... "Anti Amerikancılığın yapay gündem olduğu... Ve özünde Kürt karşıtlığı barındırdığı" iddia ediliyor. Kürtler, saf saf Amerikanın onların kara kaşına, kara gözüne kurban olduğunu ve bir devlet kurmalarını içtenlikle istediğini düşünüyor gibiler.Oysa "sağır sultan" dahil herkes biliyor ki, ABDnin amacı Kürtleri kullanarak Iraka hâkim olmak, bölge petrolüne el koyup İsraili güvenceye almaktır...Amerika desteğinde "bağımsız" devlet kurulmaz, olsa olsa "uydu" devlet kurulur.Bu uydu devletin yaşamı da Amerikan çıkarları doğrultusunda vuruşmakla, kan ve can kaybetmekle geçer. Türkiyedeki Amerikan karşıtları aynı zamanda Kürt karşıtı değil.Ama Kürtler onları da karşılarına alıyor.Aynen Türkmenleri, Şiileri, Sünnileri, İranı, Suriyeyi, Türkiyeyi karşılarına aldıkları gibi.Yarın rüzgâr tersten eser, Amerika onları satar. Yalnız kalıverirler.Kürtlerin bölgede ezilen halk olmaları, onların Amerikan işbirlikçiliği yapmalarını haklı göstermez. Akılcı da değildir. Kürtler yüz yıllardır bağımsız politikalar geliştiremedikleri için varlık olamıyorlar... Bunu hâlâ fark etmediler mi?Ortadoğuda Amerika ile iş tutanlar kısa vadede kazançlı çıksalar da, uzun vadede kaybedeceklerdir. Bunu da görmeleri gerekir. Kürt kapanı m.asik@milliyet.com.tr Bizim de sonunda kimyasal silahımız oldu: Metil alkollü rakı...