İktidar partisi ile yandaş basın üç yıldır TSK’yı yıpratmak, halkın gözünden düşürmek, köşeye sıkıştırmak için elinden geleni ardına koymuyor. Sahte olduğu ortaya çıkan Balyoz Planı gazete manşetlerinde haftalarca “Fatih Camiini bombalayacaklardı“, “Ordu kendi uçağını düşürecekti” manşetleriyle verildi. Yargısız infazlar yapıldı. Albaylar,yarbaylar intihar etti. İktidar partisi bu süreçte TSK’yı hiç savunmadı. Aksine karalama kampanyasını destekledi, meydanlarda kullandı...
Şimdi Süheyl Batum’un bir çift lafı fırtınalar yaratıyor, hükümet TSK’nın biricik hamisi kesiliyor.
Çünkü bu defa CHP’yi karalama imkanı ortaya çıkmış, fırsatı kaçırmamak gerek!
Evet Batum’un sözleri politik olarak yanlıştır. Ancak tek yanlış o mu?
Avukat Turgut Kazan net bir yorum yapıyor:
- Hemen belirtelim ki, kâğıttan kaplan değerlendirmesi dâhil, silahlı kuvvetleri eleştirmek demokrasinin gereğidir, yasaklanamaz, suç sayılamaz. Batum’un sözleri, darbe çağrısı izlenimi yarattığı için, politik açıdan yanlıştır. Ama, Başbakan’ın savcıları göreve çağırması, yanlış olmanın çok ötesinde, demokrasi için bir ölüm fermanıdır. Çünkü, suç duyurusu, kimsenin göremeyeceği/bilemeyeceği bir eylemi, savcılığa haber vermek için yapılır. Batum’un sözlerini Türkiye’de duymayan kalmadığına göre, elbet Zonguldak savcıları da duymuştur. Dolayısıyla, Başbakan’ın çağrısı (bir suç duyurusu değil), cezalandırma çağrısıdır. Özellikle, HSYK’nın değişen yapısı ve dün kabul edilen yasal değişiklikten sonra, bu çağrının başka adı olamaz.
Referandum ile yargı resmen iktidara bağlandı! Bunun sonuçlarını yaşıyoruz...
Kiler’lik işler!
- Sen, Kütahya Şeker Fabrikası’nı özelleştirmeden aldıktan sonra tapuda tahrifat yaptırdın. Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü’ne ait 112 dönüm araziyi satın aldığın fabrikanın üzerine geçirdin.
- Bu doğru değil. İddianı ispatlarsan o fabrikayı sana devredeceğim. Ama etmezsen, sen milletvekilliğinden istifa edecek misin? Var mısın iddiaya?..
- Varım.
* * *
Bu konuşma geçen yıl CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç ile Kiler Mağazaları’nın sahibi, AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler arasında geçti... CHP KİT Komisyonu üyesi Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal dün dedi ki:
- İddiayı Kamer Genç kazandı, Vahit Kiler sözünün eriyse fabrikayı derhal Kamer Bey’e devretmelidir.
- Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
- Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun komisyonumuza gelen “Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi 2009 Yılı Raporu”na dayanarak söylüyorum. Raporun öneriler bölümünün 6. maddesinde bu durum açıkça dile getiriliyor ve tapuda yapılan tahrifatla haksız bir şekilde Vahit Kiler’in üzerine geçirilen arazinin geri alınması için Özelleştirme İdaresi göreve çağrılıyor. Komisyonumuz bugünlerde o raporu görüşecek ve ben Vahit Kiler’in yüzüne karşı, gasp ettiği araziyi geri vermesini isteyeceğim...
- Yüzüne karşı mı!
- Evet, yüzüne karşı. Çünkü Vahit Kiler aynı zamanda AKP’nin KİT Komisyonu üyesidir...
Kıbrıs
Hükümet Kıbrıs halkını sakinleştirmek için bakalım ne güzellik yapacak diye beklenirken... Umulmadık bir şey oldu... Hükümet Büyükelçi Kaya Türkmen’i görevden aldı. Aynı anda Kıbrıs’ta en çok tepki çeken adamı, Halil İbrahim Akça’yı Büyükelçi atadı.
Akça, Kuzey Kıbrıs ekonomisini hale yola koymakla görevli Teknik Heyet’in Başkanıydı. Tepkilere yol açan mali önlemlerin mimarıydı.
Sendikalar ona ateş püskürüyordu. Cumhurbaşkanı Eroğlu bile kendisini Ankara’ya şikayet etmişti. Atama şok etkisi yaptı.
Ankara ne yapmak istiyor? Kıbrıslıları çıldırtmak mı? Artık cevabı en çok merak edilen soru bu...
Girne’dekii Merit Otel’i işleten NET Holding’in patronu Besim Tibuk dün Kıbrıs’la ilgili kimi tespitlerini aktardı. Türkiye’nin Kıbrıs’ı beslediği iddialarına karşılık dedi ki:
- Türkiye KKTC’ye yılda 2 milyon dolarlık mal satıyor. Bunun karşılığında 100 milyon dolarlık mal alıyor. Bu ticaretin yarattığı katma değer bile Kıbrıs’a yapılan yıllık yardımdan fazladır...
Bakan Ali Babacan açıklıyor: “2010 yılının ilk 7 ayında 25 bin
iş yeri kapandı.”
Bu da gösteriyor ki memlekette çift bayrak var; biri ayyıldızlı bayrak, diğeri iflas bayrağı...
Haldun Ertem
İzmir Hayvanat Bahçesi’nde yeni doğan file isim aranıyormuş.
AKfil’e ne buyurulur!
Fahrettin Fidan
Vize
Münih İdari Mahkemesi, “Türkler özellikle turistik seyahat amacıyla, vizesiz Almanya’ya giriş yapabilir, 3 ay Almanya’da kalabilir” kararını verdi.
Vize belası tam 30 yıldır sürüyor... Aniden nasıl kalktı? Şöyle...
Dört Türk vatandaşı 29 Eylül 2009 tarihinde Amerika’dan Münih bağlantılı uçakla İstanbul’a uçmak istedi. Ancak uçakları Amerika’dan gecikmeli kalktığı için Münih’ten İstanbul’a kalkan Lufthansa Havayolları uçağına yetişemediler. Bu nedenle ertesi günkü uçakla İstanbul’a uçmak için havaalanındaki otelde gecelemek istediler. Polis vizeleri olmadığı gerekçesiyle havaalanından dışarı çıkış izni vermeyince vatandaşlarımız geceyi Münih Havaalanı transit bölümünde geçirmek zorunda kaldılar. Dört Türk vatandaşını temsilen Candan Erdoğan, Almanya’yı dava etti. Bu karar alındı...
Demek vizenin kalkması bu kadar basitmiş. Peki bugüne kadar neden kaldırılmadı?
Hükümetler ve Dışişleri bakanları konuyu umursamadılar da ondan... Bir konu kendi sorunları olmadığında gösterdikleri ilgi bu kadardır...
Taraf Gazetecilik AŞ’ye 16,4 milyon liralık yatırım teşviki verilmiş.
İktidar kendisini koltuklayanlara karşı hiç de nankör davranmıyor gördüğünüz gibi...