Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’de 12 Mart ve 12 Eylül’de darbeler yapıldı, darbeciler yargılanmadı.
Şimdi ortada darbe yok, darbeciler yargılanıyor!
Ergenekon davasında yargılanan Şener Eruygur, Hurşit Tolon gibi emekli generallerin adı çoktan “Darbeci General”e çıktı...
Şimdi de gündemde gerçek bir darbeciyi  yargılama tartışması var.
Kenan Paşa: “Referandum yapalım halk yargılanmamı istiyor mu, soralım” diyor.
Bir okurumuz şaka yollu mesaj çekmiş:
“Darbe yaparken halka mı sordu?”
Bize öyle geliyor ki bu tartışmadan bir şey çıkmaz. Kenan Paşa yargılanmaz.
Ancak mesele de zaten Kenan Evren’in yargılanması değildir.
Çünkü 12 Eylül darbesi Kenan Evren’in tek başına marifeti değildir. Kenan Paşa piyondur.
12 Mart ve 12 Eylül öncesinde karanlık cinayetlerle bir yığın masum insan öldürüldü.
Profesör Bedri Karafakioğlu’ndan Abdi İpekçi’ye, Kemal Türkler’den Bedrettin Cömert’e bir yığın masum ve nitelikli aydın halkı sindirmek ve darbe ortamı hazırlamak amacıyla katledildi.
Daha sonraki Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri de aynı karanlık yapılanmanın marifetiydi...
Adına Kontrgerilla, Gladio ne derseniz deyin.. Bu yapılanmayı çözebiliyor musunuz?
CIA’dan Mossad’a yabancı istihbarat örgütlerinin oyunlarını ortaya çıkarabiliyor musunuz?
İşte mesele budur... Ergenekon süreci o karanlıkları çözmek iddiasında değildir.
O derin karanlığı çözecek güçte bir iktidar şimdilik kesinlikle ortada görünmüyor.

Haberin Devamı

Abdullah Gül, Köşk'e çıktıktan sonra 45 ülkeyi ziyaret etmiş.
Bizim için de gezsin... Türkiye'de imza atmaktan başka yapacak işi yok nasılsa...
Haldun Ertem

* Gülmenin yasaklandığı yerde genellikle ağlamak da serbest değildir...
Jerzy Lec

Mahkeme kapısı
Arkadaşımız Nedim Şener yazdığı “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabından dolayı dün İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı... Epeydir Beşiktaş’taki adliye binasında dava izlememiştik. Binaya giriş çıkış bir dert. Kapı önü kaos... Salon küçük. Davayı izlemeye gelen yüze yakın aydının bir kısmı ayakta kaldı, bir kısmı salona giremedi. Düzeni sağlamaya çalışan gömlekli bir görevli vardı, mübaşirmiş... Neden mübaşir üniforması yoktu anlamadık. Yargıç Şeref Akçay davayı iyi yönettiği gibi şaşırtıcı bir yetenek sergiliyordu. Sanığı veya avukatları uzun uzun dinliyor, söylenenlerin özetini zabıt kâtibine neredeyse eksiksiz yazdırıyordu. Uzun ifadeleri bu kadar net akılda tutmak doğrusu imrenilecek bir yetenek...
Sanık iskemlesindeki Nedim Şener güzel bir savunma yaptı: Ayrıntısını haber sütunlarında okuyacaksınız. Çok sayıda gazeteci ve aydının duruşmayı izlemesi de sanırız onu hayli mutlu etti...

Haberin Devamı

Adaletin yolu mu?
Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un dediği gibi... Türkiye bir kâğıt parçası yüzünden iki hafta zaman ve bir o kadar enerji kaybetti...
Birileri “İrticayla Mücadele Eylem Planı” adı verilen fotokopiyi Taraf gazetesine göndermese... O gazete de “AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirme planı” diye yayımlamasa... Ülke bu komik duruma düşmeyecekti.
Bu sahte planı “geçersiz bir fotokopi” olduğunu bile bile kim sızdırdı? Amacı neydi?
İlk akla gelen amaçlar:
-  TSK’yı yıpratmak...
-  Gülen cemaati ile AKP’yi aynı kategoriye koyarak mağdur sınıfına sokmak
-  TSK ile AKP’nin arasını bozmak...
Ergenekon davasında hukuk ilk günden beri ihlal ediliyor...
Aramalarda bulunan belgeler sık sık yandaş medyaya sızdırılarak davanın seyri etkileniyor.
Askeri savcılık, Emniyet’in bir raporu savcılıktan önce medyaya sızdırdığını bildirmişti önceki gün...
Dün de Orgeneral Başbuğ aynı konudan şikâyetçi oldu.
Başbuğ, yandaş medyanın bu marifetini “asimetrik psikolojik harekat” diye adlandırıyor.
Ne var ki, bu konudaki binlerce şikâyete rağmen İçişleri Bakanlığı’ndan Emniyet görevlilerine yönelik bir uyarı duyulmadı bugüne kadar... Davayı yandaş basın, sızdırma ve yalan haberlerle istediği gibi etkiliyor... İktidar bundan medet umar bir tavır sergiliyor.
Bu yoldan adalete varılır mı?

Haberin Devamı

Aptal sorular...
Kitabın adı “Aptal Sorulara Bilimsel Yanıtlar”... Herkesin çok akıllı olup çok büyük meseleleri konuştuğu ülkemizde böyle bir kitap hayli serinletici oluyor...
Mesela zenciler güneşte yanar mı? İnsanların neden kuyruğu yok? Köpük baloncukları neden hep yuvarlak oluyor...vs... Bir konu da şu: “Siyah giymek bizi olduğumuzdan daha zayıf mı gösteriyor?”
Yanıt: Evet... Açık renk giysilerde kıvrımlar gölge yaptığından daha görünür olurmuş. Koyu renkte kıvrımların yarattığı gölgeler görünmediğinden şekil daha ince görünürmüş.
Bunları da böylece öğrenmiş olduk...