Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere - Buradan bir monşeri aday göstermişler, o da yolsuzluklardan bahsediyormuş, hangi yolsuzluklarsa onlar?Bursa'da yerel televizyoncular ertesi gün Onur Öymen'i bularak Başbakan'ın sözlerine ne diyeceğini sordular. Onur Öymen:- Tebrik ederim, Başbakan Fransızcasını ilerletmiş anlaşılan, dedikten sonra onun daha iyi anlayacağı bir yabancı dilden hitap edeceğini söyledi ve ekledi:- Ya habibi, dokunulmazlıkları kaldırırsanız hangi yolsuzluklardan söz ettiğimi görürsünüz... Hepsi dosyalarda duruyor... Başbakan Erdoğan, Bursa mitinginde konuşurken CHP Bursa Milletvekili adayı emekli büyükelçi Onur Öymen'e laf çarptı: Soru: Türk siyasetindeki "en demokrat" lider kim? Yanıt: Yağcı gazetelerebakılırsa Türk siyaset tarihinde gazete ve yazarlara en çok dava açan Erdoğan... Haldun Ertem Erdoğan'la Baykal arasındaki bir fark da şu: Baykal yüzmeyi seviyor... Erdoğan ise oğluna gemi alıp yüzdürmeyi... Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Erzurum'un Olur ilçesinde bir kahvenin önünde oturan gençlerle tokalaşmak istiyor. Ancak Durmuş Şahin adlı genç elini uzatmıyor, Akdağ, neden elini uzatmadığını sorunca delikanlı izah ediyor:- Ben iktidar olup da bu vatana ve millete faydası olmayanların elini sıkmam...Bakan Akdağ da bu yanıta karşılık:- Sen bana vatan haini mi demek istiyorsun. Vatan haini sensin. Senin anan vatan haini, baban vatan haini diye çıkışıyor. Delikanlı daha sonra karakola, peşinden mahkemeye çıkarılıyor... Ve tutuklanıyor...Aslında hakaret eden delikanlı değil, Bakan'ın kendisi... Adalet yanlış kişiyi tutukluyor.Bu manzara karşısında Erzurum'daki yurtsever ve demokrat avukatlar ne yaptılar? Gencin serbest bırakılması için topluca mahkemeye başvurdular mı? O genci savunmak cumhuriyeti ve demokrasiyi savunmaktır. O genci savunmamak faşizme seyirci kalmaktır... Suçlu ve güçlü Kuyumcu soygununa gecikmeli olarak yetişen polisler, karakola eli boş dönmemek için yoldan geçen bir sarhoşu "şüpheli" diye gözaltına almışlar. Karakolda zavallının başını küvete sokup çıkarıyor, bir yandan da soruyorlar: - Konuşşş... Elmaslar nerede?... Adamcağız bir saat kadar dayanmış. Ve sonunda feryadı basmış: - Bana baksanıza! Kendinize başka bir dalgıç bulun. Ben burada elmas melmas göremiyorum! Pazar neşesi... Son yıllarda Türkiye'de kiraz tarımı ve üretimi gelişti... Afyon ve Konya başta olmak üzere birçok ilde kiraz yetiştiriciliği ilerledi. Kirazlar, her kasaba için ayrı ayrı eksper gönderip alım yapan yerli firmalarca toplanıyor. Büyük kısmı ihraç ediliyor, kalitesi düşük olan kısmı iç pazara veriliyor. Kiraz üreticileri birkaç yıl iyi sonuç aldılar. Ancak o tatlı günler geride kaldı. Çünkü alıcı firmalar aralarında anlaşmaya, fiyatı birlikte düşürmeye başladılar. Birkaç yıl önce kirazın kilosunu 6 - 7 YTL den satan üretici geçen yıl 3 YTL'den, bu yıl da sezon başında 2.6 YTL den elden çıkardı. Dış piyasalarda ise kirazın 8 - 10 euro'dan satıldığı bildiriliyor....Nerede bir üreten varsa orada sömürü hemen boy gösteriyor... Bu kaderi değiştirecek bir siyaset ortada görünmüyor... Kiraz ucuz biraz... Profesör Erol Manisalı, "Kime oy vermeli?" diye kara kara düşünenlere yol gösteriyor:"Görüşlerimiz farklı olabilir. Kimimiz kendimizi muhafazakâr, kimimiz ilerici hatta uç solda görebiliriz. Kimimiz çok, kimimiz az dindar olabiliriz. Hatta ateist bile olabiliriz. Başımız açık ya da kapalı olabilir, bu da bizi karşı cephelere sürüklemesin. Sünni ya da Alevi olabiliriz... Etnik kökenimiz farklı olabilir. Türkmen, Yörük, Azeri, Gürcü, Arap, Çerkez, Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yurttaşlar olabiliriz. Bunlar hiç önemli olmamalı, önemli değildir zaten. Esas ayrışma noktamız; esas fay hattı Batı emperyalizminin üzerimizdeki hesaplarıdır. Kırılma hattının 'bir yanında emperyalizm, öte tarafında Türk halkı ve onun ulusal çıkarları' bulunmaktadır. 22 Temmuz seçimlerinde kırmızı çizgimiz bu olmalı... Oy verirken kırmızı çizgimiz 'emperyalizme ve işbirlikçilere karşı duruş' olmalı. ABD, AB, İsrail, Yunanistan, Ermenistan ve bölücülerin desteklediği partiye oy vermeyelim..." Oylar kime?.. Seçim öncesi iki vatandaş konuşuyor: - Oyumu falanca lidere vereceğim. - Fakat dostum, o adam liderlerin en yalancısı.- İyi ya... En azından onun söylediklerinin tümünün yalan olduğunu biliyorum... Ötekilerin hangi söylediği doğru, hangisi yalan bilmiyorum.* * *İstanbul'da 13. sıraya konulan aday Ankara'da parti genel sekreterine telefon açıyor:- Yahu ağabey beni listede 13'üncü sıraya koymuşsunuz...- He ya...- Hani Genel Başkan bizi çok tutuyordu ağabey?..- Yine tutuyor... Seni ortalara koyduk ki listeyi sürükleyesin...- Peki abi bizim lider kendini neden liste başına koydu?- Sana güvendiği kadar kendine güvenmiyor da onun için Cumali... Heh heee...* * *Şu da bir kilo bulgura oyunun rengini tayin edenler için fıkra...Bektaşi yaz günü dağ başında serinlemek için bir karpuz kesmiş. Karpuzu kelek çıkmış. Hiç dokunmamış karpuza, o sırada uykusu da bastırmış, yatmış uyumuş. Uyandığında bakmış, adamın biri gelmiş, biraz önce yemeden bıraktığı kabak karpuzu kemiriyor, bir yandan da "Yarabbi çok şükür, Yarabbi çok şükür" deyip duruyor. Bektaşi:- Babalık, demiş, sen kabak karpuza bu kadar şükredersen daha iyisini ömrü billah bulamazsın... Ona göre... m.asik@milliyet.com.tr Seçim gırgırı...