Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Mevcut politikaları sürdürmüş olsaydık, bugün bizim durumumuz aynen Lübnan ile Suriye arasındaki duruma benzerdi. Ve birileri (ABD veya AB), gelir dayatır 'Kıbrıs'tan çıkın' derdi. Bir yere kadar dayanır, ondan sonra KUZU KUZU çıkardık...Biz haklı olduğumuz konularda bile zoru görünce teslim bayrağını çekeriz diyor Erdoğan. Bir lider böyle konuşur mu? Ülkemiz topraklarında gözü olanlara böylesine umut ve taktik verir mi? Erdoğan, ABD yolunda Hasan Cemal'e "Talihsizlik, CHP'nin ABD karşıtı olması" diyor. Baykal bu sözü: "Türkiye'yi satacağım ama CHP engel oluyor" şeklinde tercüme etti dün. Erdoğan, ABD'ye bir uzak durup bir yakın durarak güven yitirmesinin suçunu kime atacağını şaşırdı. ABD ise ne verseniz mutlu olmaz görünümde. Peki ne istiyor ABD? İran ve Suriye'ye tek başına saldırmaya cesaret edemiyor. Türkiye'nin desteğini arıyor. Bize psikolojik baskı yapıyor. Tayyip Erdoğan'ın ABD desteği sağlaması, İran ve Suriye'ye karşı ABD'nin yanında sonuna kadar yer almasına bağlı. Bu da Türkiye'nin başının tümden belaya girmesi demek... Türkiye, irtica ve uydulaşma batağına aynı anda giriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, ülkesine, halkına ve kendisine olan güvenini ABD'ye gitmeden üç gün önce yaptığı Kıbrıs'la ilgili konuşmada ifade etti. Dedi ki: AKP, Beyaz Saray kayıtlarına, "Ne yapacağı belli olmayan, başıboş parti" olarak geçmiş. Onlar için öyle olabilir, bizim seçmen için umut o, umut... Cumhurbaşkanı'nın eşi türbanlı olabilir mi? Sanki Cumhuriyet ve laikliğe saygılı, çağdaş fikirli, tüm toplumu kucaklayacak, devletin işlerliğini sağlayacak bir adayı bulduk da eşinin türbanı kaldı tartışılacak... Avrupa ADD Başkanı Dursun Atılgan, yeni ccumhurbaşkanının asgari kişilik sınırlarını çiziyor:- Bilimsel öğretime karşı medrese öğretimini, laikliğe karşı şeriatı, ulusçuluğa karşı ümmetçiliği, tam bağımsızlığa karşı uyduluğu, çağdaşlığa karşı tutuculuğu yeğlemeyen biri olmalı... Bulduk mu bu adayı? Çankaya kriterleri Cumhurbaşkanı'nın eşi türbanlı olabilir mi? Sanki Cumhuriyet ve laikliğe saygılı, çağdaş fikirli, tüm toplumu kucaklayacak, devletin işlerliğini sağlayacak bir adayı bulduk da eşinin türbanı kaldı tartışılacak... Avrupa ADD Başkanı Dursun Atılgan, yeni ccumhurbaşkanının asgari kişilik sınırlarını çiziyor: - Bilimsel öğretime karşı medrese öğretimini, laikliğe karşı şeriatı, ulusçuluğa karşı ümmetçiliği, tam bağımsızlığa karşı uyduluğu, çağdaşlığa karşı tutuculuğu yeğlemeyen biri olmalı... Bulduk mu bu adayı? Giresun'da güzel sanatlar lisesi öğrencileri resim sergisi açmış. Çıplak kadının resmedildiği iki tablo, Müdür Arif Çetinkaya tarafından sergiden çıkarılmış...Soru: Giresun halkı olaya tepki gösterdi mi? Umarız göstermiştir. Aksi takdirde Giresun ili, güzel sanatlar lisesini hak etmemiş demektir...Trabzon ili, Akçaabat ilçesi Derecik Belde Başkanlığı encümen kararı almış... Ümraniye Belediye Başkanlığı'na yazı yazmış... 7 bin YTL... Yani 7 milyar lira borç istiyor... Karadeniz fıkrası gibi. AKP iktidarı, yurt çapında yürüttüğü eşi görülmemiş kadrolaşma eylemini bir kenara bırakıp, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Ferit Bernay'ı üniversitede "kadrolaşma" yapmakla suçluyor. Konuyla ilgili AKP milletvekillerinin verdiği Meclis araştırma önergesi, bu satırların kaleme alındığı sırada Genel Kurul'da görüşülecekti, çoğunluk sağlanamadı... Rektör Bernay'ı buluyor, hakkındaki iddialara ne dediğini soruyoruz...- Suçumuz; doktorasını bitirenlere, sen artık daha üst kadrolarda görev yapacak konuma geldin. Size bu kadroyu sonsuza dek tahsis edemeyiz. Ya doktora yaptığın üniversitede yardımcı doçent olarak görev yap ya da başka bir üniversitede konumuna uygun görev bul, demek. Ki böylece yeni doktora yapacaklara kadro açabilelim. Bu uygulama YÖK yasasının amir hükümlerinden biridir ve bütün üniversitelerde uygulanmaktadır. Nitekim YÖK Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada bizim bu uygulamamızın YÖK yasasına tamamen uygun olduğunu belirtti.- Ama siz gönderdiklerinizin yerine kendi adamlarınızı alarak kadrolaşma yapıyormuşsunuz.- Üniversiteleri, bu arada bizim üniversitemizi YÖK, Sayıştay ve Maliye sürekli denetler. Hele benim rektörü olduğum üniversite, sürekli denetim altındadır. Şimdiye kadar hiçbir denetimde böyle bir suçlama ile karşılaşmadım. Size daha ilginç bir şey söyleyeyim: 19 Mayıs Üniversitesi de dahil, hiçbir üniversiteye Başbakanlık uzun süredir boş kadroları kullanma izni vermiyor. Bir rektör hiç eleman almadan nasıl kadrolaşma yapabilir, anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.- Ya hakkınızdaki "ideolojik!" suçlaması?- Bakın işte o doğru! Şimdiye kadar hep Atatürk ilke ve devrimleri ideolojisi doğrultusunda görev yaptım. Bu suçsa, aynı suçu! bundan sonra da işleyeceğimi şimdiden beyan ederim. İdeolojik rektör Başbakanlık genelge yayımlamış, çocuk yuvalarında da "din eğitimi" dönemi başlıyormuş. m.asik@milliyet.com.tr Eh, bu kadarına "din eğitimi" değil, "beyin yıkama faaliyeti" denir artık...