Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sorunun yanıtını İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri Mesut Pektaş'a gelen 4 Nisan 2005 tarihli bir mektupta buluyoruz... Altındaki imza: "Farhan Faraidooni - Dubai Uluslararası Emlak (DUE) CEO'su"...İlk satırlardan anlaşıldığına göre, İstanbul Belediyesi yetkilileriyle DUE yetkililerinin Cannes'da yaptığı son toplantıda İBB ile DUE'nin bir gayrimenkul yatırım ortaklığı (GMYO) kurması kararlaştırılmış.Dubai Emlak, İstanbul'da yağlı parçaları saptamış, mektupta adeta talimat veriyor:"Aşağıdaki alanların GMYO kapsamına acilen alınmak üzere işaretlenmesini öneriyoruz: 4. Levent'teki mevcut otobüs istasyonu. Zincirlikuyu'daki Devlet Otoyol bölgesi... Ayrıca aşağıdaki alanların daha sonra GMYO bünyesine alınmak üzere incelenmesini öneriyoruz: Küçük Armutlu'daki plansız gecekondu bölgesinin rehabilitasyonu.Technocity - Cendere Vadisi'nde iş merkezi kurulmasıKartal sahil şeridi (660.000 M2).Gaziosmanpaşa - Metris bölgesi... Toplantı tarihini de DEU belirliyor:"İzleme komitesinin ilk toplantısını 25 Nisan civarında İstanbul'da yapmayı öneriyoruz."Ve yazının sonunda çok ilginç bir öneri daha:"Bu projenin kesinlikle çok gizli tutulmasının büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Bu nedenle ilk İzleme Komitesi'nde her iki tarafın da Gizlilik Anlaşması imzalamasını teklif ediyoruz..."Şimdi anlaşılıyor ki gizlilik anlaşması yapılmış, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı gizlice kurulmuş, İstanbul halkı olaya ancak bütün işler kotarıldıktan sonra uyanmış.Prens Maktum ile Tayyip Erdoğan arasındaki dostluk, bu ortaklığın en üst düzeyde bağlandığını anlamaya yetiyor.Tabii ihaleye falan da gerek görülmüyor. Parlak bir imza töreninin ardından burgulu kuleler zengin reklamlar eşliğinde kamuoyuna aktarılıyor... Bu tepeden inme "çok kuşkulu" proje şimdi idari yargıda... Sonuç ne olur? Hep birlikte göreceğiz... Halka duyurulmadan, tartışılmadan, şapkadan tavşan çıkarır misali ortaya çıkarılan Dubai Kuleleri projesi nasıl, hangi koşullarda kotarıldı? Başbakan Erdoğan, karikatür krizi için 192 ülkeye mektup gönderecekmiş. Mutlaka dikkate alınır... Çünkü kendisinin geçmişte karikatür kriziyle ilgili engin tecrübesi var.. Bodrum Belediyesi bu hafta aldığı kararla şehirlerarası otobüs terminali ve sanayi sitesinin şehir dışına taşınmasına karar verdi... Burası iyi... Ama yer seçimi kötü... Başka uygun bölgeler varken, otogar alanı olarak, sırf merkeze yakınlığı nedeniyle el değmemiş doğa güzellikleriyle tanınan Torba'daki Kızılkaya Boğazı seçildi. Bu kararla 2 bine yakın zeytin ağacı ile birlikte tilki ve yabandomuzu gibi hayvanların üreme bölgesi bir alan, birkaç yıl içinde yok edilecek. Çevreciler protestoya hazırlanıyor. Haberiniz olsun... Bodrum hepimizin ortak yazlığı sayılır. Bodrum otogarı... Böyle karışık vakalarda alışık olduğumuz gibi, henüz inceleme ve soruşturma yapılmadan adını vermeyen birileri yine ortaya atıldı, teşhisi koydu:- O. A.'nın ne tarikat ne örgüt bağlantısı var.Cinayete de teşhisi koydular:- Kendini göstermek adına bu işi yapmış bir çocuğa benziyor. Bir örgütün kullanabileceği yapıda değil. Bir söylediğini bir daha hatırlamıyor...Oysa çocuk hem cinayeti planlamada hem olay sonrası "Susma hakkımı kullanıyorum" diyerek epey akıllı davrandığını ortaya koyuyor. Tarikat ve örgüt bağlantısı kuşkusunu veren pek çok gazete haberi de önümüzde duruyor.Bu olay Batı ile İslam dünyası arasındaki karikatür krizine tuz biber ekmiştir. Türkiye'yi de bu gerginliğe eklemliyor. Eski Milletvekili Uluç Gürkan'ın şu gerçekçi tespitine hepimizin kulak vermesi gerekiyor:"...Trabzon'daki Santoro cinayetinin, 'medeniyetler ittifakı' konusunda hükümetin hayalindeki öncülük rolüne ağır bir darbe vurması da kesindir. Bu konuda bir süredir zaten belli bir tereddüt yaşanıyordu... Türkiye'nin laik düzenini daha İslami bir yapıyla değiştirme gayretleri ve eğitimi dinselleştirme çabalarının, imajımızı zedelediği gözleniyordu. Şimdi din referanslı bir cinayetin işlenmesi, ister istemez işi daha da zora sokacaktır. Durumun düzeltilmesi, laikliğe yeniden tam anlamıyla sahip çıkılması gerekiyor. Devlet ve toplum yaşamında İslami kurallarla fazlasıyla haşır neşir olan bir Türkiye, ne kendi içinde ne de dünya çapında, hiçbir konuda inandırıcı olamaz." Örgüt bağlantısı! İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans öğrencisi olan okurumuz, 120 YTL harcını son ödeme tarihi olan 3 Şubat'a kadar yatırmamış. Şimdi cezalı harç yatırması isteniyor. Ne kadar mı? Tam 240 YTL... Yüzde yüz ceza... Sevgili Hocalar... Bu şekilde cezalandırılan öğrencinin okuluna sevgisi, saygısı, güveni kalır mı? Sigara devleri, artan yasaklara karşı "dumansız sigara" üretecekmiş. Birazcık insan sağlığını düşünüyor olsalardı "dumansız sigara" yerine, "kansersiz sigara" peşinde koşarlardı! m.asik@milliyet.com.tr