"Ocağın yüzde 30'u Enerji Bakanlığı'na aitmiş. Özelleştirme kapsamına alındığı için yıllardır hiçbir yatırım yapılmamış, en basit güvenlik önlemleri bile alınmamış. Bakanlık, kömür çıkarma işini bir müteahhide devretmiş, müteahhit de taşerona... 20 kişilik vardiyanın ölen 18 işçisi de genç ve deneyimsizmiş. Taşeron, çevredeki kahvehanelerden işçi toplayıp hiçbir eğitimden geçirmeden ocağa sokuyormuş. İçeride ne bir havalandırma sistemi ne de grizu ölçüm cihazları varmış. İşçiler, zaman zaman gaz kokusu duyduklarından şikâyet etmişler ama kimse ilgilenmemiş. İşçi sağlığı ve işçi güvenliği ile yönetmeliklerin hiçbiri burada uygulanmamış. Zaten şimdiye kadar da hiçbir iş müfettişi gelip ocağı denetlememiş. Biraz araştırınca dehşetle öğrendik ki, bu ocak meğerse bölgedeki ocaklar içinde en iyi en güvenli durumda olanıymış. Bana göre bu olay iş kazası değil, kesinlikle bir iş cinayetidir. Ama insanlar o kadar çaresizler ki, cenazeler kaldırılırken bile yüzlerce kişi burada çalışmak için kuyruğa girmişti." Tam 18 işçi... Geçen gün Kütahya'nın Gediz ilçesindeki bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında öldüler ve gazetelere sadece bir günlük haber oldular. Kazadan sonra olay yerine giden CHP heyeti başkanı Cevdet Selvi anlatıyor. Lüks dairesini nasıl satın aldığını izah edemeyen Çek Başbakan Stanislav, istifa etmiş. "Karım zengin" veya "Annemin yastık altından çıkan parayla aldım" diyememiş mi? AKP Milletvekili Yahya Akman'ın kardeşi M. Sait Akman'ın mesleği imamlıkmış. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, imam Sait Akman'ı Şanlıurfa Birecik Devlet Hastanesi Müdürlüğü'ne atamış. CHP Milletvekili Prof. Mehmet Neşşar, TBMM'ye verdiği soru önergesinin yanında soruyor:- Amacı hastaları yaşatmak olan bir kurumun başına, ölenlere hizmet veren bir kişinin getirilmiş olması trajikomik bir durum değil mi?Aslında tüm Türkiye'nin hali trajikomik... Hastaneye imam... Edebiyat, iki defa okumaya değer metni yazma sanatıdır; gazetecilik, tek okunuşta anlaşılacak metni yazma sanatı. Wall Street Journal'da geçen şubatta Robert Pollock, Türkiye'deki anti Amerikan havanın sürmesi halinde iki ülke ilişkilerinin bozulacağını ileri sürmüş, kimi önerilerde bulunmuştu:- Yeni Şafak gazetesi hükümet tarafından dışlanabilir, o gazeteye röportaj verilmeyebilir.Ve geçen hafta Yeni Şafak'ta ABD ve İsrail aleyhine yazılarıyla dikkat çeken Suriye asıllı gazeteci Hüsnü Mahalli'nin işine son verildi. Okyanus ötesine göz kırpıldı... Yeni Şafak'ın jesti Fransa da, "Ermeni soykırımını" inkâr etmeyi suç sayan yasa tasarısı hazırlıyormuş! Fransızların Ermenileri kışkırttığını yazmak da suç olsun, tamam olsun! Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın türban yasağını savunan sözleri, Tayyip Erdoğan'ı kızdırmış... Kızgınlığını, "Görünen o ki, halkın mutabakatı ile kurumların mutabakatı henüz oluşmuyor" sözleriyle dile getirdi.Halkın bu konudaki mutabakatı nereden çıktı? Halk üniversiteler ve kamuda türbanın serbest bırakılması konusunda ne zaman mutabakata vardı?Doğrusu biz duymadık. Ayrıca soralım:- Halkın yüzde 82'sinin Amerika karşıtlığı konusunda mutabık olduğu geçenlerde ortaya çıktı. Peki, başında bulunduğunuz hükümetiniz, bu mutabakata göre mi karar veriyor yoksa Amerikan çıkarlarına göre mi?Aynı halk, milletvekilleri dokunulmazlıklarının sınırlandırılması... Hortumculardan hesap sorulması... Hırsızların, uğursuzların affedilmemeleri konularında da mutabık. Önünüzde herhangi bir hukuk engeli olmadığı halde, neden halkın bu mutabakatına saygı göstermiyor, gereğini yerine getirmiyorsunuz...Başbakan, hoşuna gitmediği yazı ve karikatürleri yargıya şikâyet ediyor. Yargının verdiği karara saygı gösteriyor. Tazminatı alıp cebine koyuyor. Ancak, örneğin TÜBİTAK konusundaki yargı kararlarına uymuyor...Hukukun değil, kendi akıllarından geçenlerin üstünlüğüne inanmak gibi tuhaf bir yol izliyorlar.Kendi dokunulmazlıklarını "Yargıya güvenmedikleri" için kaldırmıyorlar.Ama kendilerinden önceki iktidarı Yüce Divan'a gönderirken, pekâlâ yargıya güveniyorlar.Adalet kendi çıkarlarına işlerse uyuyorlar, aksi takdirde itiraz ediyorlar.Hukuk kültürüyle değil, "Rabbena hep bana" kültürüyle yoğrulmuş, empati duygusuna sahip olmayan, tek yönlü düşünceden kurtulamayan bir zihniyet sergiliyorlar. O yüzden hem kendileri, hem ülke birtakım gereksiz sorunlarla vakit geçiriyor... m.asik@milliyet.com.tr Guguk anlayışı!