Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Gül, Tarabya Köşkü’nde konuşuyor:
- Ermenistan’dan alkışlarla uğurlandık, biz de Bursa’da aynı misafirperverliği gösterelim...
Kime diyor bunu?
Bursalı amigolara...
İnanması zor ama gerçek.. Cumhurbaşkanı Bursa’nın Teksas, Kapalıçarşı, Supporters gibi gruplarının liderlerini Tarabya Köşkü’ne davet etmiş... Davette Bursa Valisi, Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürü de var. Bursa’daki Ermenistan maçı için tribünlere taktik veriyor... Azerbaycan bayrağının açılmamasını da ricalarına ekliyor.
Kaan Korkmaz soruyor:
- Devletin en tepesindeki kişinin bu konudaki muhatabı emniyet güçleri değil de tribün liderleri olduğuna göre, geçmişte gerçekleştirilen tribün şiddeti ödüllendirilmiş olmuyor mu?
- Karşılaşmaya Türk Bayrağı dışında bayrak alınmama kararı, Türk vatandaşlarının haklarının kısıtlanması anlamına gelmiyor mu? Neden isteyen Azerbaycan bayrağı açmasın?
- Geçmişte kulüp başkanlarının amigolarla görüşmesini eleştiren spor medyası acaba bu son görüşme hakkında ne düşünüyor?

Haberin Devamı

Yahudilerin ticari zekâsını öven Erdoğan, “Oturdukları yerde para basıyorlar” demiş.
Bizde zekâya da gerek yok.. Koltuğun kendisi oturur oturmaz para basmaya başlıyor...
Haldun Ertem

Harbi ve hasbi...
Başbakan’ın kongre konuşmasında bir sözcük kulağımızı tırmaladı... Başbakan birkaç yerde “bütün hasbiliğimle söylüyorum” diye söze başladı.
Ne demek “hasbilik”... Lügata göre:
“Gönüllü ve karşılıksız iş yapma”
Cümle içinde böyle bir sözün anlamı yoktu...
Anlaşılan “Bütün harbiliğimle söylüyorum” diyecekti Başbakan...
Harbi: Doğruluk, mertlik, demek... Daha anlamlı...
Ya Başbakan elindeki metni yanlış okudu...
Ya da metni yazan kimse o harbi ile hasbiyi karıştırdı.

* Finlandiya Başbakanı Matti Vanhanen, Türk gençlerine iş müjdesi vermiş.
"Sorunlarımızı biz kendimiz çözmezsek başkaları gelir çözer" diyen Abdullah Gül ne kadar da haklıymış!
Fahrettin Fidan

Açılımcı demokrat!
Fıkrayı duymuşsunuzdur. Adam kendini darı sanmakta ve bu yüzden nerede tavuk görse kaçmaktadır. Hastanedeki tedavisi uzun sürer ve taburculuğuna karar verecek heyetin önüne çıkar sonunda. Sorarlar: Kendini darı gibi hissetmiyorsun değil mi, iyileştin şimdi? Tamamen iyileştim, der adam; gönül rahatlığıyla gönderebilirsiniz beni. Güzel, derler hekimler, çıkabilirsin. Bizim hasta tam ayrılırken döner ve sorar: Fakat bir şeyden endişeliyim hâlâ, ben darı olmadığımı biliyorum da, tavuklar biliyorlar mı acaba?
DİSK, KESK, TMMOB, TTB “açılımı” destekliyor. Her fırsatta AKP’ye ne kadar “demokrat” olduklarını göstermeye çabalıyorlar. Kendi demokratlıklarından eminler, ama sorun şu ki, AKP bunu bilmiyor. O yüzden ikide bir gagalanmaktan kurtulamıyorlar.
(Kaan Arslanoğlu’nun SOL’daki yazısından)

Haberin Devamı

Bangalor
Bangalor ilkeleri diye birtakım ilkeler varmış... Bizim HSYK (Hâkimler Savcılıar Yüksek Kurulu) da kabul etmiş bu ilkeleri...
Bangalor Yargı Etiği İlkeleri, BM’nin girişimiyle 2001’de Hindistan’ın Bangalor kentinde düzenlenen toplantıda benimsenmiş... İlkelerden bazıları şöyle:
“Yargıç hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhafaza etmelidir. Yargıç yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda öyle görünmelidir...”
Bangalor ilkeleri neden mi gündeme geldi... Ergenekon yargıçları, savcıları ve emniyet yetkililerinin geçen yıl ramazan ayında çekilmiş fotoğrafları yüzünden. Odatv’nin haberine göre birlikte iftar yapılmış peşinden deniz gezisine çıkılmış.. Yargıç, savcı, emniyet yetkilisi aynı sofrada aynı teknede... Bangalor’a aykırı bir durum...

Haberin Devamı

Sıra gelecek
Doğan grubuna saldıran iktidarın değirmenine su taşımak isteyenlerin bir kısmı şu argümanı kullanıyor:
“Siz vaktiyle Dinç Bilgin’e şunu yapmıştınız, oh olsun size...”
“Vaktiyle filancaya yapılan saldırıya seyirci kalmıştınız, oh oh.”
İyi de... Bugün iktidar Doğan grubuna geçmişte diğer gruplara karşı aldığı tavır yüzünden saldırmıyor.
İktidar Doğan grubuna özgür gazetecilik yaptığı için saldırıyor. Beğenmediği konulara, mesela Deniz Feneri’ne girdiği için Maliye’yi kullanarak yok etmeye çalışıyor.
Eğer özgür gazetecilik yapacaklarsa yarın sıra onlara da gelecek.
Bu kadarını akıl etmek de zor mu?