Tarihçi yazar Necip Hablemitoğlu 2002 yılı 18 Aralık günü, AKP’nin iktidara gelmesinin hemen ardından siyasi bir cinayete kurban gitti. Tayyip Erdoğan, daha sonra Danıştay’a yapılan saldırı sonrası sözü bu cinayete de getirmiş şöyle demişti:
“Bu ülke Necip Hablemitoğlu cinayetini yaşamış, sonrasında her şey örtbas edilmiş bir ülke...”
Bu sütunda yıllardır sormaktayız:
- Cinayet sonrasında her şeyi kim örtbas etti? AKP buna neden izin verdi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapı hakkında birkaç gün önce:
“Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının birtakım kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını dahi bugünlerde görüyoruz” dedi.
Bu faili meçhul cinayetler hangileri? Hablemitoğlu dahil mi?
Bir cumhurbaşkanı böyle konuları üstü kapalı ihbardan ibaret bırakamaz.
Erdoğan’ın paralel yapıya ilişkin bir başka suçlaması:
- Sınav sorularını çaldılar, oldu...
Bu konudaki iddia ve şikâyetler 2010 yılından bu yana sürüyor, iktidardan ses seda çıkmıyordu. Tayyip Erdoğan şimdi soruların çalındığını doğruluyor... Bunlar hangi sınavlardı? Soruları çalanlar nerede? Çalınan sorularla sınav kazanıp ataması yapılanlara hangi işlem yapıldı?
Suçlamalar neden yarım kalıyor...
Yolculuk nereye?
Tevhid-i tedrisat yani Öğretim Birliği yasasını dönemin milletvekillerinden Vasıf Çınar ve 60 arkadaşı TBMM’ye 1924 yılında sunarken gerekçeleri şöyledir:
“Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu düşünce dayanışma birliği amaçlarını tümüyle yok eder. Yasa önerimizin kabulü durumunda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki her çeşit eğitim öğretim kurumlarının bağlanacakları tek yer Eğitim Bakanlığı olacaktır...”
Cumhuriyeti kuranlar tehlikeyi doğru tespit etmişler. Ne var ki özellikle 1946’dan itibaren öğretim birliği adım adım tahrip ediliyor. Tarikatlar eğitime el atıyor. Yatılı yatısız Kuran kursları açılıyor. İmam hatip okulları paralel eğitime yöneliyor. Bugün Türkiye’yi yönetenler kadrolar bu desteklerle oluşuyor.
Vural Savaş, “CHP Neden İktidar Olamaz” adlı son kitabında bu konuya da değiniyor ve özetle diyor ki:
“Emperyalist ülkeler yakın gelecekte kendi çıkarlarına hizmet edecek siyasal İslam’ın egemen olduğu bir sömürge ülke yaratabilmek için Kemalizmi ve ulusal bilinci yok etmeyi hedeflemişlerdir.”
Türkiye’yi sömürmek ve Ortadoğu’da kirli işlerde kullanmak için ulusal bilinçten sıyrılmış bir toplum yaratmak gerekiyordu. Üst akıl (ABD) onu kotarmanın peşindedir. Bakalım Cumhuriyet’i nereye kadar geriletebilecekler?
İNÖNÜ
CHP’li Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile yardımcısı Emir Sarıgül arasındaki kavgayı Genel Merkez yatıştırmaya çalıştı. Her iki isim Ankara’ya çağrılarak “barışın” denildi. Ancak anlaşılıyor ki bu rahatsızlık “barışın” demekle bitecek gibi değil.
Hayri İnünü’nün eşi Doçent Nazlı İnönü dün Hürriyet’te Mustafa Sarıgül’ün eşine istifa etmesi için baskı yaptığını, Amerika’daki oğullarını ölümle, kendisini kaçırmakla tehdit ettiğini, Hayri İnönü’nün bu nedenle koşa koşa ABD’ye gittiğini anlattı. Mustafa Sarıgül iddiaları yalanladı. Ama gerilim sürüyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu sorunu çözmek zorunda. Tabii önce kendine şu soruyu soracak:
“Biz nerede hata yaptık?”
TOMA’nın itfaiye aracından hızlı gittiği bir ülkede sosyal ve siyasi yangın ateşli yangınları bastırmış demektir...
Akif Kökçe
REUS
Futbolcu Marco Reus Almanya’da “ehliyetsiz araba kullandığı için” 540 bin euro para cezasına çarptırıldı!
Neden bu vahşi ceza?
Çünkü Almanya’da para cezası “kişinin gelirine göre” hesaplanıyor.
Ülkemizde ise herkese eşit tutarda kesildiği için maddi durumu iyi olanlar için caydırıcı olamıyor.
SIZMA
Vatandaşa 2.6 milyar TL’ye mal olan Kadıköy - Kartal metrosunun Kartal istasyonunda tavandan su sızıntılarına karşı kovalar, çöp kutusu ve “Dikkat Kaygan Zemin” yazısı ile önlem alındı! Su sızmaları devam ediyor. İBB CHP Grubu’ndan üyeler soruyor:
- Metro tünellerinde su sızması normal midir? Neden örneğin Londra, Paris, Moskova metrolarında su sızmıyor?
