Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Antalya Büyükşehir Belediyesi kadınları çalışma hayatına dahil etmek için boş laf yerine icraat sergiliyor.. Örneğin... Belediye otobüsleri için ağır vasıta ehliyetine sahip şoför aranıyor.. Belediye bandosuna da kadın müzisyenler alınacak...
Şimdiye dek bir tek hanım şoför işe alınmış... Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, çok sayıda hanım şoföre kadro açtıklarını söylüyor. Belediye bandosu için de konservatuvar mezunu, trompet, trombon, klarnet, saksafon vb. aletleri çalabilen hanımlara ihtiyaç var.
Antalya’da sessiz sedasız önemli işler yapılıyor... Geçen ayın sonunda dünyanın en büyük 5’inci akvaryumunun temeli atıldı.. Üç girişimcinin 80 milyon dolara inşa edeceği akvaryum önümüzdeki yaz açılacak... İçinde Maldiv adaları koşullarında bir dalış merkeziyle birlikte çocukların kızakla kayabileceği kar yağan bir bölüm de bulunacak...
Antalya’dan diğer yenilikler... Pek yakında...

Haberin Devamı

Avrupa Birliği’nin dağılma ihtimali belirmiş.
Bizim hükümet böyle bir ihtimali önceden görüp üyelik sürecini kasten yavaşlatmış olabilir mi?
Haldun Ertem

Papağan kuş mudur?
Silivri’deki eşini görmeye giden bir hanım mahpuslardan birine tahta kafes içinde kuş getirildiğini görmüş. Koğuşlarda kuşa izin verildiğini bilmiyormuş. Oradaki görevlilere:
- Ben de eşime kuş getirebilir miyim?
- Tahta kafes içinde evet...
- O zaman ben de papağan getireyim. Eşim papağanları çok sever...
Görevli durmuş, düşünmüş:
- Kuş serbest ama papağanı müdür beye sormamız lazım hanımefendi, demiş...
Kıssa’dan hisse; papağanın kuş sayılıp sayılmadığı Silivri’de tartışmalı...

Vatan size minnettardır...
Sabah 07.30’da kalktım (bu askerlik çekilir iş değil sabahın bu saatinde kalkılır mı yaa?)
Annemi, askere gidişimi görmek ister diye, uyandırayım dedim:
- Hııı, tamam oğlum, güle güle, çıkınca kapıyı çekersin, dedi..
Evden çıkarken apartman görevlisi Hikmet Efendi ile karşılaştım:
- Sabah sabah hayırdır?
- Askere gidiyorum, dedim
Gözleri doldu:
- Benim oğlum da Hakkâri’de, 6 ayı kaldı, nereye düştün, dedi
- Aksaray’a dedim...
Konya Aksaray sandı...
- Allah’a emanet ol, derken sesi titriyordu.
Sabah trafiğinde Aksaray askerlik şubesine gitmek epey zamanımı aldı...
Yolda çok sıkıldım, bu saatte uyanık arkadaşım olmadığı için telefonla da konuşamadım.
Her giden söylüyordu telefon yasak diye, demek böyle oluyormuş...
Askerlik şubesine geldim...
Kapıdaki üniformalı abiye müracaatı nereye yapacağımı sordum.
Eliyle bir yeri gösterdi...
Benim gibi 3 - 5 kişi bekliyordu arkalarına takıldım.
Aradan 25-30 dakika geçti hâlâ bekliyordum.
Anlatılanlar doğruymuş... Askerlikte zaman hakikaten geçmiyormuş.
Saat 12.00’ye geliyordu evraklarımı verdiler.
Banka dekontunu getirmemi istediler.
Bankada sıra beklerken, sevgilimi aradım...
Onu çok özlediğimi söyledim, buradaki zorlu koşullardan bahsettim.
Esneyerek “Sonra konuşalım” dedi. Beni unutmaya mı başlamıştı ne?
Veznedar o sırada:
- Buyurun işlem nedir, diye sordu...
- Hesabımdan vatan borcu ödeyeceğim, dedim.
İşlemi yaptı, dekontu verdi “Vatan sağ olsun” dedim, cevap vermedi.
Tekrar şubeye gittim.
Artık ayaklarıma kara sular inmişti, 5 saattir askerliğin kralını yapıyordum.
Oradan oraya koştur, aç kaldım zaten, bir de hava soğuk...
Bankodaki askere dekontu verdim
- 5 dakika bekle tezkereni vereceğiz, dedi
- Şafak 5, dedim gülerek, o gülmedi.
Her fırsatta adamı eziyorlar askerde.
Komutanın odasına çağırdılar. Komutan:
- Al bakalım tezkeren, dedi.
Yarım ağızla “Vatan size minnettar yavrum” diye söylendi.
Vatan sağ olsun, diye bağıracaktım ki, çıkabilirsin dedi.
Askerlik şubesinden çıkarken son bir kez dönüp arkama baktım.
Ne anılarım vardı bu koca nizamiyede.
Ama artık hür generaldim.
Koşa koşa evime döndüm.
Apartmana girerken yine Hikmet Efendi ile karşılaştım...
- Ne o bey askere gitmedin mi, dedi...
- Gittik geldik Hikmet Efendi, dedim, zor oldu ama yedik askerliği... Darısı senin oğlanın başına...
Elimdeki kapı gibi tezkereyi salladım ona doğru...
NOT: Bu öykü internette isimsiz olarak dolaşıyor...Biz sadece üzerinde biraz kalem oynattık...

Haberin Devamı

Huysuz Virjin mirasını ÇYDD’ye bırakmış.
Bu tehlikeli günlerde
“çağdaşlıktan, eğitimden ve aydınlıktan”
yana tavır koyduğuna göre adı “Huysuz” değil, “Korkusuz” olmalı...
Gülhan Elmas