Anayasa hocalarının hocası Mümtaz Soysal dünkü yazısında söze şöyle giriyor:
“Başlangıçta ‘Recep Bey’in aleyhine ve ‘Memur Kemal’in lehine oynamış olan ibre şimdi yavaş yavaş eski duruma dönmeye başlamıştır...”
Tespit doğru. İki liderin giriştiği münazarada ibre Recep Bey lehine dönüyor.. Çünkü tartışmadaki alt sınırı aşmakta Recep Bey’in tüm rakiplerine karşı muazzam bir üstünlüğü var. Örneğin Deniz Baykal’ı deviren kaset komplosunun suçlusunu bulamamanın sorumluluğu altında ezilmesi gerekirken o komployu Kemal Kılıçdaroğlu’nun düzenlediğini ima edebiliyor, kimilerinin gözünde puan toplayabiliyor....
Sanılır ki Kılıçdaroğlu artık sadede gelecek, artık anayasa paketindeki özellikle Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeniden düzenlenmesine ilişkin maddelerin getireceği karanlığı halka anlatacaktır.
CHP kurduğu 18 heyetle dünden itibaren Anadolu’yu taramaya başladı.
Küçük sol partiler de önemli bir çıkış yaptı...
12 Eylül darbesinin acılarını en yoğun yaşamış kitlelerin temsicileri... Emek Partisi (EMEP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ve Halkevleri, önceki gün ortak bir deklerasyonla “Hayır” çağrısı yaptılar. Dediler ki:
- Anayasa değişiklik paketi eşit, özgür bir ülkenin önünü açmak bir yana, tersine kapatmaktadır.
- 12 Eylül kurumlarını ortadan kaldırmak bir yana yenilerini ekleyen bir paket demokratik olamaz.
- Eşit, özgür bir ülke için; 12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasası’na da HAYIR!
Ne diyelim? Bu güzel birliktelik de hayırlara vesile olsun!
Başbakanlığın hazırladığı bir rapora göre, yardım almak toplumda alışkanlık haline gelmiş.
Ne var ki gıda yardımı alan bazı vatandaşlar “Bize sadece seçim öncesi yediriyorlar, aradaki zamanda da hep kendileri yiyorlar” diye şikâyetçi...
Haldun Ertem
Tayyip Erdoğan, “Artık dört yanımız düşman değil” demiş.
Zaten gerek de kalmadı. Zira düşman artık içimizde!
Fahrettin Fidan
Giresun SEKA
Erbakan’ın “Kayıp Trilyon” davasından mahkûm olduğu 14 milyon liralık borcuna damadı kefil oldu.
Haberleri okurken dikkatimizi başka şey çekiyor...
Damat Mehmet Altınöz’ün Yönetim Kurulu Üyesi olduğu Milda Kağıt A.Ş., özelleştirme kapsamında Giresun SEKA Aksu Kağıt Fabrikası’nı devletten 2003 yılında 3.5 milyon dolara satın almış. Ancak çalıştıramamış. Şimdi bir emlak firması aracılığıyla fabrikayı... Daha doğrusu arazisini satmaya çalışıyormuş. Ne kadara mı? Sıkı durun; tam 55 milyon dolara!
7 yıl önce 3 . 5 milyon dolara satın alınan fabrikanın hurdası bugün 55 milyon dolara (17 katına) satışa çıkıyor. Bu nasıl iş? Bu nasıl peşkeş?
Dersim dersi!
Tayyip Erdoğan referandumdan “evet” çıkarabilmek için akla gelebilecek her türlü manevraya girişti.
Son bombası: “Dersim’i vergi vermedi diye CHP bombalattı”...
Dersim olaylarında masum insanlar da zarar görmüştür. Acı tablolar yaşanmıştır. Ancak CHP Dersim’i durup dururken mi bombalatmıştı? Yoksa devlete karşı isyan mı söz konusuydu? Emekli Büyükelçi Bilal Şimşir, Kürtçülük adlı kitabının ikinci cildinde yabancı misyonların merkeze çektiği mesajlara yer verir (Sf.395 vd)... Örneğin ABD Büyükelçiliği olayları Washington’a şöyle bildirmektedir:
“Dersim yüzlerce yıldır hükümet için ciddi problem oluşturmaya devam ediyor. Geniş halk yığınlarının hükümetle olan tek irtibatını aşiret reisleri sağlıyor. Türk hükümeti ekonomik açıdan sorunu çözmeye çalışıyorsa da yöre insanları yollar, köprüler, okullar vs. yapılmasına karşı koyuyor. Son ayaklanma; hükümetin, bölgenin sosyal ve ekonomik şartlarını iyileştirmek üzere geliştirdiği reform programını, daha önce haklara tecavüz şeklinde gören liderleri tarafından başlatıldı... (Aşiret reisleri) hükümete bir ültimatom göndererek Dersim’de jandarma bulundurulmaması, yeni köprüler inşa edilmemesi, bölgede yeni bir idari gücün kurulmaması, silahlarının ellerinden alanmamasını ve vergilerini hükümetle kendileri arasında yapılacak müzakerelerde elde edilecek sonuçlara göre ödenmesine izin verilmesini istediler.”
* * *
Bundan 50 yıl sonra da birileri AKP’nin Kürtleri bombalattığını iddia edebilir... PKK tarafına geçer oradan bakarsanız öyle görünüyor.
“Dersim’in hesabını soracağız!” diyen dinci iktidar önce dumanı tüten Sivas’ın hesabını verse ya...
Gülhan Elmas
Neden mühür?
Okurumuz Meral Randle yazıyor: “Yurtdışında yaşadığım için referandum oyumu Atatürk Havalimanı’nda kullandım.
Kullanmamız için verilen mühürlerde ‘evet’ yazılı olduğunu gördüm.
Şikâyetler sonucunda varsa tercih mührü kullanılacağını öğrendim.
İngiltere’de genel seçimlerde olduğu gibi neden bir kalemle ‘X’ işareti koymak yerine mühür kullanıldığını anlamıyorum.
Mühür yapımının masrafı bir yana, oy kullanan kişi oy pusulasını katlarsa mürekkep öte tarafa da bulaşır, oyu geçersiz sayılabilir.”