Gelen yanıtlar mı? Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu ve İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk'e göre kadınlı - erkekli, başı açık namaz kesinlikle İslama aykırıydı. Ankara İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Mualla Selçuk'a göre, önemli olan bireyin seçimiydi. Aynı fakültenin eski dekanı Prof. Beyza Bilgin de Mualla Selçuk'la benzer görüşteydi:"Başörtüsü namazın şartlarından biri değildir. Cemaat başı açık namaz kılmayı makul görüyorsa kimse bunu bozmaya yeltenmemelidir."Marmara Üniversitesi'nden Prof. Bayraktar Bayraklı, iki hanım hocaya katılıyor:"Başı açık namazın olmayacağını söyleyen kitap yok. Yasaklayabilecek otorite de yok. Kuran, kadın - erkek birlikte namaz kılınmasını yasaklamıyor. Ama peygamberin uygulaması var. Herkes kendi yerinde namaz kılar." Ulemayı adres gösterenlere soralım:- Ulema, yani din bilginleri, en basit konuda bile zıt görüşler bildiriyor. Tartışmalı konularda hangisinin görüşü esas alınacak? İşin içinden nasıl çıkılacak? Bu soru da ulemaya! AİHM, başörtüsü yasağı lehinde karar verdiğinde Tayyip Erdoğan pek celallenmiş, mahkemenin ulemaya danışmadan böyle bir karar vermesini sert dille eleştirmişti. Subaşı Camii'ndeki kadınlı - erkekli ve başı açık namaz konusunda medyamız Erdoğan'ın istediği şekilde davrandı. Ulemaya sordu... ABD Başkanı Bush, 439 milyar dolar savunma bütçesi istemiş. Bu rakam savunma bütçesinden ziyade saldırma bütçesine daha yakın duruyor... Teoman Yazgan dostumuz çok hayırlı bir iş yaptı, Ankara Radyosu'nun öyküsünü yazdı: Önce Radyo Vardı... İçindeki anılardan birini çekip çıkarıyoruz... Spikerlikte adeta bir efsane olan Jülide Gülizar ablamız anlatıyor:- Radyoya ilk girdiğim yıllarda bir akşam nöbetçi spiker olarak görevliydim. Telefon çaldı. Arayan o dönemin ünlü bir bakanıydı. Bana "Spikeriniz uyuyor mu, plak takıldı, aynı şeyi tekrarlayıp duruyor" diye çıkıştı. O sırada yayında olan parça mı? Ravel'in ünlü Bolero'suydu... Önce Radyo Vardı İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi inşaatında müteahhit 50 milyar liralık iş yapmış... Ancak müteahhit firmaya 2005 sonu itibarıyla 1 trilyon liralık hakediş imzalamıştı. Kontrol mühendisi Cüneyt Öngören hakedişi imzalamak istememiş, oradaki görevinden alınmıştı. Rektör Mesut Parlak, bu konuda bir açıklama gönderdi. Diyor ki:- İhalenin 2005 yılı ödenek dilimi zaten 1.011.675 YTL olup, yüklenici, 2005 yılı taahhüdünün tamamını yerine getirmiştir...Kontrol Mühendisi Öngören ile Rektör Parlak tamamen aksi iddiada... Rektörün yanıtı! Yaptıkları yasalar ya Cumhurbaşkanı ya Anayasa Mahkemesi'nden dönüyor. Yaptıkları anlaşmalar idari mahkemelerde bozuluyor. Tüpraş satışı da Danıştay'da durduruldu. Üstelik bu arada bir cinlik daha sergilenmiş, yargı kararı beklenmeden devir işlemi yapılmıştı. Şimdi ne olacak? Petrol - İş Sendikası'nın kahraman avukatı Gökhan Candoğan'a göre ne olacağı belli:- Yargı kararı yerine getirilecek, kamunun yüzde 51'lik blok hissesi geri verilecek.- Geçmişteki çimento fabrikalarının özelleştirilmesi örnek gösterilerek, devir sözleşmesi imzalandığı için artık yargı kararı uygulanamaz deniyor.- O dönemin hükümeti, bu özelleştirmelerle ilgili kararın hukuki ve fiili imkânsızlık nedeniyle uygulanamayacağına ilişkin gizli bir Bakanlar Kurulu kararı almıştı. Danıştay bu kararı iptal etti. İki... Bergama Altın Madeni olayında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz yargı kararını uygulamamaktan tazminata mahkûm oldu. Üç... Balıkesir SEKA'da Danıştay aynı nedenle Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci hakkında soruşturma açılmasına karar verdi. Bunlar ortadayken Tüpraş'la ilgili yargı kararı uygulanamaz diyenler ya cahildir ya kötü niyetli.- Siz Tüpraş'ın bundan önceki özelleştirmesini de iptal ettirmiştiniz.- O, ihale prosedüründeki hatalar nedeniyle iptal edilmişti. Şimdiki iptalin nedeni anlaşıldığı kadarıyla ihale şartnamesinde yatırım, üretim ve istihdama ilişkin hiçbir koşula yer verilmemesi.- Neden bu konuda sürekli hukuki hatalar yapıyorlar?- Bu sadece cehaletle açıklanamaz. Hukuka saygı yok. Örneğin adı her defasında hukuk dışı olaylarla gündeme gelen Kemal Unakıtan, "Babalar gibi satarım" diyor. Hukuksuz iş yapmaya alışmışlar ya da bunu marifet sanıyorlar. Bu anlayış kademe kademe alta kadar iniyor... Bu ülkede özelleştirmelerin hukuksuz yapıldığını savunanlar statükocu, devletçi vs. diye eleştirilir. Oysa özelleştirmeleri baltalayanlar esas bunlardır; hukuksuz iş yapanlar... Babalar gibiydi!.. Zevkin acıya göre bir üstün yanı vardır, ona dur diyebilirsiniz. Ugo Ojetti (İtalyan gazeteci-yazar) m.asik@milliyet.com.tr