Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yargıyı yozlaştırır, siyasi çıkarlarınızın aleti haline getirirseniz hangi sonuçlara varırsınız?
CHP Milletvekili Tayfun İçli dün, Bülent Ecevit’in Arayış dergisinde 1981 yılında yayımlanmış bir yazısını gönderdi... Her şeyi anlatmış Ecevit:
“İnsanlar bir ölçüye kadar özgürlük kısıntılarına, baskıya zulme katlanabilirler; ama haksızlığa, adaletsizliğe katlanamazlar. En zayıf, en ürkek insan bile haksızlık, adaletsizlik karşısında tepki duyar ve tepkisini hiç beklenmedik biçimde ve ölçüde açığa vurabilir.
Toplumda huzur sağlamanın, insan ilişkilerini de yurttaş - devlet ilişkisini de sağlıklı ve düzgün yürütebilmenin başta gelen koşulu adalettir.
Adaletin dayanağı ise, yargı erkinin, yargı organlarının bağımsızlığıdır.
Yargı organları yeterince bağımsız değilse, yargıçlar yeterince güvenceden yoksunsa, mahkemelerin vereceği en adaletli kararlar bile inandırıcı olamaz; halk, adalet inancını, devlete güvenini yitirir.
Adalete inanç ve devlete güven sarsıldıkça da, hakkına razı olmayanlar artar, yargı organları dışında hak arama eğilimleri yaygınlaşır, toplumsal ilişkiler zedelenir ve en kötü anlamıyla anarşi ortaya çıkar. O durumda, anarşiyi önlemenin, koyu bir baskı rejimi kurmaktan başka çaresi görülemez olur ve demokratik hukuk devletinin yolu tıkanır.
Onun için, yargı erkinin bağımsızlığı, adaletin dayanağı olduğu kadar, demokrasinin de gereğidir.
Eğer Türkiye’de gerçek demokrasi amaçlanıyorsa, yargı erkinin bağımsızlığını ve yargıç güvencesini zedelemekten kaçınılmalıdır.”

Haberin Devamı

ABD’li Senatör Mark Udall, “Mısır’a bir Atatürk lazım” demiş.
Sorunu çözmez... Bir de Atatürk’e layık millet lazım!

Yeni Ortadoğu
Hüsnü Mübarek geçen perşembe günü İsrailli siyasetçi Ben Eliezer’le telefonda konuşuyor. Ona “ABD’nin demokrasi zorlamasının sonucu radikal İslam olacak” diyor.
ABD kimden yana? Sahnenin neresinde?
Yazar William Egendhal, Tunus’tan Mısır’a, Suriye’den Yemen veya Ürdün’e kadar bütün ülkelerde rejim değişikliklerini ABD’nin yönettiğini yazıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi yazara göre yumuşatılmış ve artık “New Middle East” yani “Yeni Ortadoğu” projesi adını almıştır.
Bu politika şiddet içermeyen yollardan rejimlerin değişmesini öngörüyor.
Nitekim Mısır devrimi büyük ölçüde internetin gücüyle örgütlenmiştir.
Ortadoğu ülkelerinde rejimleri destabilize etme görevini büyük ölçüde “The National Endowment for Democracy”, yani NED adlı kuruluş yerine getiriyor. Kâr amaçlı çalışmayan hükümet dışı bir kuruluş NED... Tunus, Mısır, Ürdün, Kuveyt, Libya, Suriye, Yemen, Sudan gibi ülkelerde güçlü. Nitekim bu ülkeler şimdi fırtınaya tutulmuş gemi gibi sallanıyor... ABD “Bırakın demokrasiyi size biz getirelim” diyor. Ne biçim demokrasi bu?
Irak’a götürdükleri cinsten mi? Göreceğiz...

Haberin Devamı

Kanuni’nin küresi
Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman’ın çalışma odasında bir küre göze çarpıyor. Kırtasiyecilerde satılan cinsten, eğik eksenli bir küre... Acaba 1520’li yıllarda Osmanlı sarayında dünyayı yuvarlak gösteren küre var mıydı? Dünyanın güneşe göre eğik durduğu biliniyor muydu?
Okurumuzun bu sorusunu, emeklilik yıllarında bütün mesaisini tarih araştırmalarına veren ve “Anadolu Merkezli Dünya Tarihi”ni yazmakta olan Arda Kısakürek dostumuza aktardık. Onun verdiği bilgileri özetlersek...
“Eski Yunan’da ve İslam dünyasında dünyanın yuvarlaklığı çeşitli zaman ve şekillerde iddia edilmiştir. Batı Avrupa’da dünyanın yuvarlaklığına ilişkin görüşlerin ciddiyet kazanması, ancak Magellan’ın seferinden sağ kalan 18 kişinin Sebastian del Cano yönetiminde 6 Eylül 1521 tarihinde İspanya’ya varması ile mümkün olmuştur.
İlk bilinen küre “Crates of Mallus” MÖ 150 yılında Bergama’da yapılmış, 9 ve 13. yüzyıllarda Memun ve Cemaleddin gibi Müslüman bilim adamları da küre kullanmışlardır. Elimizde bulunan en eski küre, Nürnbergli Martin Behaim’in 1492’de yaptığı söylenen küredir. Bu dik bir küredir (ekseni yok). Amerika kıtasının yeri, denizlerle kaplı görünmektedir. 1570 yılında Takuyiddin’in rasathanesinde bir küre bulunduğu sanılmaktadır. Ancak değil o tarihte, 18. yüzyılda yapılan kürelerde bile eğiklik yoktur (örnek 1765’de l’Isle Globe).
Dünya’nın eksensel eğikliğinin (eliptik düzlemin) Batı’da çok sonra bulunmuş olması gerekir.
Netice: Dizideki o kürenin varlığı gerçekçi değil, üstelik eğik bir küre olması imkânsız..”
Not: Evin ve Arda Kısakürek’in “Anadolu Merkezli Dünya Tarihi”nin biten 17 cildini ücretsiz okumak isteyenler için: http://www.dunya-tarihi.com/

Haberin Devamı

Soru: Bekir Coşkun üstadın “Başın Öne Eğilmesin” adlı son kitabının alternatif adı ne olabilirdi?
Yanıt: “Basın Öne Eğilmesin”...
H. Ertem
* * *

Stadyumlarda “ıslık çalma”ya ceza geliyormuş.
AKP’yi “çalanları” korumakla suçlayanlar. Haydi bakalım, şimdi ne diyeceksiniz!
F. Fidan