Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- Ceza yasamıza göre hazırlık soruşturmaları gizlidir ve bu gizlilik iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilip ilk duruşmada okunmasına kadar devam eder. Gizliliği ihlal edenler bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılır. Danıştay'a yapılan saldırının soruşturmasında gizliliğin açıkça ihlalinin ötesinde bir dezenformasyon söz konusu. Adeta yargı bir tarafa bırakılmış, soruşturmayı yürütme yürütüyor. Başbakan, ben bu olayın içindeyim, diyor. Başbakan Yardımcısı, sürprizlere hazır olun, açıklaması yapıyor. Vali işin içinde, Emniyet Müdürü içinde... Olayı saptırma, yönlendirme gayreti açık şekilde görülüyor. Ben şimdiye kadar hiçbir hazırlık soruşturmasında dışarıya bu denli bilgi servisinin yapıldığını ve soruşturmanın tamamen dışında olması gereken kişilerin soruşturmanın içinde yer aldığını görmedim. Böyle bir hazırlık soruşturmasından sağlıklı sonuç çıkmaz. Bu bilgileri sızdıranlar da, medya da, konuyla ilgili hemen her gün açıklama yapan Başbakan ve bakanlar da açıkça suç işliyorlar. Hazırlık soruşturması sürerken gazetelere çarşaf çarşaf sorgu ifadeleri yansıyor. Herkes başka bir şey söylüyor. Siyasiler olay aydınlanmış gibi kesin hüküm içeren açıklamalar yapıyor. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu gelişmeleri acı bir dille değerlendiriyor: Milli Eğitim Bakanı Çelik, "teyze oğlu"nu bakanlıkta önemli bir yere getirmiş. AKP'deki AK'ın "akraba"nın açılımı olduğunu söyleyenler yine haklı çıktı... Sirkeci sahilinde, tarihi Sepetçiler Kasrı'nın önüne dev bir çelik konstrüksiyon çadır kondurulduğunu yazmış, bir tarihi eserin önüne böyle bir yapı kondurulmasının sakilliğinden söz etmiştik. Eminönü Belediyesi Basın Danışmanı Fatih Sadırlı dün bir açıklama yaptı... İzinsiz yapılan çadırın bugün kaldırılacağını bildirdi. Teşekkür ediyoruz... Çadır kalkıyor... Ankara Belediyesi, hazırlattığı afişlerle evrim teorisini çürütme derdinde. Boşuna uğraşmasınlar; Belediye Reisi Melih Gökçek MHP'den ANAP'a, Refah'tan Fazilet'e, oradan AKP'ye uzanan geçmişiyle tek başına evrim abidesi... Bir türlü bitmeyen iskeleler ve deniz otobüslerinin perişanlığıyla ilgili yazımız üzerine İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy aradı... Eleştirilere teşekkür ederek dedi ki:- Karaköy iskelesi yüzde 95 bitirildi. Kadıköy iskelesi ithal malzeme kullanıldığından gecikti. Ancak 3 ay içinde bitireceğiz. Deniz otobüsü büfeleri kapalı. Ancak birkaç hafta içinde Beltur işletmeye başlayacak. Deniz otobüsü tuvaletlerini yenilediğimiz için 2 tuvalet kapalı, 2 tuvalet açık oluyor. Yakında tüm tuvaletler yenilenince açılacak. Pendik iskelesi önüne yaya geçidi yapılması ve Kartal iskelesine gazete büfesi açılması konularını not ettik. Bu konular üzerinde de çalışacağız.Açıklamalara teşekkür ettik... Durumu izleyeceğiz. İDO'dan açıklama Başbakan parti grubundan çarpıcı açıklamalar yapıyor:- Saldırının arkasından bir ihanet çetesi çıktı... Danıştay'a saldırı artık hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde, Türkiye'nin huzurunu sabote etmeye yönelik kanlı bir komplodur... Olay bütün boyutlarıyla hükümetin takibindedir...Saldırının arkasından hangi çete çıktı? Ne zaman çıktı? Savcı iddianamesini hazırlayıp açıkladı mı? Mahkeme sonuçlandı mı? Bakıyoruz... Ne iddianame var ortada ne yargı kararı. Peki Başbakan yukarıdaki bulgulara nasıl vardı? Herhalde gazete haberlerinden... Ancak gazete haberlerinde de bir çete olayını doğrulayacak bilgi ve bulgu görünmüyor...Ortada azmettirici rolünde 20 yıl önce ordudan uzaklaştırılmış bir emekli yüzbaşı var: Muzaffer Tekin.. Bu şahsın Susurlukçu İbrahim Şahin, emekli General Veli Küçük gibi karmaşık isimlerle fotoğrafları yayımlanıyor. Danıştay baskınının ucunun orduya, çetelere uzandığı havaları veriliyor... Muzaffer Tekin'in bir süre ortadan kaybolması ve bıçaklanması da kuşku verici. Ne var ki şu ana kadar Muzaffer Tekin ile katil Alparslan Aslan arasında bir azmettirici - tetikçi ilişkisini kanıtlayacak bulgu ortaya çıkmış değil...Muzaffer Tekin, ifadelerinde "Alpaslan Arslan'ı tanıyorum ama saldırıyla kesin ilgim yoktur" diyor. Alparslan Arslan, mahkemeye verdiği (gazetemizde de yayımlanan) ifadesinde;".... Muzaffer Tekin ile tanışıklığım olmakla beraber bir samimiyetim yoktur. Kendisiyle 3 - 4 kez görüştük. Bu olayla da kesinlikle ilgisi yoktur" şeklinde konuşuyor. Tanışıyorlar, birkaç kez konuşmuşlukları var. Bunun ötesinde bir ilişki (en azından şimdiye kadar) saptanmış değil. Tabii ki bu olayın arkasında bir çete olabilir... Dış istihbarat güçleri de olabilir. Olayın arka planında hangi melanet versa ortaya çıkarılmalıdır. Ancak çabalar olayı aydınlatmak yönünde değil de birilerini sorumluluktan kurtarmak ve birilerini harcamak yönünde ilerlerse soruşturma hiçbir yere varmaz. Şemdinli gibi ortada kalır... Çeteyi bulmak! Yunanistan kıta sahanlığını artırıyor. Biraz daha artırırlarsa, Van Gölü'ne ulaşacaklar!.. m.asik@milliyet.com.tr