Anayasa değişikliği teklifinde TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in de imzasının bulunduğu ortaya çıkınca skandala AKP’lilerin yaklaşımı ne olmuştu?
Önce Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu konuşmuş, “Muhalefet elmanın sapı, üzümün çöpüyle uğraşmasın, teklifin özüyle ilgilensin” demiş, Kuzu’yu Mehmet Ali Şahin şu sözlerle takip etmişti.
“Teklifin altında Meclis Başkanı’nın imzası vardır diye iddia etmeyi biraz ciddiyetten uzak buluyorum. Benim böyle bir teklife imza vermem söz konusu değildir.”
Olay giderek dallanıp budaklanmaya başlayınca Tayyip Erdoğan tartışmaların dışında kalamamış, o da görüşünü şu vecizeyle ifade etmişti:
“Velev ki Meclis Başkanı’nın imzası var. Sayı yeterli mi değil mi, asıl ona bakın.”
AKP bu kadar sıkışır da Abdullah Gül imdada yetişmez mi? Onun vecizesi en az Tayyip Erdoğan’ınki kadar kaliteli olmuştu.
“Anayasa teklifinde TBMM Başkanı’nın imzası varsa üzerine çizik atarız.”
Skandalı hafife alma çabalarının sonucunu biliyorsunuz. AKP kurmayları, Anayasa Mahkemesi’nin bu hukuksuzluğu hafife almayabileceği gerçeğini görmüş olacaklar ki... Dün 50 milletvekiline imzalarını çektirerek teklifi düşürdüler, yerine yeni liste verdiler...
İmzaların hepsi ıslak mı? Yoksa bazıları yine depodan mı? Tam 50 imzanın çekilmesi bu çekme olayının da milletvekillerinin iradesi dışında cereyan ettiğini göstermiyor mu? Depo imzalarla oynanan oyunlar bu partinin bir türlü ciddi olamadığını ispatlamıyor mu?
İzmir yangını
Geçen pazar günü birkaç satırla “tarihçi” Prof. Selim Demirgil’in İzmir yangınını çok sığ yorumlamasını eleştirmiştik. Yazı şöyle bitiyordu:
“Tarihçi profesörün İzmir yangınıyla ilgili bilgi derinliğine bakınız. İzmir’i Türkler yaktı diyenlerin de aksini söyleyenlerin de kitaplar dolusu argümanı vardır. Muhteremin kanıtı ise adı sanı meçhul görgü tanıkları!”
Dikkat edilirse.. Yazıda İzmir’i kimin yaktığını değil “profesörün sığlığını” tartışıyoruz...
Bir iktidar yalayıcısı neyi eleştirdiğimizi anlamamış. Ya da anlamış ama aldığı emir gereği bir fırsat bulup bize saldırması gerekiyor. Küfür ve hakaret eşliğinde uzun uzun İzmir’i kimin yaktığını anlatıyordu. Gazetecilikte yalakalıktan daha aşağı rütbe yoktur. Onu da sağa sola küfür ederek örtemezsiniz. Boşuna debeleniyor bu maşa... Başka kapıya...
Kaza ne diyor?
Dikkatinizi çekmiş midir bilemiyoruz. Son zamanlarda THY uçaklarıyla ilgili arıza haberlerinin yer almadığı gün neredeyse yok gibi. Çok değil, son bir - iki aylık gazetelere şöyle bir göz attık. Neler mi gördük? Buyurun.
* İstanbul - Paris seferini yapacak uçak arıza nedeniyle son anda uçuştan çekildi.
* İstanbul - New York seferini yapmaya hazırlanan uçakta yolcu alımından önce motor arızası tespit edildi. Yolcular 7 saatlik rötardan sonra başka bir uçakla Newyork’a hareket etti.
* İstanbul - Seul seferini yapan uçak teknik arıza nedeniyle kalkıştan kısa bir süre sonra geri döndü.
* İstanbul - Erzincan seferini yapmaya hazırlanan uçak teknik arıza nedeniyle pist başından geri döndü.
* Zürih - İstanbul seferini yapan uçak kalkıştan kısa bir süre sonra geri dönerek acil iniş yaptı.
* Bangkok - İstanbul seferini yapan uçak teknik arıza nedeniyle Mumbai Havalimanı’na zorunlu iniş yaptı.
* İstanbul - Stuttgard seferini yapan uçak motor arızası nedeniyle kalkıştan kısa bir süre sonra geri dönmek zorunda kaldı.
* İstanbul - Kazablanka seferini yapmaya hazırlanan uçağın motor arızası nedeniyle pistten geri döndüğü haberini de bugünkü gazetelerde okuyacaksınız.
Bu kadar çok arıza normal midir? Yoksa bunlar kadrolaşmanın, kadroları iş bilmez yandaşlarla doldurmanın doğal sonucu mudur? Sebep ne olursa olsun THY’de alarm zilleri çalıyor... Yöneticilerin uyanmasında yarar var...
Çeteci hâkim!
Haber dünkü Radikal’den:
“Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Balyoz tutuklularının 19’unu tahliye eden Hâkim Oktay Kuban’ı ima ederek diyor ki:
- Görüyoruz ki çeteler, sadece çete değilmiş, sadece çete ve avukatından oluşmuyormuş. Meğersem çetenin medyası, rektörü varmış. Maalesef çetenin nöbetçi hâkimi, savcısı oluyor. Böylesine derin bir çerçeve içine nüfuz ettiğini, yayıldığını görüyoruz...
Hale bakın... Bakan bey yargıca resmen çete üyesi diyor. İktidar gücünü yargıya baskı olarak kullanıyor. Hazret neredeyse hâkim kürsüsüne kendi çıkıp oturacak. Bu kafadaki bir kadronun ülkeye bağımsız ve tarafsız yargı getirmesi mümkün mü?
Papa, bilim adamlarına, “ölümsüzlüğe çare aramayın” çağrısı yapmış.
Haklıdır. Ölümsüzlük gerçekleşirse artık kim takar Papa’yı!
Fahrettin Fidan
Baykal, Erdoğan’ı televizyonda tartışmaya davet etmiş.
Sürekli milletten söz eden Başbakan milletin huzuruna çıkmayı memnuniyetle kabul eder herhalde...
* * *
Soru: Balyoz planı soruşturmasındaki tutuklamaların ve tahliyelerin en hüzün veren yanı ne?
Yanıt: Yandaş basının sevinç ve üzüntü duygularıyla sık sık oynaması...
Haldun Ertem