"İran'a karşı nükleer savaş başlıkları kullanılarak yürütülecek olan açık bir savaşı başlatma çalışmaları nihai aşamasına ulaştı. ABD, İsrail ve Türkiye'den oluşan koalisyon ortakları, 'ileri hazırlık' durumundalar.2005 başlarından bu yana çeşitli askeri tatbikatlar yürütülüyor.Washington, Tel Aviv, Ankara ve Brüksel'deki NATO karargâhı arasında 2005 başlarından bu yana, yoğun bir mekik diplomasisi sürüyor. Son gelişmeler içinde, CIA Müdürü Porter Goss Ankara'ya yaptığı misyon ziyaretinde, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 'İran nükleer ve askeri hedeflerine yönelik hava saldırıları için politik ve lojistik destek sağlamasını' istedi. Goss'un 'Türk istihbarat servisinin operasyonu hazırlamak ve izlemek üzere özel işbirliği' isteminde bulunduğu bildirildi. Karşılığında da, Başbakan Ariel Şaron İsrail Silahlı Kuvvetleri'ne, saldırıyı mart sonunda başlatma konusunda yeşil ışık yaktı..."***Türkiye soruna bu ölçüde bulaşmış mıdır? Bilinmez. Ama safımızı şimdiden belirlediğimiz ve kendimizi angaje ettiğimiz su götürmez. Ankara trafiği de onu gösteriyor. Amerikalı üst düzey yetkililerin biri gitmeden diğeri geliyor. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın son ABD ziyaretinde İran'a karşı ABD'ye verilecek desteğin pazarlıklarını yaptığı da yalanlanmış değil.Amerika aynen Irak'a yaptığı gibi... İran'ı önce yalanlarla kuşatıyor... Destek topluyor. Ancak şu anda ne İran'ın kesinleşmiş bir uluslararası suçu var, ne Ankara'nın Tahran'la problemi... Böyle bir durumda ABD safında yer almak Türkiye'nin çıkarına olmadığı gibi yarınlarda büyük belalara davetiyedir. Kişilikli bir ülke böylesine uydulaşmaz. 'Yoksulluğun Küreselleşmesi" adlı ünlü kitabıyla tanıdığımız Kanadalı Profesör Michel Chossudovsky, "www.globalresearch.ca" adlı internet sitesinde 14 Ocak 2006 tarihli yazısında diyor ki: Başbakan Erdoğan, "Mal varlığımı 2003 yılında açıkladım" demiş. Tekrar açıklayamadığına göre arada eklemeler olmuş demek. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Dr. Rıza Gül, bugün Diyarbakır Valisi Efkan Ala'nın açtığı 12 milyar liralık tazminat davasıyla ilgili olarak mahkeme önüne çıkıyor... Dr. Gül, Cumhuriyet Bayramı törenlerine "Atatürk posterleri"yle katıldıklarını, güvenlik görevlileri tarafından "posterlerinin indirilmesi" için uyarıldıklarını, nedenini sorduklarında "Vali Bey'in emri" yanıtının aldıklarını söylemişti. Vali Ala bu konuyla ilgili haberimiz üzerine "İddialar tamamen asılsızdır, yalan ve iftiradır" açıklaması yapmış, kendisinin böyle bir talimat vermediğini eklemişti. Dr. Rıza Gül bu davayla ilgili olarak yargıç önüne çıkıyor. Peki acaba pankartları kim indirtmişti? Emri kim vermişti? Bugüne dek açığa çıkmayan konu işte budur. Vali Ala'nın önce o olayın faillerini bulması gerekmez miydi? Diyarbakır'da dava TOKİ, BOTAŞ gibi devlet kuruluşlarının ihale verdikleri müteahhitlerden araç desteği aldıklarını duyururken Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın yöneticilerine de İhracatçı Birlikleri'nden araç ve cep telefonu tahsis edildiğini yazmıştık. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, gönderdiği açıklamada özetle diyor ki:"...İhracatçı Birlikleri, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı kuruluşu olup, söz konusu Birliklerin statüleri de Bakanlar Kurulu Kararı ile tayin ve tespit olunmuştur.Dış Ticaret Müsteşarlığı ile İhracatçı Birlikleri arasındaki hukuki ilişki de, Türk 'kamu yönetimi sistemi' içerisinde 'bağlı kuruluş' kavramı içerisinde tanımını bulmaktadır.Bu itibarla, Bakanlığımın sorumluluğunda bulunan Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın 'bağlı kuruluşu' olan İhracatçı Birlikleri ile olan ilişkinin, yazınızda adı geçen kuruluşlarla müteahhitler arasında var olduğu iddia edilen ilişkiye benzetilmesi doğru değildir."Not: Konuya devam edeceğiz. Araba sevdası - 2 Cem Uzan yeniden siyasete dönmüş. Ekmek arası dönere hasret kalan vatandaşların gözü aydın... ***TRABZON'da İtalyan Rahip Santoro'nun vurulmasından sonra silah araması yapılmış, 59 ruhsatsız tabanca ele geçirilmiş. Ankara'da 8 Dışişleri mensubunun kazada ölmesinden sonra trafik muayenesi yapılmış birçok araca ceza yazılmıştı. İş işten geçtikten sonra önlem almakta üzerimize yok!Geçen yıl Brezilya'da bir kampanya açıldı... Silah taşıma ve bulundurmaya yönelik cezalar müthiş artırıldı. Peşinden halka "Silahını teslim et" çağrısı yapıdı. Etkili olacağına inanınca herkes götürdü, silahını teslim etti. Bizde böyle bir kampanya için kaç kişinin katledilmesi gerekecek? m.asik@milliyet.com.tr