Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Banka tırtıkları konusunda Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Alaeddin Bobat yazıyor...
“Ne yazık ki bankalar, hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde, vadesiz hesaplardan ‘Hesap İşletim Ücreti’ altında bir ücret kesmekte ve mevduat sahiplerinin bundan haberi bile olmamaktadır. 2005 ve 2006 yıllarında vadesiz hesabımdan kesilen ücretleri açtığım davalar sonucu faiziyle birlikte geri aldım. Her yıl ocak - şubat ayında yine ücret kesiliyor (20 YTL) ve ben yılmadan, bu haksız uygulamaya karşı her yıl dava açıyorum. Ayrıca kredi kartı için kullanım ücretini de geri aldım.”
Rezalet o ki... Bankalar yüz binlerce mudiden bu paraları keserken siz geri almak için her defasında mahkemelere gitmek zorunda kalıyorsunuz..  Bir kısım vatandaşın bu kesintiden haberi yok... Bir kısmı uğraşmak istemiyor. Trilyonlarca lira bu şekilde bankaların zimmetine yazılıyor. Prof. Bobat  tüketicinin korunmasından sorumlu olan Tüketiciyi Koruma Genel Müdürü’nün ilgisizliğini de kaydediyor. Bu konuda bir yasal düzenleme gerekiyor aslında. Ama iktidar halkın değil bankaların yanında olduğundan, o düzenleme de yapılmıyor. Bu yağma düzenine dur demek için, her tüketicinin hakkını tek tek ya da dernekler aracılığıyla araması zorunlu duruma geliyor.

Haberin Devamı

İstanbul Valisi açıklamış: “İşçiler 1 Mayıs’ta Taksim’e gelirse polis güç kullanacak.”
Bizde “demokrasiyi güçlendirme” çalışmaları böyle yürüyor işte...
Haldun Ertem


* İslami kesim Üzmez’in tecavüzünü görmezden gelmiş... Erdoğan’ın, “Onlar gözleri vardır görmezler” diye ayetle örneklediği gibi...
* * *
* İran’da yayımlanan Cumhur-i İslami gazetesine göre Türkiye İslam devriminin eşiğindeymiş. Helal olsun o gazeteye. Bizdeki besleme basının göremediği tehlikeyi taa oralardan görüp haber veriyor.

Kaptan namazda
Arkadaşımız Tunca Bengin, 20 Nisan Pazar akşamı konuklarını Bahçeşehir’den 20.30’da kalkacak Bakırköy otobüsüne yetiştiriyor. Otobüsün hareketine birkaç dakika var. Ancak kapılar kapalı. Kimi yolcular içerde, kimi yolcular dışarda bekleşiyor. Şoför ortada yok. Görevli memura kapıların neden kapalı olduğu soruluyor... Cevap:
- Arkadaşımız namaza gitmesin mi kardeşim...
Bir yangın çıksa yolcular yandı... Kaptan nihayet geliyor. Otübüs 20.40’ta hareket ediyor...
Şoför vatandaştan zayıf ama idareden tam not alıyor... Artık bu işler böyle...

Haberin Devamı


Bakan çıplak
Greenpeace eylemcileri geçen hafta sonu Ankara’da Enerji Bakanlığı binasına tırmanarak çatıdan “Bakan Çıplak” mesajını verdi. Ve geleceğini düşünen herkesi “www.greenpeace.org.tr” adresine, “Bakan Çıplak” deme cesaretini göstermeye çağırdı... Enerji Bakanı Hilmi Güler o gün bakanlıkta arandı ama bulunamadı. Greenpeace sitesi üzerinden gönderebileceğiniz dilekçeyle Enerji Bakanı’nı, “pahalı, kirli ve son derece tehlikeli” olan nükleer enerjiden vazgeçmeye çağırabilirsiniz.

Gazetecilik dersi!
Başbakan Erdoğan’ın salı günleri Grup’ta yaptığı konuşmalar her kesimden, her  meslekten insanlar için hayli öğretici oluyor. Adeta ders niteliği taşıyor! Bir hafta bakıyorsunuz iktisatçılara iktisadı öğretiyor... Bir bakıyorsunuz ertesi hafta maliyecilere maliyeyi... Dünkü konuşmasında da biz gazetecilere gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğini anlattı, hayli yararlandık!
Peki nasıl mı yapılması gerekiyormuş? Efendim, diyelim ki bir hastanede olumsuzluk tespit ettiniz. Parası olmadığı için bir yurtdaşın hastane kapısından çevrildiğini öğrendiniz. Biz, bu durumda gazetecinin yapması gerekenin, ilgili taraflarla konuşup yeterince bilgilendikten ve doğruluğuna kesin olarak inandıktan sonra olayı haberleştirmek olduğunu düşünüyorduk. Meğerse değilmiş. Ya ne miymiş? Buyurun:
“İlgili bakanı ararsın, anlatırsın. İlgilenmedi mi? O zaman Başbakan’ı ararsın. Başbakan da duyarsız kalıyorsa, o zaman oturur, yazarsın.”
Evet sevgili meslektaşlar... Elinizde herhangi bir olumsuzluk, hırsızlık, yolsuzluk haberi varsa ne yapacağınızı artık biliyorsunuz. Önce ilgili bakanı... O ilgilenmezse Başbakan’ı arıyorsunuz. O da mı duyarsız kaldı. Artık yazmak serbest! Aradan 3 ay mı geçti? E, e olacak o kadar!

Haberin Devamı

* Bir şeyi bilmemek ayıp değil, bilmediğini bilmemek ayıp...
Çin atasözü

Zoraki soruşturma
Türbanı yüzünden 2000 yılında memuriyetten çıkarılan öğretmen hanım aftan yararlanarak memuriyete geri dönmüş ve halen İskenderun’da türbanla ders vermeye devam ediyormuş...
Kamuda türbanlı memur sayısı artmaya devam ediyor... İktidardan ses seda yok. Eğer bir olay çok dillenirse zoraki “soruşturma” açılıyor... Olay unutturuluyor.
AKP türban için Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerini değiştirirken kamuda türban yasağının süreceğine ilişkin yasal düzenleme yapılması istendi. İktidar oralı olmadı. Kapatma davası sürerken bile bu konuda herhangi bir duyarlık göstermiyorlar... Düşünün azimlerini...