Kayseri’de bayramda şeker toplamak için evden ayrılan 3 çocuktan hâlâ haber yok. Aileler perişan... Durum yalnız çocuğu kaybolanları değil kaybolmayan ana babaları da endişeye sevk ediyor. Çocukların özgürlüğü kısıtlanıyor. Yüreklerine kaçırılma korkusu salınıyor.
Rakamlar inanılır gibi değil...
2008 yılının 12 ayında kaybolan çocuk sayısı 1444...
Bu yılın ilk 5 ayında kaybolan çocuk sayısı 1592...
Geçen yıla göre bu yıl kaçırılmalarda yüzde 50 artış var...
Ne oluyor bu çocuklar?
Sistemli çalışan şebekeler mi söz konusu?
Kimi zaman en çetrefil olayları çözen polis neden kayıp çocukları bulamıyor?
DSP Milletvekili Ahmet Tan, Bakan Aliye Kavaf’a soruyor:
- Kayıp çocukların aranmasında, ulusal ölçekte bir bilgi paylaşım sistemi neden kurulmamaktadır? Çeşitli devlet birimlerinden oluşan “Kayıp Çocukların Bulunmasında Etkinliğin Sağlanması Projesi” ndeki son durum nedir?
Sorunu ciddiyetle gündeme almak için kim ne bekliyor?
Baykal’a mektup yazan Erdoğan, “Birikiminizden istifade etmek bizim için mühimdir” demiş.
Fırsat olursa Baykal’ın hukuk birikiminden de istifa etsinler biraz...
Haldun Ertem
Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal’a gönderdiği mektupta “ortak akıl” çağrısı yapmış..
İki kazı bile güdemeyeceğini söylediği kişiden ne akıl alacakmış ki?
Fahrettin Fidan
* 6. Cumhurbaşkanı Fahri S. Korutürk, (1903 - 1987) ölümünün 22. yıldönümünde, 12 Ekim 2009 Pazartesi günü 14.00’te, Moda Çocuk Parkı’ndaki büstü önünde Kadıköy Belediyesi’nce düzenlenen törenle anılıyor. Davetlisiniz...
Nobel oyunu...
Nobel Ödülü’nün siyasallaştığını ispatlamak için ne yapılması gerekirdi? O yapıldı. Barış Ödülü Obama’ya verildi... Ne yaptı bu zat göreve geldiğinden bu yana barış için? Irak’taki savaşı Afganistan ve Pakistan’a taşıdı.. Her gün o iki ülkede boş yere yüzlerce masum insan ölüyor... Üstelik savaş günden güne azgınlaşıyor...
Adolf Hitler’in 1939’da Nobel’e aday gösterilmiş olması zaman zaman bir kara mizah olarak anılırdı... Artık onu da olağan karşılamak lazım... Bir Amerikalı gazeteci diyor ki:
- Bu yıl Oscar ödülü de Obama’ya verilirse şaşırmayın... Nasıl olsa oynamadan kazanıyor...
Bülent Yardımcı
Onlara eskiden şaka yollu patates - soğan muhabiri denirdi.. Yani çarşı pazar muhabiri... Çarşı pazarda her gün el değiştiren ürünlerin fiyatlarını izlemek, piyasanın nabzını tutmak, vatandaşı uyarmak, esnafı denetlemek onların işiydi.. Bu işi en iyi yapanlardan birini, değerli gazeteci arkadaşımız Bülent Yardımcı’yı kalp krizi sonucu kaybettik. . Geçen şubatta gazetede kalp krizi geçirmişti. Ama Bülent’i tut tutabilirsen... Doktorun nasihatlerine uymak yerine çarşı pazar koşturmuştur mutlaka... Mesleğe kendinden daha fazla önem verirdi Bülent... Basına büyük emeği geçen sevgili arkadaşımızı saygıyla uğurluyoruz...
Mengü izliyor
Ergenekon yargıçları, savcıları ve emniyet yetkilileri, geçen ramazanda gerçekten Emniyet’in verdiği iftar yemeği dolayısıyla mı bir araya geldiler? Yoksa bir başka vesileyle mi? Odatv’nin ortaya çıkardığı fotoğraflar konusunda CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü farklı bir yorum yapıyor:
“O, Boğaz gezili yemekten kısa bir süre sonra bana bir ihbar gelmişti. İhbarda, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, Ergenekon soruşturmasının açılmasından kısa bir süre önce, ‘21. Yüzyılda Terör Örgütü Yapılandırılması ve Ergenekon Terör Örgütü’ konusunda Beşiktaş Adliyesi’nde bulunan 6 Ağır Ceza Mahkemesi’nin - ki bu mahkemelerden biri Ergenekon davasına bakıyor - tüm başkan, üye ve yedek hâkimlerine suç ve suçlu tarif edilerek brifing verdiği ileri sürülüyordu. Hemen harekete geçtim, 17 Kasım 2008 günü dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e bu iddiaya ne dediğini sordum. Aldığım yanıt, hayır, böyle bir brifing verilmemiştir, oldu. Bu yanıt beni tabii ki tatmin etmedi. Kafamda hâlâ, o fotoğrafların söz konusu brifingden sonra düzenlenen gezide çekildiği kuşkusu var. Şimdi bir önerge daha verip aynı soruyu bugünkü Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e soracağım. Dilerim bana iftar yemeği filan demez. Çünkü Emniyet’in yargı mensuplarına iftar yemeği vermesi diye bir geleneği olmadığını biliyorum. Zaten öyle bir şey olsa fotoğraflardan birinde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü’yle İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın görünmesi lazım ama fotoğraflarda yoklar...”
Domuz aşısı
Her zaman hastalık patlar, elde aşı yoktur.. Bu defa tersi oluyor. Türkiye’de henüz domuz gribine pek rastlanmadığı halde 40 milyon doz aşı geliyor. Bakan sebebini izah ediyor:
- 2010 domuz gribi yılı olacak. Kitlesel ölümler olacak...
Türkiye domuz gribi aşısına doz başına 6 euro’dan en az 440 milyon lira ödeyecek. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Recep Akdur “Bu aşının ön testlerde etkili olduğu bulunmuş. Ama henüz saha uygulaması yapılmadı” diyor... Tereddütler var. Üstelik önümüzdeki yıl domuz gribi gerçekten artacak mı, azalacak mı, bilmek mümkün değil. Bu işten büyük bir kazık yemiş olmayalım...