Müteahhitlerin karayolları inşaatlarından doğan ödenek üstü alacakları ne zaman ödenecektir? Duble yolların çok başarılı olmadığını artık hükümetimiz de kabul ediyor. Toplu konut projelerinin tıkanması an meselesi. Bu sorunları nasıl çözeceksiniz? Faiz, döviz, borsa, enflasyon ve zam boyutlarıyla yaşamakta olduğumuz sarsıntılar öncü mü yoksa artçı sarsıntılar mıdır? vs... vs... Sorulara Unakıtan'ın yanıtı ne mi oldu? Buyurun;"Bir yemek yedirip de bu kadar çok soru sorulmaz ki... Sizin fikirlerinizi alırız ama bildiğimizi yaparız.... İster yapın, ister yapmayın o yolu, ben size para vermem. Zırnık alamazsınız... Yağmurla para mı yağıyor, nereden vereceğim ben size o parayı... Benim için önemli olan denk bütçedir arkadaş... Adamlar (Avrupalılar) havada domates yetiştiriyor... vs. vs."Bir müteahhit, ilerleyen saatlerde toplantıda bulunan Fahrettin Fidan'ın kulağına eğilerek dedi ki:- Sayın Bakan'ın çocukları bildiğiniz gibi ticaretle uğraşıyor. Oğlu pastörize yumurta üreten fabrikanın sahibi, kızı bilgisayar ticareti yapıyor. Her ikisi de acayip paralar kazanıyor. Ama biliyor musunuz, ne kızı ne de oğlu vergi mükellefi. O kadar kazanmalarına rağmen devlete beş kuruş vergi ödemiyorlar. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), bu yılın ilk "Gündem" toplantısını önceki akşam Ankara'da yaptı. Yemekli toplantıda kürsüye önce TMB Başkanı Erdal Eren geldi ve hemen, az ilerisinde oturan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a bazı sorular yöneltti: AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerde 68 başlık daha varmış. Bu durumda Abdullah Gül'ün Dışişleri Konutu'nu Esenboğa'ya taşımasında fayda görülebilir... Arşivi karıştırıyoruz... 15 Aralık 2004 günü, yani Brüksel toplantısından iki gün önce Dışişleri Bakanı Gül Ankara'da kırmızı çizgilerimizi açıklıyor:- Kararda tam üyelik hedefini saptıracak hiçbir unsur bulunmamalı. Çözüm olmadan Güney Kıbrıs'ı tanımayız. Müzakere kararı, ikinci bir zirve kararını gerektirmeyecek kadar net olmalı. Hiçbir alanda kalıcı kısıtlama bulunmamalı...Başbakan ve Dışişleri Bakanı 2 gün sonra Brüksel'de bu kırmızı çizgileri yalayıp yutuyorlar. Papadopulos bu iktidarın ne büyük tavizler verebileceğini o gün görüyor. Uzlaşmaya varır mı? Kırmızı çizgiler! Susan Sontag'ın "Bir Başka Dünya Mümkün" dediği gibi "Bir Başka Türkiye" de mümkün elbet... Malatya'da İnönü Üniversitesi'nin düzenlediği "Ulusal Bağımsızlık İçin Türkiye İktisat Politikaları Kurultayı'nda işte bu konu konuşuluyor. İzzettin Önder'den Cem Somel'e, Cihan Dura'dan Türkel Minibaş'a, Sinan Sönmez'den Erinç Yeldan'a ülkenin pek çok soylu iktisatçısı kurultayda söz alarak bağımsız ulusal politikaları tartışıyorlar. Dışa bağımlı ve çarpık ekonomik sistemi düzeltmek için sarf edilen çabaları kutluyor, Kurultay'a başarılar diliyoruz... Malatya Kurultayı Abdullah Gül'ün uçağı Esenboğa'da, Gül'ün kendisi de Dışişleri Bakanlığı'nda bekliyor... Neyi mi? Rumların keyfinin olmasını... Kıbrıs'ı tanıyacağımız bir kez daha teyit ettirildikten sonra Rumların keyfi geliyor, Abdullah Gül sevinçle Lüksemburg'a hareket ediyor...KKTC basınının "cüce" diye andığı Papadopulos, Ankara'yı parmağında oynatıyor. Çünkü Ankara'nın her türlü tavizi ve hakareti sindireceğine emin. Nitekim CHP'li Onur Öymen'in deyimiyle:- Rumların ve AB'nin tavrını protesto ediyorum, Lüksemburg'a ben gitmiyorum Büyükelçimi gönderiyorum, şeklinde asgari bir protesto gösterisi bile yapamıyor Bay Gül..."Kıbrıs'ı tanıyın, limanları açın" AB-Rum korosu sesini gittikçe yükseltiyor. Başbakan susuyor... O Başbakan değil miydi konu açılınca her defasında:- KKTC'ye uygulanan ambargolar kalkmadıkça limanları açmayacağız, diyen...Neden iki gündür o şartı telaffuz etmiyor? ***Dış basın olayı kısa ve net yorumluyor:- Müzakerelerin başlaması için kriz atlatıldı ama şimdilik...Özeti bu... Her faslın açılış kapanışında (Daha 34 fasıl görüşülecek) Rumlar tehdidi dayatacaklar. Görüşmelerin başlamasına engel olacaklar... Bize iki seçenek kalacak:- Ya Rumları tanıyacak Kıbrıs'ı vereceksiniz... Ya da AB ile müzakereler kesilecek...Çünkü daha baştan, 17 Aralık'ta Brüksel'de hata yaptınız... Müzakerelerin başlaması karşılığı her türlü kısıtlamayı kabul ettiğiniz gibi Kıbrıs'ı da orada verdiniz... Sonraki aşamalarda da Kıbrıs'ı tanıyacağınızı teyit ettiniz. Ama iç kamuoyuna her defasında, "Deklarasyon yayımladık, imzayı attık ama tanıma anlamına gelmez" falan diye yalan söylediniz... Attığınız imzaları şimdi önünüze koydular. Ya Kıbrıs ya AB'ye veda... AB yolu Brüksel'den başlayan hatalar sonucu çıkmaza girdi. AKP hükümetinin ülkeyi o çıkmazdan kurtarması da mümkün görünmüyor. Uçak çok bekler... Gülünüz... Gülünüz, dişleriniz yalnızca yemek ve ısırmak için yapılmış değildir. m.asik@milliyet.com.tr