Tayyip Erdoğan hakkında kalpazanlık suçundan dolayı dava bulunduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu için, “Bu ülkenin Başbakanı’na böyle bir yakıştırmayı terbiyesizce yaklaşım olarak görüyorum. Ve hakkında da dava açacağım” demiş bulunuyor.
Şimdi 23 Ocak 2004 tarihini taşıyan bir belge aktaralım. Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, başlığını taşıyan kâğıda yazılmış. Sayısı: B.O2.O.PPG.O.12-310
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na hitaben yazılan yazı aynen şöyle:
“Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçlarını işlediği iddia olunan Recep Tayyip Erdoğan; İstanbul milletvekilleri Mustafa Açıkalın ve İdris Naim Şahin; Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan haklarında tanzim edilen soruşturma dosyası ile Adalet Bakanlığı’nın ilgili yazısının sureti ekte gönderilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesine göre gereğini arz ederim.”
Arz eden kim derseniz...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan!
Yani dava daha baştan kayıp...
“Şehitler ölmez” diyen müftü Mersin’e sürülmüş.
Silivri’ye sürülmediğine dua etsin!
Fahrettin Fidan
Barış muhtırası!
PKK, 13 Ağustos’tan 20 Eylül tarihine kadar çatışmasızlık süreci ilan etti... 4 maddelik bir barış(!) planı açıkladı.
“- Operasyonların durması...
- 1700 civarındaki sivil Kürt siyasetçisinin derhal serbest bırakılması
- Öcalan’ın üç maddelik çözüm çerçevesi temelinde bir müzakere sürecinin başlatılması ve Önder Apo’nun barış sürecine aktif katılma koşullarının yaratılması...
- Yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi.”
Bu koşullar yerine getirilmezse ne olacak?
PKK “barış planı”mız kabul edilmedi, eylemlerimiz meşruluk kazandı diyerek cinayetlerine devam edecek.
Peki yukardaki 4 maddede dayatılan koşulların kabulü mümkün mü? Bir ay gibi bir sürede 1700 sivil Kürt siyasetçisini serbest bırakmak, barajı düşürmek, Apo’nun üç maddelik çözüm çerçevesinde onu da sürece katarak müzakere başlatmak olası mı?
Bu soruya evet demek için de çılgın olmak lazım..
Bir çılgınlık yaptınız koşulları kabul ettiniz, o zaman ne olacak?
PKK’nın diğer istekleri gündeme gelecek.
Bu istekler yıllar önce “Kültürel hakları verin başka bir şey istemiyoruz” ile başladı. Bugün “demokratik özerklik, ayrı bayrak, ayrı meclis” düzeyine geldi. Bunları kabul etseniz karşı taraf mutlu olacak mı? Hayır... İstekler “bağımsız” devlete kadar uzanacak.
Sonuç; Türkiye PKK ile pazarlık ederek bir yere varamaz...
Silahı elinden bırakmayan bir örgütle demokrasi pazarlığı zaten yapılmaz.
Yapılacak olan nedir? Ülkenin her yanında tüm vatandaşlara demokratik, kültürel, sosyal alanda eşit haklar sağlamak. Böylece onları terör örgütünün yörüngesinden kurtarmak...
Taciz!
Hüseyin Avni Coş, Kırklareli Valisi’yken bir kadın doktora tacizde bulunduğu iddialarıyla gündeme gelmişti. Şu anda Aydın Valisi ve bu defa da Aydın’ın CHP’li Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na “siyasi taciz” iddialarıyla gündemde. Çerçioğlu Vali’nin marifetlerini şöyle anlatıyor:
- Sudan sebeplerle araçlarımızı seferden alıkoymaya çalışıyor, trafiğe cezalar yazdırıyor. Mesela yediğimiz cezalardan birinin gerekçesi aracın kapısının açık olması! 200’ü özürlü olmak üzere 1500’e yakın yoksul, çocuk ve yaşlı insanımıza yemek verdiğimiz aş evimiz var. Şimdi de orayı kapatmaya çalışıyor.
- Koruma polislerini de çekmiş galiba?
- Yıktırdığım kaçak büfeler nedeniyle tehditler gelmeye başlayınca devlet bana 4 koruma polisi tahsis etmişti. Vali Coş o polisleri de geri çekti. Artık kendi korumamı kendim sağlamaya çalışıyorum.
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları’nın çağrısıyla sanatçılar ve aydınlar AKP’nin anayasasına “HAYIR” demek için yürüyecek. Buluşma bugün (Çarşamba) saat 12.00’de, Galatasaray Lisesi önünde... Yürüyüş Taksim Anıtı’nda son bulacak.
Akpınar
Sanat yaşamı boyunca solda yer alan değerli sanatçı Metin Akpınar’da gözlenen değişimi Oray Eğin Akşam’daki sütununa almıştı. Dediği:
“...Yıllarca kendisini ‘muhalif, solcu’ gibi takdim eden Akpınar ne oy vereceği sorusuna ‘Oy gizlidir, açıklanmaz’ gibi laflar etmiş.
Hatırlarsınız, Zeki’nin gitmediği hatta çağrılmadığı Başbakan’ın kahvaltısının üzerine Metin atlamıştı.
Son yıllarda Metin Akpınar’da çarpık bir politik çizgi var. Bir netlik sorunu, bir korkaklık ya da bir kafa karışıklığı galiba...”
Metin Akpınar’ın bu tespitleri yalanlayacağı umuduyla...
Bizim Başbakan’a bakılırsa Türkiye hızla büyüyor, gelişiyor, zenginleşiyor...
Peki madem öyle iftar çadırları neden her ramazan biraz daha büyütülüyor...
Haldun Ertem
Antalya
Antalya’da referandum çalışmaları kapsamında broşür dağıtan CHP’li iki kadın üyenin gözaltına alınması konusunda hukukçu Noyan Özkan TCK Madde 114’ü anımsatıyor:
“Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Antalya’da kanunlar neden uygulanmıyor?