Melih Aşık
Cumhuriyet gazetesinde tek sütun bir haber:
- KİT'lerin karı 109 trilyon...
KİT'ler 1996 yılını toplam 109 trilyon lira karla kapatmışlar...
Yıllardır fırtınalar, kasırgalar estiriliyor... Enflasyonun başlıca suçlusu olarak KİT'ler gösteriliyor... Enflasyonu düşürmek, KİT'leri ekonominin sırtında yük olmaktan çıkartmak için devlet kuruluşları yok pahasına satılıyor. Peşkeş çekiliyor... Bazıları kasten batırılıyor...
Geri kalanlar da görüldüğü gibi kar ediyor...
Peki sonuç? Ortada...
Düşmek bir yana, enflasyon yüzde 80'lere tırmanmış durumda...
Demek ki enflasyonun sebebi KİT'ler değilmiş...
Demek ki kartvizitlerinde ekonomi profesörü veya köşe yazarı sıfatı taşıyan bir yığın zengin dalkavuğu halka yalan söylemiş...
Tabii KİT'lerin enflasyona etkisi tek yalan değildi...
Enflasyonun ikinci suçlusu olarak da yüksek ücretler gösteriyordu...
O yalanın da balonu söndü.
Ücretler reel olarak 1993 yılından bu yana düşüyor. İşçi ve memur enflasyonun altında ücret alıyor.
Ama enflasyon yüzde 80'lerde uçmaya, cepleri kazımaya devam ediyor...
Halkımız imamla papazı, yani kendinden yana olanla olmayanı ayırdetmekte zorluk çekiyor. Genellikle kendisini soymak isteyene inanıyor. Bedelini çok pahalı ödüyor.
Deniz Bey'le uzun süredir konuşmamıştık. Saklıkent'te ördeklere yem atarken çekilmiş fotoğrafını görünce arayıp bayramını kutlamak geçti aklımızdan. Telefonla ulaşmak zor olmadı:
- Sayın Baykal keyifli bir bayram geçirdiğiniz gözleniyor...
- Eh fena değil enerji depoluyoruz... Tabii bir yandan da çalışmaları koordine ediyoruz...
- Ne gibi çalışmalar...
- Şu anda Ankara'da müthiş bir beyin fırtınası esiyor. Ne yazık ki medya bunu göremedi...
- Biz de göremedik galiba, ne gibi çalışmalar?
- Bakın iki ay önce siyaset ve sosyoloji uzmanlarından oluşan 6 kişilik bir gençler grubunu İngiltere'ye gönderdik. Bu grup İngiliz İşçi Partisi karargahında geceli gündüzlü üç hafta süren bir çalışma yaptı. İngiliz İşçi Partisi'nin yeni sol programını inceledi, sosyal demokrasinin çağdaş dünyadaki konumunu araştırdı, sonra İskandinavya'ya geçti. Aynı incelemeleri orada yaptı. Şu anda Ankara'da gözlemlerini kapsamlı bir rapora dönüştürmekle meşguller...
- Çok ilginç...
- Daha müthiş hamlelerimiz var, bunları da göremediniz...
Korkut Boratav, Taner Berksoy, İzzettin Önder, Yakup Kepenek, Öztin Akgüç gibi ekonominin en parlak beyinlerini bayram günlerinde Ankara'da odalara hapsettik. Bunlar dört ayrı komite oluşturdular. Bu komiteler "enflasyonu önleyici politikalar" , "yeni bir özelleştirme anlayışı" , "Göç ve nüfus sorunları", "Üretim ve kalkınmada yeni perspektifler" gibi başlıklar altında yeni program ve politikalar saptıyorlar. Raporlar hazırlandıktan sonra hem örgütlerimizin hem başta sendikalar olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının görüşüne sunulacak. Olgunlaşan politikaları Ankara'da düzenleyeceğimiz panellerde uzmanlarla tartışarak son biçimine sokacağız...
- Bunlar güzel haberler Deniz Bey...
- Elbette, elbette... Biz bu hükümet gitsin de yenisinde bize de bir taburelik yer verilsin gibi kısır beklentiler içinde değiliz... Solun iktidarı için müsait bir iklim olduğunu gördük... Türkiye'nin beyinlerinin bizden küçük bir işaret beklediğini gördük. Bu beyin potansiyelini harekete geçirdik. Biz solun iktidarını hedefliyoruz. Büyük bakıyoruz...
(
Deniz Bey bunları söylerken zrrrrrrr diye telefonumuz çalmaz mı ? Sıçrayarak uyandık. Meğerse
Deniz Beyin ördeklere yem atarken çekilmiş fotoğrafına bakarken hayale dalmışız. Yukardaki rüyayı görmüşüz... İyi mi?)