Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın bu karalama yönteminin bu dönemdeki ilk kurbanıydı...Bize öyle geliyor ki, Emin Çölaşan da son kurbanı...Emin'in yazdığına göre... İki gazeteci onun banka hesaplarına giriyor... Abartılı rakamlar ortaya çıkarıyor. Emin bunu duyuyor, haber yapıyor. Üç gün geçmiyor, bir dergi Emin'in 9 milyon dolar servet sahibi olduğunu yazıyor... ABD'den hesabına gönderilen paralardan söz ediyor.Emin, dün Maliye Bakanlığı'na başvurarak kendi hakkında inceleme istedi.Komik olan günümüzde onca vurguncu, talancı, yalancı dururken Emin'in banka hesabının gündeme getirilmiş olmasıdır.Emin sağlıklı bir soruşturma sonucunda elbet tertemiz çıkacaktır ama... Hakkında çıkarılan söylentiler fazla düşünme alışkanlığı olmayan çevrelerde dilden dile dolaştırılacaktır... Günümüzde sağduyu kayboldu. Kimileri, haberleri kendi eğilimlerine göre algılamakta; kimileri, kirli insanların temize çıkması için temiz insanların karalanmasından keyif duymaktadır. Egemenler, dürüst insanları dürüst olmayan yollardan harcama taktikleri uyguluyor. Bu tuzaklara karşı uyanık olalım... Komplo kurup bir kişiyi halkın önüne atın. Atar atmaz hakkında gazetelere yalan yanlış haberler uçurun. Toplumun gözünde karalayın. Sonra o şahıs istediği kadar aklansın. Herkesin zihninde yeterince olumsuz tortu kalmıştır... Bu da o kişiyi karalamak isteyenlere yetmiştir... TÜBİTAK'ın yayın organı Bilim ve Teknik dergisinin haziran ayı tirajı 90 bin olmuş. Memlekette çağı yakalamak isteyenlerin de bulunduğunu öğrenmek ne güzel... Roche firması dünyanın sayılı ilaç üreticilerindendir... İtibarlı firmadır. Bu itibara toz konmasını da elbet istemez. Gelin görün ki, Roche'un Türkiye ayağı ağır suçlama altında. Yazıp duruyoruz. Roche, Sağlık Bakanlığı bürokratlarıyla anlaşmış. İlaç fiyatlarını şişirip halkı kazıklıyor. Bakanlık Roche'un yolsuzluklarına göz yumuyor. Bunları biz söylemiyoruz, cumhuriyet savcılığı söylüyor. Rüşvet kokusu burunları sızlatıyor. Ne Sağlık Bakanlığı'ndan bir açıklama var, ne Roche firmasından... Bakanlığın ve Roche'un itibarı bu kadar ucuz mu? Üç maymun misali Bir zamanlar ulusça konukseverliğimiz dillere destandı. Şimdi tersi.. Avrupa'da yapılan turizm araştırmalarında, turistin yerli halk tarafından rahatsız edildiği ülkelerin başında yer alıyormuşuz. Yalan da değil... Örneğin Galata Köprüsü'nün altında oturun, turistlerle garsonların vücut vücuda mücadelesini izleyin... Adamları zorla içeri sokuyorlar. Bir lokantanın garsonlarından kurtulanı öteki lokantanınkiler affetmiyor. Belediye, denetim, nezaket, sağduyu, konukseverlik... Bunlar "yok" kavramlar... Köprü altı markajı Kıbrıslı hukukçu Fuat Veziroğlu, Halkın Sesi gazetesinde Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir açık mektup yayımladı. Veziroğlu mektupta Tayyip Erdoğan'ın geçmişte Demirel'i eleştirirken:"Bunlar Kuzey Kıbrıs Milli Takımı'na bir maç bile yaptıramadılar" dediğini anımsatıyor... Ve soruyor:"4 yıla yakın zamandan beri iktidardasınız, et de elinizde, bıçak da, Kıbrıs Türk Milli Takımı'na bir tek maç yaptırabildiniz mi?"Fuat Veziroğlu devam ediyor:"... Ne gezer, maç yaptırmak bir yana, en ufak girişim bile yapmadınız, unuttunuz gitti.Emperyalizm size söz vermişti, Kıbrıs Türk halkı "Yes be annem" dediği takdirde ambargoyu kaldıracaklardı. Siz de emperyalizmin verdiği sözü Kuzey Kıbrıs'a transfer ederek, bastıra bastıra bize "Yes be annem" dedirttiniz. Aradan 25 ay geçti, hâlâ bekliyoruz. O fırtınalı günlerde "Kofi Annan beni aldattı, ikinci harita birinci haritadan daha beter" demiştiniz, şimdi ise 'Beni AB de aldattı' diyorsunuz.Hafiıza-i beşer nisyan ile malûl olabilir, bu nedenle bir şey daha anımsatmak isterim. O meşum günlerde, 50 yıl boyunca Türk milletinin yüce çıkarını korumaktan başka günahı olmayan Denktaş'a, küffar üstüne giden 'İslam mücahidi' hışmıyla yüklenirken 'Çözümsüzlük çözüm değildir, siyaset sorunları çözme sanatıdır' diyordunuz. Madem öyle, neredeyse 4 yıl oldu, niçin çözmediniz, niçin çözmüyor, niçin çözemiyorsunuz? "Kofi beni aldattı, AB beni kandırdı"... Bunlar geçersiz mazeretler. Mademki siyaset sorun çözme sanatıdır, buyurun, yüce dehanızı harekete geçirin, sorun çözme sanatınızı icra ederek bitirin bu Kıbrıs'ı.Ne var ki 'Siyaset sorunlara çözüm bulma sanatıdır' diye diye Kıbrıs sorununu değil, bizi, Kıbrıs Türk halkını çözdünüz. Battal Gazi'nin orduları gibi dağılmış bulunuyoruz. Parçalanmış, bölünmüş, dağılmış "sürü" gibiyiz; kurdun bizi yutacağı günü beklemekteyiz. Sayenizde." Kıbrıs'tan mektup Ş Siyasi partilere bayılıyorum. Oraları siyasetin konuşulmadığı tek yerdir... m.asik@milliyet.com.tr