Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan Erdoğan, salı günü Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile görüşmesinin ardından AKP grubunda sağduyulu bir konuşma yaptı. Bir Başbakan’ın nasıl konuşması gerekirse öyle konuştu. Ağırbaşlı, sorumlu, birleştirici, kışkırtmaları etkisizleştirici bir konuşma...
Başbakan dedi ki:
“Genelkurmay, sorumlu ve duyarlı bir tavır sergilemiştir. Belgenin sahte ya da gerçek olduğunun anlaşılması için soruşturma talimatı vermişlerdir. Herkese düşen bu iddiaların neticesini beklemektir...”
Başbakan’a yaranmak isteyen köşe yazarları ve gazeteler tam tersini yapmış, Genelkurmay soruşturma başlattığını açıklamasına rağmen TSK’yı yine topa tutmuşlardı.
Aralarında anlaşmış gibi, koro halinde, “Genelkurmay’ın açıklamasını yeterli bulmadıklarını” yazdılar...
Bazıları Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un görevden alınmasını bile istedi.
Radikal gazetesi ilk gün “Genelkurmay yalanlamadı” diye buram buram istismar kokan bir başlık attı. Ayıptı...
Başbakan’ın konuşması böyle bir tezvirat ikliminde sağduyuyu hâkim kılması açısından önemliydi.
Çeşitli ihtimalleri de göz önüne almıştı Erdoğan... Örneğin dedi ki:
“Eğer bu iddialar gerçek dışıysa devletin kurumlarını karşı karşıya getirmek gibi niyetler taşıyorsa, evet, bu vahimdir...”
Bu olayda o ihtimal güçlüdür...
Eğer belge sahteyse, birileri “Hükümet ile TSK’yı birbirine düşürmek” istemiş demektir.
O birileri de sıradan kişiler değil, Emniyet teşkilatı içinden birileri olacaktır...
Baykal o yüzden “Belge sahteyse Ergenekon çöker” diyor.
Erdoğan’ın bu ihtimali dillendirmesi önemlidir.

Haberin Devamı

Türk ordusu Atatürk komutasında Kurtuluş Savaşı’nı kazanıp cumhuriyeti kurmuştu... Aradan 86 yıl geçti... Şimdi ise Türk ordusuyla savaşıp İslama dayalı ikinci bir cumhuriyet kurmak isteyenlerle karşı karşıyayız...

* TBMM’nin 1 Temmuz’da tatile girmesi için partiler anlaşmış.
Haklılar... Özellikle iktidar partisi milletvekilleri başta olmak üzere hepsi çok yoruldular. Bir yıl boyunca, parmak kaldırıp indirmek, ne olduğunu anlamadan rakip parti milletvekillerinin üzerine yürümek, doğru olduğuna inanmadığı şeyleri savunmak, ne  yorucu  iştir.
Metin Yaykınlıoğlu

Haberin Devamı

Patlatkı yasası...
Cumhurbaşkanı patlatkı (mayın) yasasını aynen onayladı...
Yap mayın, noter ol mayın, uyarıları para etmedi...
Cumhurbaşkanı kendisini hâlâ
"Başbakanın muavini" görüyor...
Devlet adamı sıfatı Ankara'ya pek uğrayacak gibi görünmüyor...

Güney Müzesi...
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Ankara’da “Türkiye Uygarlıklar Müzesi” adıyla çok büyük bir müze kurulacağını söylemiş. Müzenin tamamı bir haftada gezilebilecekmiş. Öylesine dev bir müze!..
Sayın Bakan’ın Sivas’ta Madımak Oteli’ni müze yapma sözü de var... Ama o sözünü ne zaman yerine getireceğine ilişkin haber yok.
Alevi örgütlerinin 1 Temmuz’da Avrupa Parlamentosu önünde “Madımak Müze Olsun” gösterisini tekrarlayacaklarını anımsatalım.
Ayrıca.. Adana’da bir Yılmaz Güney Müzesi kurulması öneriliyor sevenleri tarafından.. Böyle bir müze hem kente hem Yılmaz Güney’e yakışır.
Sayın Bakan dev müzeden önce şu küçük müzelerle biraz ilgilense!

Haberin Devamı

Sırrın sırrı!
Gerek Tayyip Erdoğan gerekse Yaşar Büyükanıt, meşhur Dolmabahçe görüşmesi için “Bizimle mezara gidecek sırdır” diyorlar.
Peki, sır, özellikle devlet sırrı nedir?
Bunu CHP Milletvekili Ali Topuz güzel bir anısıyla birlikte anlatır.
“O sıralar ben İstanbul İl Başkanı’yım, rahmetli İsmet İnönü ise Genel Başkan’ımız. Bir gün beni kabul etmiş, başbaşa görüşüyoruz. Bir ara bana doğru eğildi, sesini alçaltarak;
- Biliyorsun dedi, bu aralar hemen herkes benden sonra partinin başına kimin geleceğini merak ediyor.
- Evet Paşam, herkes bunu merak ediyor, diye cevap verince devam etti.
- Sana bir sır vereceğim ama kesinlikle aramızda kalacak. Benden sonra partinin başına Bülent Ecevit gelecek.
Sır, ağırlığını tek başıma taşıyamayacağım kadar önemliydi. Birkaç gün düşündükten sonra yükü biraz olsun üzerimden atmak için ağzının sıkı olduğunu bildiğim Necdet Uğur’la paylaşmaya karar verdim. Bana aynen şunu söyledi.
- Ben de bir gün Paşa ile konuşuyordum. Laf sırdan açılınca bana, sır, sadece bir kişinin bildiği bir şeydir. İkinci bir kişi biliyorsa o artık sır değildir. Mesela benim için sadece benim bildiğim bir şey sırdır. Ben onu Mevhibe’ye bile söylesem o artık sır olmaktan çıkar, demişti.”
Necdet Uğur sözünü şöyle noktalamış:
“Sevgili Ali Topuz, İsmet Paşa, ‘sır’ dediği o şeyi senin başkalarına söyleyeceğini bilmez mi? Tabii ki bilir. Partililerin tepkisini öğrenmek, ona göre tavır belirlemek için söylemiştir.”