"... Satıştan sonra, devirden önce 100 trilyon liralık alım yapılarak Tekel'i alan konsorsiyuma hediye edilmiştir. Devir işleminden bir gün önce şirketin 10 trilyonluk KDV giderini de Tekel üstlenmiştir. Tekel'de bu işlerden sorumlu olan kişi genel müdür olarak özel şirkete geçmiştir."Konsorsiyum, Amerikan Texas Pasific Group'a Mey İçki'nin yüzde 90'ını 810 milyon dolara sattı! Böylece 2.5 yıldan da daha kısa sürede bu işten net 518 milyon dolar kazandı. Elinde tuttuğu yüzde 10'luk hisseyi de düşünürseniz kârı 600 milyon doları buldu. Satış haberine en güzel başlığı atan Sabah'ın ifadesiyle işin özeti:"Mey İçki 1 koyup 3 aldı, kur farkı da 'bonus' oldu."Bu müthiş kârlı ticarette emeği geçen herkesi... En başta Mey İçki'nin Yönetim Kurulu Başkanı... Turgut Özal'ın yeğeni... Milliyetçi, muhafazakâr, dini bütün insan Hüsnü Doğan'ı yürekten kutluyor... Kendisine daha böyle nice başarılar niyaz ediyoruz.Bu arada özelleştirme adı altında yapılan peşkeşleri yazdığımızda bizi statükoculuk, devletçilik gibi sıfatlarla suçlayan liberal yazarları da bu tür yağmalara verdikleri destekten dolayı kutluyoruz. Tekel'in alkollü içkiler bölümü 2004 Şubat'ında Limak, Özaltın, TÜTSAB konsorsiyumuna 292 milyon dolara satıldığında ortalığı peşkeş iddiaları kaplamış... Yüksek Denetleme Kurulu raporuna da geçen bu iddialarla ilgili Deniz Baykal şunları söylemişti. Yeni Rakı üretimi ve pazarlamasını Teksaslı Amerikalılar yapacakmış. "Milli" olan neyimiz varsa el atıyor adamlar... 17 siyasetçi ile 11 gazetecinin banka hesaplarına girildiği, bunların yayımlanması için girişimler yapıldığı yolundaki haberler üzerine BDDK dün bir açıklama yaparak, böyle bir komplodan kendisini ayırdı. Aynı açıklamayı Maliye Bakanlığı'ndan da bekliyoruz. Hesaplarımız yazılsa ne olur? Ne ifade eder? Eğer paraların kaynağı meçhul değilse hiçbir şey. Olay o değil. Olay birtakım yasadışı girişimlerle iktidarı eleştiren kişilere komplo kurulması... Devlet içinde birilerinin bu kadar küçük oyunlardan medet ummasıdır. Haberin bir şaka olmasını diliyoruz. Banka hesapları Metin Şentürk, Amerika'da muayeneden geçmiş. Doktorlar gözlerinin açılması için umut vermemiş. Gazeteciler Metin Şentürk'e ne yapacağını sormuşlar... Cevap:- Kör taklidi yapmaya devam edeceğim...Bir defasında da Tansu Çiller'e :- Hanımefendi bugün çok güzelsiniz, diyerek hem onunla hem kendisiyle dalga geçmişti.İnsanoğlunun kendi kendisiyle dalga geçebilmesi... Her durumda şaka yapabilmesi... Hayatı olduğu gibi kabullenebilmesi... Büyük erdemlerdir... Çok yaşa Şentürk... Metin Şentürk... Devlet Bakanı Ali Babacan, iki hafta önce IMF'nin tavsiyesi üzerine sağlık alanında 1.5 katrilyon (1 milyar dolar) kısıntı yapılacağını açıkladı. Tasarruf diye vatandaşın kolesterol ilacının bile kesildiğini dün yazdık...Bir şey daha yazdık... Vatandaşın ilacı kesilirken Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları, fahiş fiyatla ilaç sattığı kesinleşen Roche gibi firmalardan edindikleri haksız kazançları geri almak için çaba sarf etmiyordu.Öte yandan... Başbakanlık Teftiş Kurulu istiyor... Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu bütün ilaçlarda yeni bir fiyat kontrolü yaptırıyor. Farklı markada 209 ilacın aşırı fiyatla satıldığını saptıyor... Savcılığa bildiriyor. Ama bu ilaçlardan ne kadar haksız kazanç sağlandığını ortaya çıkarmadığı gibi firma sorumluları hakkında bir işlem önerisinde de bulunmuyor...Neden? Çünkü Sağlık Bakanlığı da suça ortak... Türkiye'de ilaçlar AB'de en ucuz ilaç satan 5 ülke baz alınarak saptanıyor. Fiyatın en ucuz ülkeyle eşitlenmesi gerekiyor. Ancak bu ilkeye uyulmuyor. Türkiye'deki gözü kara firmaların gönderdiği fahiş fiyatı Sağlık Bakanlığı'ndaki yetkililer aynen onaylıyor. Halk kazıklanıyor. Kazıkçıları mecbur kaldığında ele veren Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu, bunun ötesinde hiçbir şey yapmıyor. CHP'li Atilla Kart ve Yılmaz Kaya, bu konuda ayrı ayrı iki soru önergesi verdiler dün Meclis'e... Dikkati çeken bir başka nokta... Muhterem Sağlık Bakanı bunca yolsuzluk suçlaması karşısında ağzını açıp tek söz sarf etmiyor. m.asik@milliyet.com.tr İlaç kazığı