- Böylece, kamu görevlerine KPSS puanı düşük adayların alınması kolaylaşırken, yüksek puanlı adayların saf dışı bırakılmasına zemin hazırlanıyor. Hükümet işini iyi biliyor aslında, aldıkları uzman kadrolar, 10-12 yıl sonra devletin en kritik noktasına gelebilecek. Bugün sınavlarda yaptıkları ayrıcalıklı uygulamaların meyvesini ileride alacaklar... Mülkiyeliler Birliği bu duruma karşı önlem alıyor. Ali Çolak anlatıyor:- Kurduğumuz Sınav Takip Komisyonu'nun sınavlara gözlemci olarak katılması ve mülakat sınavlarının kayda alınması talebinde bulunacağız... 16 Haziran'da İçişleri Bakanlığı'nda gerçekleştirilecek sözlü sınavı da takip edeceğiz...Diğer üniversitelerin mezun dernekleri de konuya eğilmeli. Adaletsizliğe meydan bırakılmamalı. Kamunun açtığı sınavlardaki bir gariplik dikkatinizi çekmiştir... Yazılı sınav yapılıyor... Diyelim ki mesleğe 100 kişi alınacak.. Yazılı sınavda en iyi notu alan 200 kişiyi sözlü sınava alıp en iyi 100'ü seçmek olası iken. Ve böylesi en akla yakın çözüm iken... Sözlü sınava 400'e yakın eleman çağrılıyor. Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak, Mülkiye mezunlarının yazılı sınavlarda çok iyi olduğu halde mülakatta elendiğini, mülakata bazen alınacak eleman sayısının 20 katına kadar aday çağrıldığını, bunun kadrolaşmaya yönelik bir taktik olduğunu söylüyor ve ekliyor: AKP için "Tuz da kokmaya başladı" diyen milletvekili Fuat Geçen partiden ihraç edilmiş. Böylece kokudan kurtulmuş oldu... Türk Lirası tedavülden kalkalı 6 aydan fazla bir zaman oldu. Dilimiz hâlâ YTL'ye tam alışmadı. Alıştırma konusunda hükümetin de öncülük etmesi gerekir. Ne var ki hükümet başka cinlikler peşinde. Örneğin buğday üreticisine zam mı söz konusu? Başbakan ağzını doldura doldura taban fiyatın 375 bin lira olduğunu söylüyor... Fakat benzine, mazota doğalgaza vs. zam geldiğinde açıklama 30 YKR. diye yapılıyor. Bilvesile buğday üreticisine verilen zammın aslında 37,5 YKR olduğunu anımsatalım. Yeni liracıklar... Sahte rapor alan 520 bin lise son sınıf öğrencisi bir aydır okullarına gitmiyormuş. Okullarda çocuklara bir şey öğretilmiyor diyemeyiz, "sahtekârlık" öğretiliyor... Hükümet bu yılın başında ilk altı ay için SSK ve Bağ - Kur emeklilerine yüzde 3... Memur emeklilerine de yüzde 2.5 zam yapmıştı.Türkiye İstatistik Kurumu'nun resmi rakamlarına göre ilk 5 aydaki toplam fiyat artışı yüzde 4.53 oldu. Yani daha şimdiden SSK ve Bağ - Kur emeklileri için yüzde 1.53... Memur emeklileri için de yüzde 2'lik bir kayıp söz konusu... CHP Milletvekili Ahmet Küçük dün Tayyip Erdoğan'a sordu:- Emeklilere bu kaybı telafi edecek ek zam düşünüyor musunuz?Ne dersiniz? Düşünüyor mudur? Düşünceli soru! Dışarıda ve içeride sık sık dile getirilen bir konu var: Hükümet AB ile ilişkilerde isteksiz davranıyor... Peki eskiden istekli miydi? Yoksa istekli değildi de AB'ye girer gibi yaparak orduyu pasifize etmeyi mi amaçlıyordu? Bu konular çok tartışıldı. Yeniden açmayalım.Hükümetin bugün isteksiz olması için birden çok sebep var...Biri ve en önemlisi... Kıbrıs'la ilgili çıkmaz.Müzakerelerin başlayacağı 12 Haziran'da AB üyesi 25 ülkenin "Limanları Rumlara açmazsanız müzakereleri askıya alırız" diyeceği belli oldu.Bilindiği gibi AKP hükümeti, Temmuz 2005'te "Ek Protokol"ü imzalayarak Türkiye ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında Gümrük Birliği kurulmasını kabul etmişti. Gümrük Birliği'nin uygulanmaya başlamasıyla Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye tarafından Ada'nın tek egemeni olarak tanınacaktı. Limanları açmak tanımanın ilk adımı olacaktı. Rumlar ve AB şimdi doğal olarak "Söz verdiniz limanları açın, tanıma sürecini başlatın" diyor... Bu süreç askerimizin çekilmesi ve Ada'nın Rumlara teslimi ile son bulacak.Aksi takdirde müzakereler kesilecek. 12 Haziran'da başlasa da sonbaharda mutlaka tıkanacak.Peki ne olacak? Kıbrıs, AB'nin verdiği boş sözler karşılığı Rumlara teslim mi edilecek?CHP'nin önerisini Onur Öymen dile getiriyor:- Kıbrıs'la Gümrük Birliği'ni Ada'da bir çözüm sağlandıktan sonra yürürlüğe koyalım...* * *2005 sonundaki Brüksel toplantısından bu yana sürekli hata yapıldı. Kıbrıs verilecek gibi yapılarak müzakere sözü alındı. İç kamuoyuna bu şekilde propaganda yapıldı. Medya desteğinde halka yalan söylendi. Müzakerelerin başlaması karşılığında Kıbrıs'ı karşı tarafa uzatan AKP şimdi zor durumda. Türkiye "Ya Kıbrıs'ı vereceksiniz ya müzakereler kesilecek" noktasının eşiğinde. Ayıklayın şimdi pirincin taşını... Kıbrıs çıkmazı Laiklerimiz, "Türkiye İran olmayacak" diye bağırdı durdu. Şimdi ortaya çıktı ki... Bu iktidarla Türkiye'nin İran olması da mümkün değil. Çünkü İran olmak için de ABD'ye kafa tutacak kadar ulusal onur ve cesaret gerekiyor! m.asik@milliyet.com.tr