“Zirvede tam mutabakat”, “Hayati ortaklık”, ”Model ortaklık”, ”Yarım saat planlanan zirve 2 saat sürdü” vs..vs...
Basınımız dış politik görüşmeleri hep bir milli maç psikozuyla nakleder. Bizim tarafı korur kollar. Başbakanları masadan zaferle kaldırır. Maçı bize kazandırır. Peki gerçek nedir?
10 yıl ABD Büyükelçiliği, 6 yıl Dışişleri Müsteşarlığı yapmış CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ’a soruyoruz:
- Görüşmenin uzun sürmesi iyiye alamet midir?
- Yarım saat olarak planlanan görüşmenin iki saat sürmesi tam mutabakattan değil, ele alınan hemen her konuda ABD ile aramızdaki görüş ayrılıklarının giderilememiş olmasından kaynaklanıyor. Görüşmeyi en ayrıntılı şekilde veren Anadolu Ajansı’nın geçtiği haberleri dikkatlice okursanız bunu açıkça görürsünüz. Kaldı ki görüşme sonrası canlı yayınlanan iki liderin konuşmasında da bunu fark etmek mümkündü...
- Somut örnekler verebilir misiniz?
- Bir; Obama, terör ve PKK konusunda yeni bir şey söylemedi, bir vaatte bulunmadı. PKK’nın lafını bile etmedi. Sadece gazetecilerin sorusu üzerine ağzından
PKK lafı çıktı. İkincisi... Biz, Ermenistan Karabağ’daki işgale son vermedikçe mutabakat protokolünü onay için Meclis’e götürmeyiz, diyoruz. Obama, o mutabakat metninde sizin ön şartınız diye bir şey yoktur, konuyu hemen Meclis’e götürün diyor. Bizi Karabağ işgalinin bitmesini beklemeden mutabakat metnini TBMM’de onaylamaya davet ediyor... Bu zorlama Azerbaycan’la ilişkilerimizi tehdit ediyor...
DTP’li Emine Ayna, “Dağa çıkarız” demiş.
Bavulları toplayınca haber verin de hükümet size araç göndersin...
Haldun Ertem
Mutlu olmak istiyorsan, kendini başkalarıyla karşılaştırma.
James F. Cooper
Siyaset kazanı...
Türkiye Değişim Hareketi lideri Mustafa Sarıgül, kendi partisi henüz kuruluş aşamasında olduğundan, seçime Yaşar Nuri Öztürk’ün partisi HYP ile girecek.
Sarıgül’ün üç adamı geçenlerde HYP genel başkan yardımcılıklarına seçildi. Kadro tamam.
Bu gelişme diğer partilerce de merakla izleniyor. Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray kimi meraklarını şöyle dile getiriyor:
“Türkiye’nin en borçlu ilk üç belediyesinden birinin başkanı kazanamayacağını bile bile neden parti kurar?
Hakkında bu kadar iddia olmasına karşın neden soruşturmaya maruz kalmaz?
Türkiye bir büyükşehir belediye başkanından kurtulmaya çalışırken...
Neden Şişli Belediye Başkanı’nı seçsin?
Daha da ilginci...
TV’lerde Erdoğan’a verip veriştiren...
Hülya Avşar’ın programını “Başbakan’a yağcılık yaptığı” iddiası ile terkeden Yaşar Nuri Öztürk, nasıl oluyor da AKP’ye böyle bir kıyak çekiyor?
Öyle ya; Sarıgül’ün kuracağı parti en çok Erdoğan’ın partisine yarayacak...”
DTP ne istiyor?
Demokrasilerde parti kapatılmaz! DTP kapatılırsa her şey daha kötü olur...
Genel söylem bu... Peki DTP’liler de partilerinin kapatılmaması için çaba gösteriyor mu?
Yoksa Emine Ayna başta olmak üzere tam kadro kapatılmaya çanak mı tutuyorlar?
Demokratik açılıma muhatap arayan AKP’ye sık sık:
- Muhatap İmralı’dır, diyen onlar değil mi?
Bu laf tek başına terör örgütüyle ilişki içinde olduklarını göstermez mi?
Geçen Kurban Bayramı’nda öldürülen PKK’lıların evlerini ziyaret eden DTP Van Milletvekili Özdal Üçer bakınız ne diyor:
“İki bayramı birden yaşıyoruz. Bugün hem PKK’nın kuruluş yıldönümü hem de Kurban Bayramı. PKK 31 yıl önce Kürt halkının özgürlüğü için başkaldıran ve hâlâ Kürt halkının onurlu özgürlüğü için savaşan bir özgürlük hareketidir...”
DTP’lilerin hiçbiri PKK’yı kınamadığına göre bu tespite katılmıyor mu?
Şehirlerde molotoflu isyan provalarını DTP kınadı mı? Yoksa en yetkili ağızlar bu gösterileri Apo’nun yeni hücresinin darlığına bağlayıp bir biçimde haklı gösterme yolunu mu seçtiler?
Partilerinin kapatılmaması için DTP’liler neden çaba göstermiyor?
Yeni kurulan Tuncelispor’un adı Tunceli Valisi’nin isteği üzerine Dersimspor olarak değiştirilmiş.
Valiler kömür, halı, buzdolabı ve kanepeden sonra eyalet dağıtmaya başladı...
Gülhan Elmas
Kolayı var...
AKP Grup Başkan Vekili Ayşenur Bahçekapılı açıkladı:
“Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız.
Yoksa demokratikleşmeyi yapamayız.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen diyor ki:
- Üç büyük ülkenin anayasasını inceledim. Alman Anayasası’nın 6 yerinde Alman milleti, Fransız Anayasası’nın 8 yerinde Fransız milleti, İtalyan Anayasası’nın 6 yerinde İtalyan milleti deyimleri geçiyor...
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese ‘Türk’ denir.
Milliyetini beğenmiyorsan yolu var... Çıkarsın vatandaşlıktan olur biter...