Açık Pencere Tek taraflı kamuoyu oluşturan bir medyanın baskısı altında bunalan... Beyni yalanlarla yıkanan... Kafası her gün bulandırılan... Başkalarının çıkarını kendi çıkarı sanan.. Bilinci saptırılan...Siyaset kültürü olmayan... Demokrasiyi önüne konan sandıktan ibaret sanan...Namusuyla çalışıyorsa sürekli hakkı yenen... Emeği sürekli çalınan... Horlanan... Kendine güvenini kaybetmiş... Hayatta kalma umudunu başkalarına bağlamış... Bağımsızlık düşüncesi ve mücadele azmi yok olmuş... Ülkesi yabancıların bir tokadıyla bir gecede ekonomik iflasa sürüklenebilecek durumda olan...Siyaset denince siyasi partilerin Hazine'ye hortumu dayayıp yandaşlarına avanta olarak dağıtmasını anlayan... Bu düzeni değiştirme umudu bulunmayan... İnsan ve vatandaş haklarından yararlanmayan... Sürekli soyulan... Kazıklanan...Bu durumda olan insanların dört yılda bir sandık başına gidip sezgileriyle en mükemmeli bulmalarını bekliyoruz... İmkânsızı istiyoruz.. Bulamazlarsa kızıyoruz...Demokrasi dediğiniz şey belli bir hukuk, adalet, siyaset düzeyi ister.Sürekli sersemletilen bir toplumun doğru siyasi karar verme yeteneği olabilir mi?Önce bunu bekleyenlerin aklından şüphe edilmez mi? Kitap falan okumayan... Gazetelerin magazin köşelerinde gezinen.. Televizyonlarda fikir tartışmalarını değil televole türü programları izleyen... Bilime inanmayan. Düşünmeyi sevmeyen. Gül, "Meydanların işaretini görmezlikten gelecek halim yok" demiş. Tandoğan, Çağlayan, Gündoğan meydanlarının işaretini de unutmamıştır umarız... Seçim kampanyası sırasında cumhurbaşkanlığı konusu açıldığında MHP lideri Devlet Bahçeli doğru bir tavır koymuş:- Her parti adayını ortaya koyar, bir uzlaşma sağlanır, demişti...DSP - ANAP - MHP koalisyonu sırasında bu sorunun uzlaşmayla çözüldüğünü anlatmıştı.Şu anda Meclis'te AKP ve bağımsızlar toplam 364 sayısına ulaşıyor. 367'yi bulmak şart. Bahçeli: - Genel Kurul'a biz MHP olarak katılacağız, diyor. Yani... AKP'nin adayını görmeden şartsız destek sunuyor. AKP adayının seçilmesi için bu kadar destek yeterli zaten... AKP mutlu... Bahçeli'nin jesti!.. CHP Merkez Yönetim Kurulu üyeleri topluca istifa etti. 2 Ağustos'taki Parti Meclisi'nde yönetimi değiştirmeyi düşünen Baykal istifaları, 'Şimdilik görevlerinize devam etmenizi istiyorum' diyerek karşıladı.Okurumuz Ayla Hanım, telefonda soruyor:"Deniz Baykal'a göre CHP, istenildiği ölçüde olmasa da bu seçimlerden başarıyla çıktı. Bütün olumsuz koşullara rağmen oylarını 1.5 puan artırdı. Peki, ortada bir başarı varsa yöneticiler neden istifa ediyor? Biz soruya yanıt veremedik. Okuyucu merakı... Haluk Koç, geçen yasama döneminde Meclis'in ve CHP'nin en çalışkan milletvekillerindendi. Hekim olan Koç, 4.5 yıl boyunca gece - gündüz demeden bir taraftan hemen her gün onlarca seçmenlerden gelen "Aman bana bakacak bir doktor, aman bana yatacak bir hastane" taleplerini karşılamaya çalışmış... Diğer yandan da Grup Başkanvekili sıfatıyla Meclis çalışmalarını aksatmadan yürütmüştü. Arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün Meclis'teki odasına gittiğinde eşyalarını toparlarken görünce merakla nedeni sordu. Cevap:- Önümüzdeki dönem Grup Başkanvekilliği'ne adaylığımı koymayacağım, sade bir milletvekili olarak görev yapacağım. Benden doktor, hastane konusunda yardım isteyeceklere de, AKP'nin sağlıkta devrim yaptığını, kimsenin bana ihtiyacının kalmamış olması gerektiğini anlatacağım...Haluk Koç, konuşmasını burnundan soluyarak sürdürürken içeriye seçimi 2 bin oyla kaybetmiş CHP Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık giriyor. O da isyanları oynuyor:"Seçim kampanyasını sürdürürken vatandaştan en çok duyduğum laf, propaganda için bize gelip zaman kaybetmene hiç gerek yok Sayın Vekil'im... Bizim oyumuz zaten senin, sen git başka yerde çalış oldu. Sonuçları görünce anladım ki halk beni işletmiş!"CHP'li vekiller halka karşı sitemkar görünüyorlar... Ama meydanlarda halka daha iyi bir yaşamın proje ve programlarını anlatacağı yerde gemicik veya kol saati sohbetleriyle vakit geçiren genel başkanlarına da bir şeyler söylemeleri gerekmez mi? m.asik@milliyet.com.tr İsyanlar!..