Ceketinize yağ dökülmüş.. Temizleyici “Ben bunu temizlerim ama çok para isterim” diyor. O parayı vermek işinize gelmiyor. Şöyle bir teklif yapıyorsunuz:
- Al ceketi temizle, 44 yıl da kullan...
Bu ne anlama gelir?
Ceketi gözden çıkardığınız anlamına...
Mayın tasarısının bundan farkı yok... Kiralama adı altında yapılan iş “satış”tır. Ülke toprağının temizleme ücreti karşılığı satışı...
Mayın meselesinin konuşulmayan başka bazı kritik yanları var...
Örneğin tasarının ikinci maddesinde “bitişik alanlar”dan söz ediliyor... TBMM’de konuşan CHP Milletvekili Onur Öymen, Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği dahil kimi verimli alanların da bu tasarıyla elden çıkacağını söylüyor. Öymen bir başka noktaya dikkati çekiyor:
“Türkiye’de bizim döşediğimiz kaç tane mayın var? 921 bin mayın var. Suriye sınırında kaç mayın var? 615 bin mayın var. Geriye kalan 305 bin mayını kim temizleyecek? Tasarıda bir tek satır yok. Demek ki amaç mayınları temizlemek değil, yabancıların göz koyduğu verimli toprakları bu bahaneyle kendilerine vermek...”
Öymen Ottawa sözleşmesinin 2014 yılıyla sınırlı olmadığını, sürenin uzatılabileceğini de ekliyor...
* * *
Başbakan mayın tasarısının altındaki niyetlerin ortaya çıkmasına sinirleniyor. O hızla emekli diplomatlara da bindiriyor; “Eski monşerler” diyor... Onur Öymen ne diyeceği sorulduğunda:
- Ayıptır, diyor, biz ona eski bisküvi bayii diyor muyuz?
Ve gülerek ekliyor:
- Üç şeyin eskisi makbuldür... Şarap, halı ve diplomatlar...
Erdoğan soruyor:
“Mayın tasarısının neresinde İsrail var?
Karşı soru: Tasarı görüşülürken İsrail Büyükelçisi Levy’nin Urfa’da ne işi vardı?
Haldun Ertem
Bugün 4 Haziran
Mayınlı arazilerin kiralanmasıyla ilgili kanun tasarısının dünkü görüşmeleri öncesinde İstanbul Bağımsız Milletvekili Ahmet Tan gündem dışı bir konuşma yaptı... Dedi ki:
“... Yarın 4 Haziran. Bundan yıllar önce bir başka 4 Haziran’da Kıbrıs adasını İngilizlere kiralamıştık. Devlet kontratıyla kiralamıştık ve Kıbrıs adasından yılda 92.799 sterlin kira aldık. Fakat otuz altı yıl alabildik, otuz yedinci yılda savaş başlıyor bahanesiyle İngilizler kira kontratını feshettiler ve Kıbrıs’ı da ilhak ettiklerini bildirdiler.”
Bankaların AK’ı!
Bankaların mevduata, yani halkın kendilerine emanet ettikleri paraya ödedikleri faiz oranı yüzde 11. Aynı bankaların sanayiciye verdikleri krediye uyguladıkları faiz oranı yüzde 30. Kredi kartlarına uyguladıkları faiz ise yüzde 56.
Bu bilgilerden sonra geliyoruz asıl konumuza... CHP İstanbul Milletvekili Prof. Esfender Korkmaz geçenlerde bir kanun teklifi verdi. Teklif özetle kredi kartlarına uygulanan faizleri yüzde 20 gibi makul bir düzeye çekmeyi... Böylece icra mahkemelerinde sürünen milyonlarca kart mağduruna biraz olsun nefes aldırmayı öngörüyordu. Teklif AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Milli iradenin partisi milletin soyulmasına devam dedi... Anlaşılan milli irade soyulmak istiyor.
Manisalı...
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Prof. Erol Manisalı bugün Haseki Hastanesi’nde ameliyat edilecek... Kanser teşhisi konulan sol memesinin altındaki kitle alınacak...
Erol Manisalı 17 Nisan’da tutuklandı... Geçen haftalarda Silivri Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Oradan “beyin tümörü teşhisiyle” Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi...
Hoca, 2004, 2006 ve 2007 yıllarında hayati kalp ve beyin rahatsızlıkları yaşamış, iki defa kalp krizi ve kısmi felç geçirmişti... İşte bu halde tutuklanıp hapishaneye konuldu. Hasta olduğunun anlatılıp hastaneye kaldırılması günlerce sürdü...
Ve Manisalı Hoca hâlâ tahliye edilmiş değil. Ne kaçacak hali var, ne delilleri yok edecek durumu. Ama tahliye kararları hep mahkemeden dönüyor. Sanırız bunda yandaş basının yargıçlar üzerinde kurduğu baskı da etken oluyor.
Türkan Saylan Hoca o üzüntü girdabına sokulmasaydı en az birkaç ay daha yaşardı. Manisalı Hoca da yarı hasta yaşayıp gidiyordu. Ancak onur kırıcı şekilde tutuklanınca hastalıkları tetiklenmiş olmalı. Kendisi son günlerde:
- Hiç değilse şu tutukluluğumu kaldırın, diyor...
Belli ki tutuklu olmak özellikle onuruna dokunuyor. Ama kimse oralı değil.. Nedir Erol Manisalı’nın suçu?
Açıklanmadığı için bilmiyoruz...
Onu yıllardır yazdıklarıyla tanıyoruz... Bıkıp usanmadan halkın çıkarlarını savunmuş... AB ile ilişkilerde bugün gelinen noktayı yıllar öncesinden haber vermiş. Dış dünyanın bize kurduğu tuzakları anlatmış durmuştur.
Kendisi için şifa ve adalet diliyoruz.
Dünyanın en güç işi, bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir...
T. H. White