Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere * * *Seçime 10 gün kala seçmen hâlâ neden heyecansız? Anlaşılan seçmen, hangi parti iktidara gelirse gelsin kendi hayatında çok şey değişeceğini ummuyor. Türkiye'nin ABD ve IMF'nin çizdiği rotadan çıkmayacağını seçmen ve partiler adeta bir kader olarak benimsemiş.. Cumhuriyet ve demokrasiye inanmış kitleler AKP'nin ülkeyi "Ilımlı İslam" adı altında Batı uydusu bir şeriat devletine dönüştürme hedefinden kaygılı... Bu kesim hassas. Ama herkes aynı bilinçte değil... AKP yüzde 40 - 45 oyla seçimde "açık ara şampiyon" gösterilirken ayaklar suya ermeye başladı... Seçime 10 gün kala AKP'nin tek başına iktidar için 276'yı bulup bulamayacağı tartışılıyor... Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimi için mutabakat aramaya başlaması da "bağımsızlar"ın 25 - 35 sandalyelik desteğiyle bile 367'yi bulamayacağını kabul etmesi anlamını taşıyor. Başbakan cumhurbaşkanlığı çıkışını yine de AKP'nin birinci parti olması garantiymiş gibi yapıyor... Deniz Baykal'ın öneriyi AKP'den bekleyen, dolayısıyla AKP'nin birinci parti olacağını kabullenen tavrı pek isabetli bulunmuyor. "Cumhurbaşkanı eşinin başı örtülü olabilir" şeklindeki beyanı da öyle... AKP Türkiye'nin yönetimi için Almanya'daki "Şansöyle modeli"ni düşünüyormuş. Uyar... Çünkü Türkiye'de genellikle "Şans eseri" başbakan olunuyor... Orman Bakanı Osman Pepe'nin iki oğlunun alıp sattığı bir gemiyle ilgili haberler birkaç gündür gazetelerde yer alıyor. CHP Milletvekili Cevdet Selvi de bu konuya değindi, Osman Pepe'den açıklama istedi. Bakan Pepe, dünkü yazımız üzerine telefon açarak bu konuda istenen açıklamaları yaptı. Dedi ki:- Yazıya konu olan Akçaabat gemisi Eylül 2005 tarihinde suya indirilmiştir. 28 ve 24 yaşında İşletme Fakültesi mezunu iki oğluma Kar İnşaat adlı firmamı devretmiştim. Kar İnşaat 300 bin dolar, Adnan Kan da 300 bin dolar koyarak ortaklık kurdular. Özel bir finans şirketinden (Al Baraka) 4 milyon 300 bin dolar kredi alarak gemiyi satın aldılar. Olayda bir devlet teşviki kullanılmamıştır... Ortaklar gördükleri lüzum üzerine Akçaabat gemisini iki ay önce üçüncü kişilere sattılar... Durum bundan ibarettir... Gemi... İktidardaki bakanların çocukları neden gemi almaya çok meraklı? CHP'li Haluk Koç, Samsun'un köylerindeki seçim gezisinde bu soruyu sorup şu yanıtı veriyor: - Ülkeden aniden kaçmak zorunda kalabileceklerini düşünüyorlar da ondan... TDK'nın kuruluş yıldönümünde Osman Şahin, Türkçesi hemen dilimizin ucunda olduğu halde ısrarla kullanılan yabancı sözcüklerden bir demet sunuyor... Bakınız Türkçesi dururken neye ne diyoruz:Duyuruya "anons", yıldıza "star", cankurtarana "ambulans", gösterime girdi yerine "vizyona girdi", yaşama "life", yüksek verimli çalışma yerine "performans", tanıtıma "demo", sunucuya "spiker", gösteriye "show", gösteri yapana "showmen", radyo sunucusuna "diskjokey", hanımefendiye "fırstlady", bakkala "market", torbaya "poşet", mağazaya "süper, gros market", ucuzluğa "damping", duyuru tahtasına "bilbord", sayı tablosuna "skorbord", bilgilendirmeye "brifing", bildiri sunmaya "deklarasyon", uğraşa "hoby", korumaya "bodygard", sanat ve meslek ustalarına "duayen", saygın kişiye "prestij sahibi", alanlara "platform", merkezlere "center", büyüğe "mega", küçüğe "mikro", sonuca "final", özleme "nostalji", iş anlarına "plaza", sergiye "galeri, show room", ana kentlere "mega kent", yolüstü aşevlerine "fast food", yemek çeşitlerine "mönü", ödemeye "adisyon" diyorlar.Ne diyelim? Dilinizi eşek arısı... Türkçe Bugün 12 Temmuz... Türk Dil Kurumu'nun 75. kuruluş yıldönümü... Ne var ki Türk Dil Kurumu artık Atatürk'ün kurduğu kurum değildir... 12 Eylül yönetimi tarafından 24 yıl önce dernek yapısı bozulmuş, bir başka deyişle TDK kapatılmıştır. Kurumun uzmanları ve bilim adamları Dil Derneği'nde toplanmışlardır.Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel dünkü açıklamasında şöyle diyor:"... Atatürk'ün vasiyetnamesi gün gibi açıktır; ama Anayasa'nın geçici 15. maddesi Atatürk'ün vasiyetnamesini çiğneyenleri ve onların hukukdışı eylemlerini güvence altına almıştır. 1982 Anayasası'nın birçok maddesi değiştirilmişken bu maddelere dokunulmamaktadır..."Atatürk, Türk Dil Kurumu'nu siyasi iktidarların baskısı altına girmemesi için "dernek tüzelkişiliği"yle kurmuştur. Kenan Evren yönetimi bu tüzelkişiliği dağıttı. Bugünkü durum nedir peki? Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel bugünü şöyle anlatıyor:- Başbakanlık'a bağlı kurumlara yıllardır yönetici ve uzman atanamamakta; özellikle TDK üç beş kişiyle çalışmakta; iktidarlara göre yön ve tutum belirlemekte; ölçünlü dil ve yazım birliğini bozmakta; devrimi yadsıyanlarla işbirliği yapmakta; yolsuzluklara sahne olarak Atatürk kalıtını koruyamamakta; Dil Devrimi'nin akışını değiştirme çabalarını yoğunlaştırmaktadır... m.asik@milliyet.com.tr Türk Dil Kurumu