2011’de neler olacak, başımıza neler gelecek, diye merak ediyorsunuz...
Her yıl olduğu gibi bu yıl da sorularınıza yüzde 58.42’lik tahminleriyle gönüllerinizde taht kurmuş Fahrettin Fidan’dan yanıt bekliyorsunuz. Daha fazla beklemiyorsunuz, okuyorsunuz...
Bülent Arınç’a yönelik bir suikast girişimi daha ortaya çıkacak. Girişimi öğrenmesiyle birlikte havalara girip afili afili yürümeye ve herkese tepeden bakmaya başlaması Tayyip Erdoğan’ın canını sıkacak. Yapılan soruşturma sonucu suikast iddiasının fos çıkması Arınç’ı moralman yıkacak. Bu olayı unutturmak için uzun bir süre evinde inzivaya çekilecek. Arınç’sız memleket biraz kafasını dinleyecek.
* * *
Bu yıl AB ile müzakerelerde bir fasıl daha kapatılacak. Tam üyelik için geriye 33 fasıl, yani 33 yıl kalacak. AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış bu müthiş başarıyı(!) yakın dostlarıyla beraber “Fasıl Gece”sinde kutlayacak. Tayyip Erdoğan, bu yüzden Bağış’a çok bozulacak. AB’nin bütün arabuluculuk girişimlerine rağmen Bağış’ı bağışlamayacak. Kabileden... Pardon, kabineden şutlayacak.
* * *
Yeni bir darbe planı ele geçirilecek. 23 SBF öğrencisi darbeci olarak gözaltına alınacak. Kümeslere düzenlenen baskınlarda bulunan krokilere dayalı olarak SBF yurdunun bahçesinde yapılan kazılarda toprağa gömülmüş vaziyette 4 koli “yumurta” ele geçirilecek. Yumurta davası Ergenekon davasıyla birleştirilecek.
* * *
“Fethullah Hoca bilge insandır” diyen CHP MYK üyesi Muhammed Çakmak, parti sözcüsü olacak. İlk basın toplantısını tıpkı Hoca’sı gibi önünde rahle olan kürsüde yapacak. İkide bir aşka gelip, “Selam olsun Okyanus ötesine” diye gazel atacak. Elinde mendil, sık sık salya sümük ağlayacak. Manzara CHP’lilerin yüreklerini tarifsiz şekilde dağlayacak. Kendilerine tutamayan milyonlar ekran başında ağlayacak.
* * *
2011 Türkiye Kupası kimliği belirsiz kişiler tarafından Futbol Federasyonu binasından çalınacak. Aziz Yıldırım, “Çalsa çalsa Fenerli’nin biri çalmıştır” dedikodularına fena halde alınacak. Bir ihbar üzerine yapılan baskın sonucu kupa Fenerbahçe’nin Faruk Ilgaz Tesisleri deposundan çıkacak. Tesis Müdürü’nün, “O kupayı almanın tek yolu buydu, o yüzden çaldım, pişman değilim” şeklindeki itirafı Aziz Yıldırım’ın canını hayli sıkacak. Sonunda, “Tahkik ettirdim, bu müdür zaten Galatasaraylıymış” deyip kendince işin içinden çıkacak.
Tebligat krizi...
İhracatçı Muhlis Alev, önceki gün Yalova’da bir okulda görevli eşinden telefon alıyor:
- Şu anda karakoldayım, iki saat içinde 2000 lira ceza ödemezsek beni tutuklayacaklar, diyor telaşla eşi...
Muhlis Bey koşa koşa karakola gidiyor...
Eşi bu yaz dava edilmiş. Anlaşılan gıyabında 2000 lira cezaya çarptırılmış. Haberleri yok cezadan. Savcılık tebligat yolladık evde yoktunuz, komşunuza verildi, diyor. Komşu bana tebligat gelmedi, diyor. Muhlis Bey koştura koştura 2 bin lira cezayı ödüyor, öğretmen hanım cezaevine girmekten kurtuluyor.
Anlaşılıyor ki tebligat sistemi iyi yürümüyor. Ciddiyete ihtiyaç var.
Fahrettin Petek
Moleküler biyoloji alanında uluslararası üne sahip bilim adamlarından Prof. Fahrettin Petek, Paris’te tedavi gördügü Paul Brousse Hastanesi’nde 88 yaşında hayata gözlerini yumdu... Cenaze töreni 3 Ocak’ta Pere Lachaise Mezarlığı’nın krematoryumunda yapılacak...
Fahri Petek sadece uluslararası üne sahip bir bilim adamı değil, aynı zamanda ömrünü özgürlük ve sosyalizme adamış bir aydındır.
1949 yılından itibaren Paris’te sürgün hayatı yaşamaya başlayan Fahri Petek, siyasal çalışmalarından dolayı Türk vatandaşlığından atılmış, Türkiye’yi 40 yıl aradan sonra ancak 1989’da Fransız vatandaşı olarak görebilmişti.
Şehmuz Güzel, “Fahri Petek: Bir Hayat, Üç Can” adli kitapta onun eşi Neriman ve kızı Gaye ile birlikte maceralı, meşakkatli, onurlu yaşamını anlatır.
Sarı Defter yayınlarından iki yıl önce çıkan kitaptan küçücük bir bölümü aktaralım:
Petek ailesinin biricik kızı Gaye 1952 yılında 4 yaşındadır. Paris’te daracık bir evde oturmaktadırlar. Onları ziyarete gelen Fahri Petek’in annesi kızın durumuna üzülür, yazı Türkiye’de geçirsin diyerek alır yurda getirir.
Ne var ki, yaz sonu küçük Gaye’nin Fransa’ya dönüşüne izin verilmez. Küçük kız Yeşilköy havalimanından geri çevrilir. Anne Neriman Petek koşa koşa Paris Başkonsolosu’na gider, çocuğun dönüşüne neden izin verilmediğini sorar. Başkonsolosun yanıtı:
“Ben çocuğunuzu Türkiye’de tutuyorum ki, babası onu almak için Türkiye’ye dönsün ve hapse atılsın. Babası için onu tutacağız...”
Gaye’nin rehine hayatı üç yıl sürer. Ancak üç yıl sonra başkonsolos değişince küçük kızın Fransa’ya dönüşü mümkün olur. Bırakın gerisini, ailenin yalnızca bu üç yılda çektiği acıyı düşünebiliyor musunuz?
ABD, 6 ay aradan sonra Türkiye’ye büyükelçi atamış.
6 aylık boşluğu bizim “Soros’un çocukları” doldurmuş olabilir mi?
Haldun Ertem
Tayyip Erdoğan, “Çalışanlara daha fazla zam verirsek enflasyon canavarına yem olur” demiş.
Eee, hani enflasyon canavarı ölmüştü?
Fahrettin Fidan