Dış basın da uyandı... Gerçek fotoğrafı çekinmeden sergiliyor artık. The Economist dergisi internet sitesinde Türkiye bahsine şöyle giriş yapıyor:
“AKP, 2002’de Türkiye’de göreve geldiğinde bir çokları İslami bir gündemi olmasından korkmuştu ama bugün çoğu kişinin gözünde daha çok korku yaratan şey yaklaşan otoriter yönetim...”
“... Kimileri hükümetin, meşru muhalefete yönelik tacizi haklı çıkarmak için darbe korkusunu kullandığına inanıyor...”
“İddia edilen bir darbe planı için uzun zamandır yürütülen Ergenekon soruşturmasında yüzlerce kişi tutuklandı ama tek bir mahkumiyet bile çıkmadı...”
İleri demokrasi palavrası altında otoriter rejim inşa edildiği nihayet fark edildi. Askeri vesayetle hesaplaşma adı altında sivil dikta inşa edildiği de...
Yıllardır uyur gibi yapan bizim liberaller de uyanmış görünüyor...
9 yıldır AKP iktidarının otoriter rejim kurmaya yönelik adımlarını halka demokrasi diye yutturmaya çalışıyorlardı... Şimdi uyanmış gibi yapıyorlar...
Ancak yarın bir seçim ya da referandum öncesinde yeniden AKP ve ABD yalakalığına soyunacaklarına kimsenin kuşkusu olmasın....
Türkiye Arap baharında Arap ülkelerine model ülke gösteriliyordu.
Dünyanın en çok gazeteci tutuklayan, muhaliflerini sahte kanıtlarla hapishanelere dolduran ve orada yok etmeye çalışan ülke niteliğini pekiştirmesiyle bu ünvanını çoktan yitirdi.
Eski Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanması bütün bunların üzerine tuz biber ekti. Bazıları hala sivilleşiyoruz havasında... Dışardan bakanların gözünde “Ne ordusu ne devleti güvenilmez bir ülke” damgası yediğimizin farkında değiller... Kendi kendimizi harcadık...
Terör “korku salmak, dehşete düşürmek” anlamına gelen yabancı bir sözcük...
Peki bugün Türkiye’de “korku imparatorluğu” varsa Bakanlar Kurulu terör örgütü mü oluyor?
Haldun Ertem
Aylin Tekiner...
1980 yılında silahlı saldırı sonucu öldürülen CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner’in kızı Aylin Tekiner konuşuyordu Habertürk’teki programda. Güzel Sanatlar dalında doktoralı heykel sanatçısı Aylin Tekiner babası öldürüldüğünde henüz 2 yaşındaydı. Geçen yıllar içinde hem babasının katledilmesini, hem diğer faili meçhul cinayetlerin nedenlerini inceledi... Önceki gün katıldığı televizyon programında kendisine 12 Eylül darbesiyle ilgili soruşturma açılmasının nasıl duygular uyandırdığı sorulunca özetle dedi ki:
- Yıllarca 12 Eylül karanlığının aydınlanmasını bekledik. Soruşturma açılması elbet iyidir. Ama önemli olan 90 yaşına gelmiş iki generali sorgulamaktan ötede sistemi sorgulamak. 12 Eyül dönemindeki devlet karanlığının bir benzeri günümüzde yaşanıyor. Telefonlar dinleniyor. Bir korku devleti yine var. Önemli olan devletin içindeki karanlığın aydınlanması...
19 Mayıs korkusu
Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor bayramının stadlarda kutlanmasına Ankara hariç son verdi. Taraf gazetesi sevincini şu sözlerle ifade etmişti dün:
“Cuhuriyet’in bir kulesi daha yıkıldı...”
Mevcut iktidar cumhuriyet sabıkalısı olmasa böyle bir kararı tartışabilirsiniz.
Ancak niyetlerini daha önce çeşitli defalar açık ettiler...
Yeni nesile ulusal bilinç vermeye, Cumhuriyet’i anma ve yüceltmeye yönelik etkinlikler onları rahatsız ediyor.
Cumhuriyet bayramı törenleri deprem bahanesiyle ertelendi.
23 Nisan Çocuk Bayramı artık her yıl Kutlu Doğum Haftası nedeniyle 1 güne sıkıştırılıyor.
İktidarın mümtaz akıl hocası Mümtazer Türköne geçen 19 Mayıs günü Zaman gazetesinde:
“19 Mayıs’ta neden hâlâ faşist kutlamalar yapıyoruz” başlığı altında şunları yazmış:
“Faşizmin dünyada bizden başka örneği olmayan bu ritüelini, koca koca adamların ciddi ciddi emek harcadığı, önemsediği bu müsamereyi üzerinde hiç düşünmeden ve sorgulamadan neden tekrarlıyoruz?”
19 Mayıs’ların ta 1916’larda İdman Şenlikleri olarak kutlanan günlerin devamı olduğunu yazmıştık. Ama Mümtazer Bey okumuyor, okusa da bildiğinden şaşmıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgesinde:
“Kutlamalara gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulduğu” gibi bir gerekçe de öne sürülüyor...
Dikkatle okursanız ne demek istendiğini anlarsınız...
Günün iktidarı 19 Mayıs “gösterileri”ne karşıdır diyelim...
Peki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ilk adım sayılan 19 Mayıs’ı nasıl kutlamalı? O konuda bir düşünceleri var mı? Hiç duymadık...
Gönüllerinden geçen ulusal bayramları hiç kutlamamaktır...
AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, “Bütün
Pinochet’ler hesap vermeli” demiş.
Tamam vermeli. Ama sivil Pinochet’ler de...
Sivil Pinochet’ler de...
Fahrettin Fidan
19 Mayıs Bayramını “Gençler üşüyor” diye yapılmayacakmış.
“Parasız eğitim” istediği için cop, gaz bombası ve tazyikli suyla dövüp hapse attıkları gençleri 19 Mayıs’larda düşünüyorlar demek...
Gülhan Elmas