Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önderliğinde 14 meslek örgütü dün “Gazetecilere Özgürlük Platformu”nu kurdu... Sloganımız:
“Gazeteciler yazıları nedeniyle tutuklanmasın...”
Halen Silivri’de gazeteciler hapis yatıyor. Tutukluluk süreleri tüm insaf ölçülerini aştığı halde adeta inadına içerde tutuluyor bu meslektaşlarımız. Yalnız onlar değil... Mehmet Haberal gibi televizyon sahipleri de sanırız sadece muhalif yayın yaptıklarından dolayı içerdeler.
Gazeteci örgütleri bir platform oluşturmakta geç kaldı. Umarız bundan sonra hızlı hareket ederler...
Bir de korumasız olduğu için itilip kakılan sol grupların gazetecileri var... Bakınız bunlardan biri, Suzan Zengin ne diyor mektubunda:
“Ben bir yıldır Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan bir çevirmen - gazeteciyim. Bu süre içinde hiç mahkemeye çıkarılmadım. İlk duruşmam 26 Ağustos 2010’da. Yani tutuklanmamdan tam bir yıl sonra. Tutuklanmamdan 8 ay sonra hazırlanan iddianamede ‘yasa-dışı örgüt üyeliği’ ile suçlanmaktayım. Ancak ne iddianamede ne de dosyada yöneltilen suçlamaya dönük tek bir ‘kanıt’ bile yoktur. Kanıt olarak sunulmaya çalışılan materyallerin tümü çalıştığım İşçi-Köylü gazetesinin çalışmaları kapsamındadır.”
Bu ülkede her adaletsizlik hepimizi ilgilendirmeli.

Haberin Devamı

Siyasetçinin kürsüden bağırmasının faydası var mıdır?
Eğitimsiz kitleler üzerinde vardır, diyor psikologlar...
Bir siyasetçi kürsüden bağırınca dinleyenler düşünme yeteneğini kaybeder, söyleneni daha kolay kabullenirlermiş... Üstelik bağıran kişi haklı ve mağdur konumuna sokarmış kendini ister istemez.

Bülent Arınç, “TRT, Milli Gazete gibi” demiş.
Doğrudur. İkisi de yandaş “yayın organı”...
Milli Gazete SP’nin, TRT AKP’nin!
* * *
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Tayyip Erdoğan’ı eleştiren sendikacıya, “Siz Başbakan’ın tozu bile olamazsınız” demiş.
Kendisi Başbakan’ın neyi oluyor acaba?
Fahrettin Fidan

ÖSYM’nin sonu...
AKP, YÖK’ü kendine bağlarken ÖSYM Başkanı Prof. Ünal Yarımağan’ı da baskıyla o görevden indirmeye çalışmıştı. Ancak Yarımağan direndi. ÖSYM onun öz çocuğu gibiydi. Hassas ve güvenilir kuruluş özelliğini onun başkanlığında uzun yıllar sürdürdü. Ve artık sona gelindi. Yarımağan içeriden dışarıdan sabote ediliyor. ÖSYM’nin uğradığı sabotajların faturası Prof. Yarımağan’a çıkarılıyor... Ünal Bey istifanın eşiğinde. Diyor ki:
- Ben 37 yıl şerefiyle bu kuruma hizmet etmiş biri olarak kurumla özdeşleşmiş biriyim. Ben gocunmam ama bütün şevkimi kırdı. Ben, şimdi kaçmıyorum ama olaylar durulur durulmaz ayrılacağım.
Korkarız Ünal Bey’le birlikte dürüst ve adil bir sınav kuruluşunun da sonuna geliniyor.

Haberin Devamı

Uydur kaydır...
AKP’nin gazetelere verdiği arka tam sayfa ilanlarda her gün Anayasa’nın değiştirilecek maddelerinden biri izah ediliyor...
Tabii uydurmaca kaydırmaca tam sayfa ilanda da eksik olmuyor..
Örneğin önceki gün HSYK ile ilgili madde tanıtılırken şöyle deniyordu:
“Meslekten ihraç dahil, HSYK’nin tüm kararlarının yargı denetimine açık olduğu HSYK için EVET”
Daha aşağıda da maddenin metni verilmiş. Çok küçük harflerle dizilmiş metinde şu ibare okunuyor:
“Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.”
Vatandaş bu kadar cahil mi sanılıyor? Yoksa ilanları okuduğunu anlamayan biri mi düzenliyor?

Haberin Devamı

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun televizyonda tartışma davetini reddetmiş.
Beyaz gömleği giyip yola çıkacak kadar cesur bir Başbakan beyaz camda tartışmaktan neden korkuyor acaba?
Haldun Ertem

Arada ne değişti?
Okurumuz Güven Özcan, bizim aracılığımızla Kemal Kılıçdaroğlu’na soruyor:
“Türban konusunu neredeyse AKP bile unutmuş, gündeminden çıkarmıştı. Ama siz durup dururken yeniden gündeme getirdiniz ve ‘Türban meselesini çözeceğiz’ diyerek hem kendinizi hem partinizi fena halde bağladınız. Gazetecilerin sizi köşeye sıkıştıracağı bir konu icat ettiniz...
Bir, buna ne gerek vardı?
İki, daha dün sizin partiniz, önceki Genel Başkanınız ve parti yöneticileriniz, türban konusu artık kapanmıştır, hukuken yapılabilecek hiç bir şey kalmamıştır, demiyor muydu? Arada ne değişti?
Üç, bu konunun çoktan çözüldüğünü, üniversitelerin çoğunda türbanın artık serbest bırakıldığını bilmiyor musunuz?”