PKK’nın elebaşısı Murat Karayılan “ateşkes” kararını şöyle anlatıyor:
“Artık açıklanmasında sakınca görmediğimiz bir diğer önemli gelişme de devletin önderliğimizle geliştirdiği diyalog temelinde ateşkes talebinde bulunmasıdır. Tek taraflı ateşkes kararı Devlet ile Öcalan arasında sağlanan temaslar sonucu alındı”
Bu sözler AKP tarafından ancak 48 saat sonra yalanlandı. Önce AKP’nin internet sitesinden, bir gün sonra yani dün Başbakan Erdoğan tarafından... Böyle bir yalanlamanın iddianın hemen ertesi günü yapılması gerekirdi. Geciktiği için inandırıcı olmadı.
Zaten BDP ve PKK sözcüleri de devletle PKK arasında bir anlaşma olduğundan emin şekilde konuşuyor...
Hatta BDP Genel Başkanı Demirtaş Şırnak’tan Başbakan Erdoğan’a adeta talimat veriyor:
“Halkın demokratik özerklik talebini kabul edeceksiniz...”
Demirtaş bu arada ölçüyü iyice kaçırmış, adeta PKK yetkilisi gibi konuşmakta:
“Silah bırakmayı tartışmadan önce atılacak adımları görmeliyiz”
Demek bu bey de PKK adına karar verme yetkisine sahip kişilerden biri...
Kürtler gözlerini Başbakan’ın 3 Eylül’deki Diyarbakır konuşmasına dikmişler. Orada RTE’den açıkca bir yeşil ışık görürlerse açıkça “evet” e meyledecekler. Anlaşılan kapalı kapılar ardında aldıkları sözlere pek de güvenmiyor, açık deklarasyon bekliyorlar. Tayyip Erdoğan açısından ise yukarısı bıyık aşağısı sakal. Yukarda çok ihtiyaç duyduğu “Evet” oyları, aşağıda kamuoyunun terör örgütüyle masaya oturulmasına karşı tepkisi. Bakalım kime hangi çalımı atacak?
Bugün suçu belli olmayan yüzlerce insanı hapishanelere dolduran iktidarın yarın yargıyı tamamen ele geçirince neler yapabileceğini tahayyül edebiliyor musunuz?
H. Ertem
Hazinsaray...
Galatasaray sadece bir futbol kulübü değil ondan fazla bir şeydir. Türkiye’nin dünya çapında markasıdır. Ülke bayrağının spor alanlarındaki temsilcisidir. Geçen yıl ligin en iyi kadrosunu alıp bütün kupalara havlu atan bir antrenörü ısrarla işbaşında tutmak... Onun takıma hiçbir şey veremediğini tersine sürekli kaybettirdiğini görememek... Yenilgi ve başarısızlığa bir türlü doyamamak. Adnan Bey’in kişisel sorunu değil milyonların ortak sıkıntısıdır.
Bu sorumsuzluk ne zaman bitecek?
Galatasaray’ı cehaletin elinden kim kurtaracak?
Dersim’de seçimler
Saptırılmış gündemde en önemli ve güncel konularımızdan biri Dersim malum. NTV’de önceki gece baktık, Oğuz Haksever dört kişiyi karşısına almış konuşuyor. Prof. Ergun Aybers cumhuriyet cephesinden bakıyor olaya. Diğer üç kişi genellikle Türk ordusunun durup dururken Dersim’de katliama giriştiği görüşünde. Seyit Rıza’nın adamları bir karakolu basıp askerleri öldürmüşler. “Bu da mı yalan” diye soruyor Haksever. Cevap:
“Oldu ama askerler köyde bir kıza asılmışlar da o yüzden basıldı karakol” diye inandırıcı bir cevap veriyor Seyit Rıza yanlısı konuşmacı...
Oğuz Bey’e tavsiyemiz.. İstanbul’da burnunuzun dibinde Rıza Zelyut gibi bu işin kitabını yazmış dürüst kişiler de var. Onları da davet edebilirsiniz bu tür programlara. Tabii eğer tarafsız olmak ve gerçekleri aydınlatmak gibi bir niyetiniz varsa...
Oğuz Bey’den ikinci ricamız şu..
Benzer bir program yaparsanız Seyit Rıza’nın sözcülerine şu soruyu da sorunuz...
Tunceli’de 1950’den itibaren yapılan genel seçimlerde verilen oylar şu şekildedir:
1950’de... DP oyların yüzde 60’ını alıyor, CHP yüzde 40’ını...
1954 seçimlerinde CHP oyların yüzde 53’ünü alıyor, DP yüzde 46’sını...
1957 yılında CHP yüzde 53, DP yüzde 34...
1965 seçiminde CHP yüzde 34, AP yüzde 27.
1973’te CHP yüzde 70, AP yüzde 14...
DP’nin yurt çapında oyları silip süpürdüğü dönemlerde bile Tunceli’de halk oyunu CHP’ye vermiş. Acaba bu sevgi neden?
Yöre halkı CHP’ye katliamcı diye baksa oyunu böyle mi kullanırdı?
Oğuz Bey fırsat olursa Seyit Rıza’nın adamlarına bu soruyu da bir zahmet sorunuz lütfen...
Lale
İmzacı aydınlar arasında yer alan sinema oyuncusu Lale Mansur, referandumda evet oyu verecekmiş. Sebebini şöyle izah ediyor:
“12 Eylül Anayasası ilk defa delinecek. İlk defa sendikalaşma adına olumlu adımlar atılıyor. Ben bu nedenlerden ötürü ‘evet’ diyeceğim.“
Köln’de yaşayan doktor Seda Türköz, Lale Mansur’a ufak bir not göndermiş. Diyor ki:
“- Sayın Lale hanım... 12 Eylül Anayasası, onaylanmasından 5 yıl sonra, 1987’de delindi. O yıl siyasi yasaklar kaldırıldı. O gün bugün 177 maddelik Anayasa’da tam 75 madde değiştirildi. Siz bunları hiç duymadınız mı? Sendikalaşma adına ilk defa olumlu adımlar atılıyor, diyorsunuz. DİSK’in yayınladığı açıklamanın ilk üç satırını bile okumamışsınız anlaşılan. Bildirilere imza atarak aydın olan kişilerin bilgi düzeyi bu mu gerçekten? İnanamadım...”
Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen, “Topal Osman’ın heykeli dikiliyorsa Seyit Rıza’nın da olmalı” demiş.
Apo’ya sıra ne zaman gelecek Vali bey?
Fahrettin Fidan
Pulur
Korkut Pulur yaşamasını seven, herkesin yardımına koşan, babayiğit bir çocuktu. Kaderin rüzgarı aldı onu götürdü aramızdan.
Hasan Pulur iki sözcükle özetledi her şeyi:
“İnsanın elinde doğan çocuğunu bir gün yine kendi eliyle toprağa vermesi ne acı.”
Ekleyecek bir şey kalmadı.
Hasan Ağabey’e ve yakınlarına uzun ömür diliyoruz...