Ve internetten aldığı bilgiyi aktarıyor:"Platon, faşist devletin temellerini kuran felsefeyi savunan yönetici sınıfın kendisini üstün bir ırk olarak hissetmesi gerektiğini, askerlerin ırkının saf tutulması gerektiğini, üstün ırkın yetiştirilmesi için çiftleştirme yöntemlerinin uygulanmasını (en güçlü erkekler ile en güzel kadınlar seçilerek evlendirilmeli, en zayıf ve en kötü durumdakiler de birbirleriyle evlendirilmelidir), toplumda kimin kiminle evleneceğine bireylerin değil, devletin karar vermesi gerektiğini, babanın oğlunu, oğlunun babasını tanımaması gerektiğini savunan bir filozof..."Emin Şirin diyor ki:- Evet, Platonun "liberal devlet" ve "hukuk devleti" ile alakası olmayan totaliter sayılabilecek düşünceleri birçok felsefe akımını kapsayacak, detaylarıyla karşılaştırmalı anlatılacak bir felsefe eğitimi veya dersi içerisinde öğretilebilir, öğretilmelidir. Ancak "100 Temel Eser" içerisinde öğrencilere karşılaştırma imkânı vermeden, başka felsefeleri ve görüşleri anlatmadan sadece Platonu öğretmeye kalkarsanız; bu genç beyinlerde faşizmin tohumlarını atmış olursunuz. Milli Eğitim Bakanlığının bu yıl öğrencilere tavsiye ettiği "100 Temel Eser" arasında Platonun Devleti de var. Milletvekili Emin Şirin, Hüseyin Çelike yazdığı mektupta soruyor: "Aziz Dostum, sen Devleti okudun mu?" En doğrusu, halen en doğru bildiğimizi yanlışlayacak yeni varsayımlar geliştirmektir. Dün öğle saatlerinde televizyonun karşısında zaplarken gözümüz bir ara yerli müzik kanallarına takılıyor. Bilvesile şu aralar en popüler olan şarkıların hangileri olduğunu ve bunların isimlerini öğreniyoruz. Buyrun bazılarına:Sen Beni Öldürcen Mi, Sonsuz Ol, Fenalardayım, Çayımın Şekeri, Daye, Yıkılıyo, Şakşuka, Şappur Şuppur, Küt Küt, Zır Zır... Popüler kültür... TCDD, tren kazası kurbanlarının ailelerine "teselli heyetleri" yolluyormuş. Zamanında bilim heyeti kursalar bugün teselli heyetine gerek kalmazdı. Özellikle atlet ve yüzücüler son zamanlarda bütün vücutlarını kaplayan dalgıç kıyafetine benzer giysilerle katılıyorlar yarışmalara... "Speedo" firmasının köpekbalığı derisinden esinlenerek geliştirdiği bu giysilere "Fast skin" adı verildiğini Yekta Özözerin "Ne Parlak Fikir" adlı kitabından öğreniyoruz. Speedonun iddiasına göre bu mayo vücudun sudaki sürtünmesini (ya da atletin havayla sürtünmesini) azaltıyor ve kasları zinde tutuyor... İddiaya göre yüzücülerin hızını yüzde 3 artırabiliyor. Görüldüğü gibi... Spor malzemecileri de sporcular kadar amansız biçimde yarışıyor... Köpekbalığı misali Yıllar önce ünlü tiyatro sanatçımız Bedia Muvahhitle konuşurken ayaküstü sormuştuk:- Hanımefendi 90 yıl yaşamanın sırrını neye borçlusunuz... Spor yapar mısınız?Yarı şaka:- Aptal mıyım ben spor yapıp kendimi yorayım, diye yanıt vermişti Bedia Hanım...Sabah vakti cadde üzerinde kültür fizik hareketi yapmaya kalkışın...Herkes döner "Deli mi bu?" diye size bakar.Bizim kültürümüzde spor yorulmaktır.. Yorulmak enayiliktir..Genel amacımız çalışmadan kazanmak, yorulmadan yaşamaktır...Milletçe peşine takıldığımız, anladığımız, heyecanlandığımız tek spor oldu; futbol...Pazar akşamları kanalları bir dolaşın... Her kanalda ligdeki ikinci sınıf futbol masaya yatırılıyor, üzerinde ahkâm kesiliyor... Ülkede para futbola yatırılıyor, siyasetçisinden ordu komutanına herkes futbolla ilgileniyor, halk futbolcuyu alkışlıyor, medya futbolcuyu koltukluyor...Ama ne var ki, normal zamanda asla anımsamadığımız atlet, atıcı, yelkenci, halterci, güreşçi, judocu, boksör gibi sporculardan olimpiyatta madalya bekliyoruz...Onlarla madalya alma umutları doğduğunda aniden ilgileniyor...Milletçe hak etmiş gibi; amatör sporcuyu alkışlamış, onunla ilgilenmiş, ihtiyaçlarını karşılamış, müsabakasına gitmiş gibi... Anamızın ak sütü gibi helal bir madalyanın bekleyişine geçiyoruz...Bakanı, Genel Müdürü Atinayı mesken tutmuş...Madalya kazanan olursa derhal birlikte kameraların karşısına geçiliyor... Hava atılıyor... Sporcu madalya alamazsa kimse yüzüne bakmıyor... (Tesadüfen yetişmiş) sporcu olimpiyat arenasına bu karmaşık psikoloji içinde çıkıyor... Başarı kazanırsa madalyasına ortak çok. Kazanamazsa linç... Elbet bu koşullarda gerçek performansını gösteremiyor... Evet efendim bekliyoruz... Ne mi? Madalya... Olimpiyatta biz AKP, 6 ayda faiz, repo ve fon olarak toplam 1.7 trilyon lira kazanmış. Ampul fabrikası kursalar o kadar kazanamazlardı... m.asik@milliyet.com.tr