Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Polislerin kendisine yaptığı teşekkür ziyaretinde Başbakan:
“Emniyet statükonun bekçisi değil, değişimin öncüsüdür” dedi...
Bir gün sonra, yani dün, polisin öncü rolüne ilişkin fotoğraflar vardı gazetelerde...
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bir sempozyuma katılan Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nu protesto etmek isteyen öğrenciler işleme tabi tutuluyordu. Başlık şöyleydi:
“Kafayla dize basıp dövdüler, coplayıp biber gazı sıktılar...”
Polise öncü rolü veren devletlere polis devleti denir...
Acaba Türkiye polis devleti mi oluyor?
Kim bilir! En iyisi bazı rakamlara bakalım...
Araştırmacı Mustafa Sönmez Cumhuriyet’te yazdı:
“Devletin genel kolluk kuvveti, 241 bin kişilik Emniyet Genel Müdürlüğü, 5 bin kişilik Jandarma ve 1500 kişilik Sahil Güvenlik kadrolarından oluşuyor. Merkezi bütçeden “Kamu Düzeni ve Güvenlik” adlı hizmete 2010 yılında yapılan harcamanın 19 milyar TL ile genel bütçe harcamalarının yüzde 6’sını bulduğu görülüyor. Aynı bütçede askerin “savunma harcamalarının” 15 milyar TL ile polis harcamasından 4 milyar geride kaldığı görülürken, sağlığa yapılan harcamanın da polis harcamasından 3 milyar TL geride olduğu görülüyor.”
Polis harcaması asker harcamasını da, sağlık harcamasını da geride bırakmış...
Hangi modele yatırım yapılıyor acaba? Uzun uzun düşünmeye gerek var mı?

Haberin Devamı

İmam hatiplilere polis olma yolunu açan yasa önerisi komisyonda kabul edilmiş.
Polislerle ilgili son gelişmelere bakılırsa iktidar kendi silahlı kuvvetlerini kuruyor gibi görünüyor...
Haldun Ertem

Hukukun çanı...
Kamuoyu ‘kâğıttan kaplan’ tartışmalarıyla meşgul edilirken AKP’nin hukuk devletinin çanına ot tıkama operasyonu başarıyla sonuçlandı..
Anayasa değişikliği ile HSYK ve Anayasa Mahkemesi siyasetin eline geçmişti.
Son çıkan yasayla Danıştay ve Yargıtay da iktidar partisinin ellerine düştü.
Hukukçu okurumuz diyor ki:
“Artık ‘Ankara’da hâkimler var’ diyemeyeceğiz. Çünkü bir partinin yandaşları tarafından doldurulacak yüksek mahkemeler artık muhalifler ve sıradan yurttaşlar için en büyük tehdit olacak.
Yerel mahkemelerde haksızlığa uğradığını düşünen herkes bilirdi ki, bu karar mutlaka Ankara’da düzeltilir.
Artık böyle bir beklenti olmayacak. Bundan sonra yereldeki hâkim ve savcılar baskı altında karar verecek ve yüksek yargı da bunları jet hızı ile onayacak... Herkes artık bir hukuk kazasına uğrayabilir; iş adamı vergi mahkemesinden, gazeteci, aydın, muhalif partili ceza mahkemelerinden, memur idare mahkemesinden olmadık kararlara muhatap olabilir.”
Bugünden yarına olmasa da önümüzdeki birkaç yıl içinde şekillenecek Türk yargısı maalesef budur... İnşaat seçimden sonra başlayacaktır.

Haberin Devamı

Başkent Üniversitesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi doğrultusunda YÖK’ün, Başkent Üniversitesi ile ilgili inceleme başlattığı gazete haberlerinden anlaşılıyor. Mevcut Vakıf Üniversiteleri Yönetmeliğine göre bir vakıf üniversitesinin, garantörü olan üniversiteye devri yoluyla kapatılması pekâlâ mümkün.
Ancak Başkent Üniversitesi acaba böyle bir işlemi hak ediyor mu?
Profesör İsa Eşme, YÖK’ün internet sayfasında yer alan bilgileri derleyip göndermiş...
Buna göre... Başkent Üniversitesi’nin 2009 yılı için toplam yayın sayısı 472, öğretim üyesi sayısı 498.
Bu rakamlara göre Başkent Üniversitesi, 108 devlet ve vakıf üniversitesi arasında toplam yayın sayısı sıralamasında 17. sırada yer alıyor. Üniversite bu ölçüte göre, aralarında, Boğaziçi, Yıldız Teknik, Akdeniz, Bilkent, Koç, Sabancı, KTÜ ve Anadolu Üniversitesi’nin önünde yer almaktadır.
Başkent Üniversitesi 2009’da 472 yayına sahipken aynı dönemde 61 üniversitenin toplam yayın sayısı 415.
Başkent Üniversitesinde, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısı 0.95’dir. Bu ölçüte göre Başkent Üniversitesi, ilk 5 üniversite arasında yer alıyor.
Üniversite, 2009 yılı itibarıyla 498 öğretim üyesine sahipken, 42 devlet üniversitesindeki toplam öğretim üyesi sayısı 493’tür.
Henüz 17 yıllık geçmişe sahip olduğu haldebir çok köklü üniversiteyi geride bırakan Başkent Üniversitesi’nin kapatılması pek akılla bağdaşır görünmüyor.

Haberin Devamı

Kayın rektör...
Ankara’da yeni kurulan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi daha eğitime başlamadan meşhur oldu. Üniversiteye alınacak elemanlarla ilgili ilanlarda öyle koşullar öne sürülüyor ki, alınması kararlaştırılmış hocaların bir tek adları ve soyadları eksik.
Üniversitenin rektörü de ilginç bir isim... Metin Doğan 2010 yılında profesör olmuş, iki ay sonra rektör atanmış. Cumhurbaşkanı Gül’ün de onayından geçmiş yani...
Bu zatın en önemli özelliği dün ortaya çıktı. Meğer kendileri AKP Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek’in eşinin kardeşi, yani kayınbiraderiymiş...
Ankara Tabip Odası, üniversiteye alınacak profesör ve doçentlerin isimlerini noter huzurunda kasaya kilitledi. Sonuçlar açıklanınca noter emanetindeki belge de açıklanacak. Şenlik var...