Başkanlık sistemi nedense hem medya organlarının, hem kamuoyunun pek ilgisini çeker.
Turgut Özal zamanında da uzun uzun tartışılırdı.
Tonton gündemde sıkıştığı dönemlerde başkanlık sistemini ortaya atar, ülke boş tartışmalarla vakit öldürürdü. Böylece dikkatler dağıtılırdı.
Başbakan Erdoğan da “halkımız tartışsın” diyerek ateşin altına odun attı.
Her gece birçok kanalda başkanlık sistemi üzerinde gevezelik yapılıyor.
Başaktör Prof. Burhan Kuzu... ABD’deki sistemi savunuyor.
Ancak Şahin Mengü ile tartışırken baktık... ABD Başkanının aynı zamanda parti lideri olmadığını, Demokrat Parti liderinin Obama değil bir başkası olduğunu bilmiyordu.
O öyle, peki kamuoyunun başkanlık sistemine ilgisine ne demeli?
Mevcut Başbakan bakanları, milletvekillerini, il başkanlarını, ilçe başkanlarını hatta Cumhurbaşkanı’nı bizzat belirliyor... Basını susturmuş. TSK’yı düzmece kanıtlarla köşeye sıkıştırmış. Yargıyı kendine bağlamış. Başkanlık sisteminde var mı bu kadar yetki?
Başbakan’ın “başkanlık sistemi”ni diktatörlüğü meşrulaştırma manevrası olarak tartışma masasına yatırdığını neden düşünmüyoruz?
CHP’li Şahin Mengü dün bu paralelde bir açıklama yaptı, şu görüşü ekledi:
“Eğer Başbakan bir diktatörlük özlemi içerisinde olmasaydı, başkanlık rejiminin en temel ögesi olan yargı bağımsızlığının oluşmasının önünü açar, tam aksine yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran düzenlemelere izin vermezdi...”
Tayyip Erdoğan, “Başkanlık sistemi çok başlılığı ortadan kaldırır” demiş.
Sanki şimdi kendisinin dışında bir baş var da...
Fahrettin Fidan
Mısır’daki Müslüman Kadeşler’in cumhurbaşkanlığında gözü yokmuş.
O konuda bizim Müslüman Kardeşlerle ters düşüyorlar demek ki...
Haldun Ertem
Çöken ve çeken
İki devlet kurumu... TRT ile AA arasında köprüler atıldı.
Sebep Anayasa Mahkemesi’ndeki yemin töreninde TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in önünde ceketini ilikleyip diz çökmesi... O anda çekilen fotoğrafın AA tarafından servise konulması ve Sözcü gazetesinin manşetinde yayımlanması. Genel Müdür bu yüzden ülkenin en büyük haber ajansı olan AA ile aboneliği iptal etti. Cumhuriyet gazetesi haberi dün “Çöken değil, çeken suçlu” diye vermişti. Genel Müdür demek o girdiği biat hareketini beğenmedi. İyi de neden kendine kızacağı yerde fotoğrafa kızdı? Kolayına böylesi geldiği için mi?
OSTİM katili...
Başkent’te, Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi’nde (OSTİM) birbiri peşinden iki patlamada 16 yurttaş öldü.. Kaç kişinin sakat kalacağı bilinmiyor...
İlk patlamanın meydana geldiği caddenin adı “Uzay Çağı”...
Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarını değerlendiren hükümetin tespiti şu: ‘Bizde olmaz.’
Neden olmaz bizde? Çağdaş Hukukçular Derneği bu soruya yanıt veriyor:
“Bizde ayaklanma olmaz; merdiven altlarına doldurulmuş sendikasız sigortasız işçiler solventle yakılır, ruhsatları rüşvet ve rantla elde edilmiş dört katlı işyerleri patlayıp iki kata iner, bodrumda havai fişek üretilir, kurtarma filikalarımızı pahalı kum torbaları yerine ucuz işçi ile test ederiz, kapalı kamyonda kurbanlık kadın işçiler taşınıp sele verilir, göçmüş ocaklarda sıkışıp kalmış maden işçilerinin cenazelerini çıkarmak pahalıya geldiği için Çin’den ucuz taşeron tutulur...
Ama bizde ayaklanma olmaz; çünkü bizim işçilerimiz bakanımızın dediği gibi ‘Güzel ölür’, ‘Efendi gibi ölür’.
Yanan işçiye ‘bir damla’ faydası olmayan Valiliğin, ayaklanan işçiye sıkacak yeterli miktarda suyu bulunur her zaman. Hükümetimiz suyu yanana değil, ayaklanana sıktırır.
Derme çatma ‘küçük işletmeciye’ göz yumulur ki, sanayi sitesinde oyumuz yüksek çıksın. Sigortasız da olsa on işçi çalıştırana göz yumulur ki işsizlerin tansiyonu düşsün.
Dün Ortadoğu’da iş cinayetleri işlendi. Katil; iş güvenliği sağlamayan hükümettir, iş güvenliğini denetlemeyen valiliktir, ruhsat rantına batmış belediyedir...
Katil; iş güvenliği isteyen işçilere ‘gaz’ sıkmayı, merdiven altında birikmiş gazları boşaltmaktan daha çok sevenlerdir.”
Taşerona son...
Hem devlet kurumları, hem belediyeler giderek işlerini daha büyük ölçüde taşerona havale ederken...
İzmir Belediyesi tam tersi bir yol tutturdu...
Ne mi yaptı?
Belediyede taşeron sistemini tamamen kaldırdı...
Son olarak 2500 işçiyi daha kadrosuna kattı.
İktidardan destek değil köstek gören bir belediye için büyük başarı...
İzmir Belediyesi taşeronu kaldırmanın şerefine dün akşam Halkapınar Spor Salonu’nda büyük bir Emek Şenliği düzenledi. Davullar işçilerin ve emeğin mutluluğu için vurdu... Örnek olsun...