Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere "Yönetmelikler beni ilgilendirmez."Acaba Sayın Şahin neden böyle bir yönteme başvurdu... Deneyimli bir TRT çalışanının tahmini:"Bir müdürü kendisi görevden alsa o memurun yargıya gidip geri dönme olasılığı var. Ama istifasını alınca müdürün bu hakkı elinden alınmış oluyor. Tabii ki aldığı istifa mektuplarının bir kısmını işleme koyarken bir kısmını da koymayacak. Onları da 'Ya benim dediklerimi yaparsın ya da istifan cebimde, hemen işleme koyarım' diye sürekli tehdit ve baskı altında tutacak. Yıllardır TRT'deyim, çok genel müdürle çalıştım, ama ilk toplantıda tüm üst düzey yöneticilerden istifa mektubu alanına ilk kez tanık oluyorum."Genel Müdür Şahin'in uyguladığı yöntem hangi kuşkuları gündeme getiriyor... TRT'deki amirleri kapıkulu yapmayı hedeflediğini? Müdür kadrolarını hallaç pamuğu gibi atacağını? Hızlı bir kadrolaşma yürüteceğini... TRT personelinin kabulde zorlanacağı bir yayın politikası izleyeceğini...Neyi yapmayacağı izlenimi veriyor: Özgür ve tarafsız yayıncılık. TRT'nin yeni Genel Müdürü İbrahim Şahin, şahin gibi sert ve hızlı başlangıç yaptı. Ayağının tozuyla düzenlediği yöneticiler toplantısında, genel müdur yardımcıları ve daire başkanlarının önüne birer beyaz kâğıt uzatarak istifalarını yazmalarını istedi. Üstelik de tarih kısmını boş bırakmaları kaydıyla. Konuşmasında hukuka ne kadar bağlı kalacağını da üç kelimeyle anlattı: Suudi Büyükelçisi, Kral Abdullah'ın 10 Kasım'da Türkiye'ye davet edilmesine çok şaşırmış. Şaşıracak ne var... Türkiye'yi yönetenler de Atatürk'ü Suudiler kadar seven kişiler... Polis, İzmir'de "dur ihtarına" uymayan genci vurmuş. Kuzey Irak'taki teröristlere karşı aylardır devam eden hoşgörü, gençlere karşı gösterilmiyor. Diyarbakır mitinginde önceki gün Barzani ve Talabani eleştirildi. İlk kez "Düşman ABD, Katil ABD" sloganları duyuldu. PKK liderlerinden Cemil Bayık'ın dün ROJ TV'deki şu sözleri dikkat çekiciydi:"ABD, AB, Türkiye, IKYB ve IKDP elbirliğiyle bize karşı ortak bir plan yürütüyor. Açıkça 'PKK'yı yok edeceğiz' diyorlar." ABD, AB, Barzani ve Talabani'nin PKK'ya karşı bu defa ciddi olarak birleştikleri gözleniyor.PKK kullanıldığını fark etmenin çaresizliği ve öfkesi içinde görünüyor... Kullanma süresi... Geçen hafta sonu TV'de Çankaya'daki Öğretmenler Günü kutlamasını izliyoruz... Öğretmenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik var... Önce öğretmenler Cumhurbaşkanı'na takdim edildi... Sıra Abdullah Gül'ün takdimine geldi. Bakan Çelik dedi ki:"Atatürk'ün oturduğu koltukta oturduğunuza göre başöğretmenimiz sizsiniz..."Sayın Gül nasıl başöğretmen oldu? Atatürk gibi harf devrimi, dil devrimi mi yaptı? Oturup çocuklar için yurttaşlık bilgisi veya geometri kitabı mı yazdı? Yoksa baş öğretmenlik Çankaya'daki koltuğa kim oturursa otomatikman ona geçen bir unvan mı? Bakan Hüseyin Çelik öyle olduğunu sanıyor. Çankaya'da tören 'Her şeyi bilen Başbakan'ımız Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam toplantısında medyayı eleştirmeyi yine ihmal etmemiş, aynen şunları söylemiş:"Tüm medyayı sorumlu davranmaya çağırıyorum. Halkımız bu yalan haberlere inanmıyor. 70 milyonluk Türkiye'de 3 milyon yazılı medya satıyorsa burada ciddi bir yanlış var demektir. Bir gazetenin 15 - 20 milyon satması lazım. Güven telkin ederse satar, etmezse yok. Bir milyonu bulan gazete yok, en fazla 600 - 700 bin satıyor."Düzeltmeye nereden başlayalım...Türkiye'deki gazetelerin toplam tirajı 3 değil 5 milyondur. Dergiler ve yerel basını da katarsanız sayı 6 milyonu bulur...Bugün dünyada 15 - 20 milyon satan bir tek gazete yoktur. Dünya Gazeteler Birliği (WAN) kayıtlarına göre en yüksek tirajlı gazete Japonya'da yayımlanan Yomiuri Shimbun olup günlük tirajı 14 milyondur. ABD'nin en çok satan gazetesi USA Today'in tirajı 2.3 milyondur... Avrupa'nın en büyük gazeteleri Bild 3.8, The Sun 2.4 milyon tirajlıdır.Avrupa'nın en saygın organları, Le Monde, Guardian, Times, Independent, Die Welt gibi gazetelerin satışları 500 bini bulmaz...Türkiye'de basının güvenilirlik sorunu elbet vardır. Ama bunun sebebi basının kendisi midir, yoksa türlü baskılarla medyayı kendi borazanı haline getirmeye çalışan güç odakları mı? Doğruların yazılmasına güç sahiplerinin tahammül katsayısı sizce kaçtır? Ah şu medya! Soru: Eskiden il müftülerinin uğurladığı hacı adaylarını bu dönemde valilerin uğurlamasının sebebi nedir? Yanıt: Hükümete hacı yağı... m.asik@milliyet.com.tr