Başbakan Erdoğan CHP’nin Kuran kursu açılımı konusunda “Tereciye tere satmayın” diye yaklaştıktan sonra ekliyor:
“...Mahalle evleri kuracaklarmış. AKP, semt konakları olarak bunları çoktan kurdu. Biz semt konaklarında Kuran eğitimi vermiyoruz. Bilgisayar, yabancı dil eğitimi veriyoruz.”
Başbakanın söyledikleri doğrudur. Çoğu kimsenin haberi yok. Ama AKP’nin çok başarılı bir “semt konakları” uygulaması var.
Bunlardan birini, Tophane’deki semt konağını bizzat gezdik bir süre önce...
En alt katta çalışan kadınların işe giderken çocuklarını bıraktıkları bir çocuk yuvası.
Yine alt katta her öğlen yaklaşık 100 kişilik ücretsiz yemek çıkaran bir aşevi...
Yanı başında bir çamaşırhane... Dev gibi 4 çamaşır makinesi. Semtte suyu akmayan ya da deterjanı olmayan hanımlar çamaşırlarını getirip buraya bırakıyor, yıkanmış halde alıp gidiyor. Bir üst katta muhtar odaları var. Daha üstünde her türlü tedavinin uygulanabildiği sağlık ocağı...
Diğer katlarda ise özellikle hanımlar için çeşitli dil ve beceri kursları...
Beyoğlu Belediyesi’nin 9 ayrı mahallede 9 semt konağı bulunduğunu Başkan Misbah Demircan anlatmıştı. Konuyu yazdıktan sonra bu konakların Nurettin Sözen döneminde CHP projesi olarak ortaya çıktığını ancak CHP’nin uygulamayı unuttuğunu, AKP’nin alıp uygulamaya koyulduğunu yazmıştık...
CHP zaten kendi icadı olan bu tür projeleri taklide yönelse daha iyi olmaz mı?
Kaldı ki Balçova’daki semt evleri projesi gibi, halen uyguladıkları benzer başarılı projeleri de var CHP’nin...
Soru: Kendisine çamaşır makinesi hediye edilen seçmen, evinde su yoksa ne yapabilir?
Yanıt: Demokrasinin suyu çıktı, onu kullanabilir...
Haldun Ertem
Davos çıkışı ile başlayan süreçte Ortadoğu toplumları:
“Osmanlı yeniden kurulsun, Erdoğan halife olsun, başımıza geçsin” diyorlar.
Emperyalist işgal altındaki Ortadoğu’da kurtuluş için nedense bağımsızlık savaşı vermiş olan Atatürk’ü
değil, kurtuluşu emperyalizme sığınmakta bulan Osmanlı yı örnek alıyorlar!
Yoksa iki yakaları bu yüzden mi bir araya gelmiyor?
Gülhan Elmas
”Beraber ıslandık”
İzmit Doğukışla Parkı’nda pazar günü gerçekleştirilen toplu açılış töreni sırasında, Başbakan Tayyip Erdoğan konuşmasını yapmak üzere kürsüye gidiyor... Hızlanan yağmur protokolün ön sıralarına vuruyor. Yalnız oturan Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan fena halde ıslanıyor. Çünkü ne şemsiye veren vardır, ne tutan. Vali Gökhan Sözer de bir süre sonra eşiyle kendisini koruyan şemsiyeyi kapatıyor, Emine Erdoğan ile birlikte onlar da ıslanıyor. Emine Hanım neden şemsiye istemiyor? Radikal’de yazılarına başlayan Başbakanlık eski Basın Sözcüsü Akif Beki bu konuya eğildi dün... Emine Hanım’ın bilerek ve isteyerek şemsiye almadığını, amacının ıslanan halkın kaderini paylaşmak olduğunu yazdı.
Bu fedakârlığa elbet şapka çıkardık...
“Yolmaya geldik”
Gazeteci ağabeyimiz Necati Zincirkıran aradı... 1940’larda, tek parti döneminde bir ara Bayındırlık Bakanı olan Nihat Erim’den dinlediği bir olayı aktardı. Nihat Erim’in kayınbiraderi müteahhit imiş... Erim, Bakan olunca, bakanlığa bir genelge yayımlamış: “Benim bakanlığım süresince kayınbiraderim falanca ile kesinlikle iş yapılmayacaktır...”
Her türlü dedikoduyu böylece baştan savuşturmuş.
Adnan Menderes’in oğluna öğüdünü de en son Selahattin Önkibar yazdı... DP iktidarı döneminde Yüksel Menderes okulu bitirir ve babasına giderek bir arkadaşı ile ticarete başlayacağını söyler. Menderes’in buna karşılığı şudur:
“Hayır, ticaret yapman uygun olmaz, çünkü sen Başbakan’ın oğlusun ve istemesen de benim ismimi alıp satacaksın...”
Bu konuşmadan sonra Yüksel Menderes ticaretten vazgeçer...
İsmet İnönü benzer kaygılardan dolayı çocuklarının okuyup bilim adamı olmasını özellikle ister.
Tabii bunları yazmanın bir kıymeti harbiyesi yok.
Bunları bizim kadar son yıllarda iktidarı ele geçirmiş olanlar da biliyor..
Ancak onların parolası futboldaki “Ölmeye ölmeye geldik” misali, “Yolmaya yolmaya yolmaya geldik”tir. Yüce Divan korkuları falan yoktur. Çünkü artık işbaşına gelen iktidarlar kendisinden öncekileri kollamakta, eskileri Yüce Divan’a gönderirken bir iki hukuk hatası yaparak cezadan kurtarmaktadırlar. Geçen dönemin Yüce Divanlıkları AKP tarafından bu şekilde kurtarıldılar.
Vatandaş soygun düzeninde hep kendisinin soyulduğunu idrak edene kadar bu böyle gidecek. Tabii o güne kadar ortada bir ülke ve ulus kalırsa...
Bindir öğretmene!
Öğretmenler, öğretmenevlerine özel kartla girerler. Bu kartlar kendilerine para karşılığı verilir. Kartların geçen yılki fiyatı 18 liraydı. Rakam bu yıl yüzde 330 zamla 60 liraya çıkarıldı. Başbakan’ın, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdük diye övündüğü şu sıralarda bu zammın anlamı nedir?
CH Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz bu soruyu Milli Eğitim Bakanı’na sordu. Bakalım ne cevap gelecek?
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025