"At sineği, İngilizcede "gadfly" olarak adlandırılır. Bu sözcük 1960'larda ünlü Nobel Ödüllü iktisatçı ve diplomat Prof. Kenneth Galbraith tarafından ABD Dışişleri terminolojisine sokulmuştu. Türkçesi düpedüz "tacizci" demektir. Bunu da deneyimli her diplomat bilir, Başbakan'ın danışmanları hariç!Prof. Galbraith, Nixon döneminde ABD'nin Hindistan Büyükelçisi idi ve CIA ile KGB arasındaki gizli görüşmeleri yönetmişti. Prof. Galbraith, "Affluent Society" adlı bir kitap yazdı ve bu "at sineği: gadfly" (tacizci) kuramını ilk kez bu kitabında dile getirdi. Ona göre ABD'nin gelişmesini engelleyen antiamerikancılar, atsinekleri yani gadfly idiler.Biliniyor ki, Başkan Bush'un odasına bırakın sineği, mikrop bile giremiyor. İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor: Acaba bizimkinin tacize varan ısrarcılığı bilindiği için mi ofis görevlilerinden biri kasten içeri at sineği bıraktı? Nereden çıktı bu sinek?Not: Webster'e göre GADFLY: Purposely annoying and provoking person... Yani: Kasten can sıkıcı ve kışkırtıcı kişi... Araştırmacı Aytunç Altındal, Başbakan Erdoğan'ın Bush'la yaptığı görüşmeye damgasını vuran at sineği hakkında tarihi bilgiler veriyor gönderdiği mektupta. Diyor ki: AKP'li Dengir Mir Mehmet Fırat, "CHP sine-i millete dönsün" demiş. Harika fikir... Böylece Sine-i ABD'ye dönenlere karşı bir alternatif oluşmuş olur... Türk hükümeti, "Ek protokolü imzalamamız Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanımamız anlamına gelmez" deyip duruyor. Rumlar ve Yunanistan ise gayet sakin bu konuda. Eğer atılacak imza tanıma anlamına gelmese, bu kadar rahat olurlar mı? Yılların gazetecisi Reşat Akar, ek protokolün tarafımızdan imzasının ardından gelecekleri sıralıyor:- Türk hava ve deniz limanları (bir süre geciktirilse dahi) Rum uçaklarına ve gemilerine açılacaktır... - Rum tarafınca alınan, Kıbrıslı Türklere yönelik Avrupa tutuklama emirleri, Türkiye açısından da bağlayıcı olacaktır... - Türkiye, resmen tanıdığı bir devletin topraklarında asker bulundurmakta zorlanacaktır... AB Türkiye'ye kapıları Fransa ve Hollanda referandumlarıyla kapattı. Bizimkiler buna rağmen Kıbrıs'ı Rumların egemenliğine terk ediyor. Cumhuriyet tarihinde bir dönüm noktası yaşanıyor... Neler olacak?.. Bazı DYP'liler, Çiller'e, "dön" baskısı yapıyormuş. Nereye dönmesini istiyorlar? DYP'ye mi, ABD'ye mi? Yeni oluşum arayışındaki bir grup siyasetçi, Süleyman Demirel'i ziyaret etmiş. Eski siyasetçiye akıl danışarak yeni oluşum aramak da bize özgü bir siyaset... Erzurum Atatürk Üniversitesi'ndeki diploma törenine başörtülü öğrenci anneleri alınmamış. Ayıp edilmiş. Ne öğretim üyesi, ne öğrenci... Veli oraya konuk olarak geliyor. Üstelik başında Yargıtay tarafından dinsel simge sayılan türban değil, bildiğimiz geleneksel başörtüsü var... Askerler bu konuda daha hassas olduğu halde eğitimlerini bitiren er ve yedeksubayların diploma törenlerine pekçok anne başörtüsü ile geliyor, sorun çıkmıyor. Üniversitenin işgüzarlığı niye? YÖK neden bu işgüzarlığa meydan veriyor?* * *Söz türbandan açılınca.. Bir tartışma da malum; Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya türbanlı eşiyle çıkıp çıkamayacağı yolunda... Baba "Çıkabilir" dedi. Deniz Baykal: "Köşk'te türbanlı eş kimlik krizi demektir" diye konuştu... Konu alevlendi.Medyada AKP yanlıları Baykal'a ateş püskürüyor. Laikler sessiz.Rahmetli Özal sağ olsa şöyle derdi mutlak: "Alışacaksınız, alışacaksınız, ona da alışacaksınız"Laikliğe layıkıyla sahip çıkmayan toplum Arap geleneklerinin ulusal üniforma haline getirilmesine de alışacaktır elbet...Tabii iş türbanla bitmiyor... Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasıyla oraya sadece türban çıkmış olmayacak. Kuran kursları, yurt ve pansiyonlar üzerinde devlet denetimi kalkacak. İmam hatip mezunları askeri okullara ve üniversitelere girebilecek. Kamuda türban serbest olacak. Türbanlı hanımlar TBMM'ye girip milletvekili, bakan olabilecek... Bütün bunlar AKP'nin programında var olan, ABD'nin desteklediği, ama şimdilik Cumhurbaşkanı Sezer yüzünden gerçekleşmeyen adımlar. Cumhurbaşkanlığı el değiştirdiğinde ABD destekli "İslam Devleti" projesi hızlı adımlarla hayata geçirilecek, ülkede rejim değiştirilecektir. Hesaplar bu yöndedir.Çankaya'ya türbanlı eş çıksın mı, çıkmasın mı tartışması zurnanın son deliği sayılır. Erzurum'da ayıp Eskiden Avrupalılar bize, "Siz Avrupa'nın bakkalı, manavı olun" derlerdi. Son "domates olayı" manav olmanın da kolay olmadığını gösteriyor. m.asik@milliyet.com.tr