Odatv, medyanın susturulup köşeye sıkıştırıldığı şu dönemde özgür ve cesur yayın yapabilen iki - üç yayın organından biriydi... Gazetelere girmeyen her türlü muhalif açıklama, bildiri, yazı orada yer bulabiliyordu. Ayrıca dün ekranlarda iktidarı savunan hukukçuların dediği gibi az izlenen bir internet sitesi değildi. Nitelikli okurun ve aydınların çok sık ziyaret ettiği bir alandı. Wikileaks belgelerini en ayrıntılı şekilde Odatv aktarmıştı. Soner Yalçın bir de televizyon kurmanın hazırlığındaydı ki, kendisi de baskını bu sebebe bağlıyor.
Dün ilk haberlerde operasyonun Zir vadisindeki silah aramasıyla ilgili bir haber üzerine yapıldığı söylendi. Ancak arama kararının tarihi 12 şubatı gösteriyordu. Karar daha önce verilmişti. Peki arama ve gözaltı kararının sebebi neydi? Avukat Hüseyin Ersöz, kuralların aksine, arama kararında “neyin arandığına ilişkin bilgilerin bulunmadığını” anlattı. Odatv’nin dört mensubu Ergenekon örgüt üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmekle suçlanıyor. Bu suçlamanın inandırıcı olabilmesi için kanıtların bir an önce kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Nitekim Türkiye Gazeteciler Cemiyeti şu çağrıyı yaptı dün:
“Oda TV’de ve yöneticilerinin evlernide yapılan aramaların hukuki gerekçeleri şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Basın özgürlüğünü zedeleyen bu tip uygulamaların ileri demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığını hatırlatıyor ve Oda TV’ye yapılan baskını şiddetle kınıyoruz.”
Odatv ile ilgili gelişmeleri “odatv.com.tr” de izleyebilirsiniz.
TRT’nin televizyon yayıncılığına başlamasının 43. yılı ile ilgili program bile TRT dışında özel şirketler tarafından hazırlanmaktadır.
(Ali İhsan Köktürk - CHP Milletvekili)
20 yıllık memur arı çalarken yakalanmış.
“Benim memurum” a bakın ne hallere düştü...
* * *
“Torba Yasa”dan Erbakan’a af çıkmış.
Buna öğrencilerinin hocalarına “çorba parası”da diyebiliriz!
Fahrettin Fidan
Akıllı tahta...
İş adamı ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’u makamında ziyaret etmiş. Başkan Kocadon diyor ki:
- Hüseyin Boyacı İlköğretim Okulu’ndaki sınıflarda akıllı tahtalara ihtiyaç vardı. Bu sıkıntımızı kendisine iletmiştik. Sağ olsun ilgilendi. Belediyemiz Sayın Sadri Şener’le birlikte bir kampanya düzenleyerek akıllı tahtaların alınmasını sağladı. Hüseyin Boyacı İlköğretim Okulu öğrencilerine sömestir tatilinde bir sürpriz yaptık ve 16 adet projeksiyon makinesi ile akıllı tahtayı sınıflarına yerleştirdik...
Antalya’dan gelen bir mektupta ise veliler kendilerinden akıllı tahta ve bilgisayar için maddi yardım istendiğini yazıyor... Onlara da bir kulüp başkanına başvurmalarını tavsiye ediyoruz... Anlaşılıyor ki devletten hayır yok...
İyi ki korku yok!
Başbakan Erdoğan önceki gün Ordulular Sevgi Şöleni’nde konuşuyor:
- Bizim siyasetimizde korku yok, korkutmak yok. Dedikoduyla sanal tehditlerle, sanal korkularla ayakta durmak yok...
Aynı saatlerde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Milliyet’te Aslı Aydıntaşbaş’a şunları söylüyor:
- Cumhurbaşkanı, Danıştay ve Yargıtay yasalarını onayladı. Ben kendisine onaylamaması yolunda çağrı yaptım, ama zaten aksini beklemiyordum. Artık yargının siyasallaşması tamamlandı. Danıştay ve Yargıtay ele geçirildikten sonra çekinecekleri bir şey kalmayacak. Baskı tabana yayılacak. Siz gazeteciler için de biz CHP için de durum kötüleşecek.
- Kötüleşme nasıl olacak?
- Bundan sonra baskı halk tarafından daha hissedilir hale gelecek. Şu anda sesini yükselten, eleştiren bir tek CHP kaldı. Bizi de susturmaya çalışacaklar. Mesela bazılarımızın dokunulmazlıklarını kaldırıp içeri atmaya çalışabilirler. Sizler de etkileneceksiniz. Önce CHP’lileri, sonra bazı gazetecileri içeri atacaklar. En son sıra halka gelecek. O zaman halk yargıda ne kadar tehlikeli bir iş yapılmış olduğunu anlayacak.
* * *
Başbakan “korku yok, korkutma yok” derken Ana Muhalefet lideri bile hem kendisi, hem medya adına korku beyan ediyor. Nitekim bu sözlerin kayda geçirilmesinden 12 saat sonra Odatv susturuldu. Bir başka CHP’li, Gürsel Tekin, baskıların seçime doğru artacağını söylüyor. Eee?
Bu koşullarda özgür seçimler nasıl yapılacak?
Tarafsız medyanın var olmadığı, kamuoyunun tek taraflı koşullandığı, muhalefetin bile korku içinde yaşadığı bir demokrasi olabilir mi?
Abdullah Gül, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısını değiştiren yasayı “Yapanın yanına kar kalmasın” diye hemen imzalamış.
Sezen Aksu söylüyor: “Bahaaanedir bahanee...”
* * *
Polis Oda TV’yi “Halkı düşmanlığa ve nefrete teşvik ettiği” gerekçesiyle basmış.
Orası meçhul ama sitenin iktidarda kendine karşı o tür duygular yarattığı aşikâr...
Haldun Ertem