Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Her gün Türkiye'de yeni bir çete ortaya çıkıyor. Susurluk çetesiyle başlayan sürecin de artık yavaş yavaş suyu çıkıyor. Cinayet çetesi, şantaj çetesi, tahsilat çetesi, sahte para çetesi, hatta börek çetesi derken ve de "Bir kulağımızın arkası kaldı" diye hayıflanırken şimdi de tele - kulak çetesi çıkıverdi ortaya. Memleketin insanı her işine çeteyi bulaştırır oldu. İşte ortaya çıkmasını beklediğimiz muhtemel çeteler:
Börek Çetesi, Çörek Çetesi, Biz de Görek Çetesi, Çetelerin Çetesi, Çetelerin Çetesi de Ne Demek Ulan Çetesi, Sen Kime Ulan Diyorsun Lan Çetesi, Gelmeyim Oraya Çetesi, Gelsen Ne Olacak Çetesi, Hooooop Ayıp Oluyor Çetesi, Abla Şu Parayı Ön Tarafa Uzat Çetesi, Ustam Şu Çorbaya Biraz Tuz At Çetesi, Evladım Geç Oldu Yat Çetesi, Üçe Al Beşe Sat Çetesi, Okeye Dördüncü Çetesi, Çüşş Ayı Çetesi, Köprüyü Geçene Kadar Dayı Çetesi, Bırakın Çete Kurmayı Çetesi, Bu Adamı İlk Onbirde Oynatırsan Olacağı Bu Tabii Çetesi, Bu Çetelerden Kurtuluş Yok Abi Çetesi...
(Ayşe Akkuş)

Bir ileri iki geri

Toplumun yaklaşık üçte biri kendini "ilerici" diye tanıtan partilere oy veriyor. Üçte ikisi ise kibarca muhafazakar olarak tanımlanabilecek partilere... Bu oran yıllar içinde fazlaca değişiklik göstermiyor. Sebebi?.. Herhalde birden fazla... Bu sebeplerden birini Kaan Aslanoğlu'nun "Yanılmanın Gerçekliği" adlı kitabından aktaralım. Diyor ki yazar:
- İlericiler toplumdan hep zor şeyler isterler. Özveri, eleştirici olma, kendini geliştirme, cesaret, başkalarını düşünme gibi...
Peki ya muhafazakarlar? Özetlersek... Onlar toplumda zaten var olan vatan, millet, ezan, bayrak, din gibi değer duygularına sesleniyor. Bu değerleri tehlikedeymiş gibi gösterip onlara sahip çıkarak oyları götürüyor.
Ama bu tercih ülkeyi ve toplumu ileri götürmüyor.
Çözüm?.. Tabandaki anlayış ve aldanmanın kırılması. Zor ama zorunlu bir uğraş...

En iyi...

Dağ tepesinde bir çam olamazsan
Vadide bir çalı ol
Fakat oradaki en iyi çalı sen olmalısın.
Çalı olamazsan bir ot parçası ol
Bir yola neşe ver
Bir misk çiçeği olamazsan bir saz ol,
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın
Dünyada hepimiz için birer şey var,
Yapacağımız iş size en yakın olan iştir
Cadde olamazsan patika ol.
Güneş olamazsan yıldız ol.
Kazanmak ya da kaybetmek ölçü değildir
Sen her neysen, onun en iyisi olmalısın.
D. Malloch

*Cihan Demirci’den LAFORİZMA
Neden kimsenin birbirini dinlemediği ortaya çıktı...
Meğerse herkes birilerini dinletiyormuş!..

Bugünden düne

Türban önce üniversite kapısına dayandı, sonra TBMM kapısına... Bunca sorun arasında kendine yer açıp ülke gündeminin ilk sıralarına yerleşti.
Peki bugünlere nasıl geldik?.. Bir gecede mi, yoksa 12 Eylül generalleri ve kimi oy istismarcısı politikacıların yıllardır süren gaflet ve çabaları sonucu mu?
İlahiyat Doçenti Bahriye Üçok'un 7 Aralık 1981 tarihinde Cumhuriyet gazetesine yazdığı yazıyı "Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu" adlı kitapta (Cem Yayınevi - Sayfa 205) buluyor ve son bölümünü aynen buraya alıyoruz:
"...Son yıllarda özellikle 1980 - 81 yılında okullarda bilim öğrenmeye giden eskisine oranla daha çok genç kızın başlarını ipekli eşarplarla örttükleri görülür oldu. Eğer bu dinsel bir inançtan kaynaklanıyorsa bilinmelidir ki, yalnızca baş örtmek yeterli değildir. Diyanet Takvimi'nin 10 Ekim 1979 yaprağında da belirtildiği üzere, erkekler arasında oturmaları, hatta yalnız başlarına bir kentten ötekine gitmeleri de yasaklanmıştır. Öyle işine geldiği gibi örütünmek veya hareket etmek ayetlerin biçimsel anlamına bile uygunluk sağlanamaz.
Eğer bu biçimsel anlama illa da uyulmak isteniyorsa, o zaman kadınların yüzlerini de sıkıca örtmeleri ve erkekler arasında da oturup ders dinlememeleri gerekir. Yoksa yalnız baş örtmek Atatürk devrimlerini sessizce protestodan başka bir anlam taşıyamaz.
Tevhid - i Tedrisat Kanunu ile tüm eğitim yetkileri Milli Eğitim Bakanlığı'na verildiği ve bu bakanlık kendine bağlı okullarda öğrencilerin giyim kuşamı ile ilgili kuralları bir yönetmelikle düzenlemek durumunda olduğu halde (hem de 12 Eylül'den sonra) Diyanet İşleri Başkanlığı'na başvurarak oradan İmam Hatip Liseleri'nde okuyan kızların başlarının örtülü olup olmaması hususunda fetva istemiştir. Hem fetva istenmesi, hem de bu Başkanlığın... kızların başlarının örtülmesinin gerekli ve hatta laikliğin koşulu olduğunu bildirmesi de laiklik açısından gerçekten çok şaşırtıcı olmuştur..."
Diyanet İşleri Başkanlığından fetva isteyen ve o fetva uyarınca davranan 12 Eylül döneminin Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'tir... Tabii siyasetçiler de bu yolda ellerinden geleni ardına koymamıştır.
Özeti: Bugünlere bir gecede gelinmedi.

*Beykoz'daki yüz yıllık bina yandı.
Bu gidişle çocuklarımıza tarih olarak itfaiyenin arşivini bırakacağız.




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr