Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere "Perşembe günü Ulus'ta, Valilik binasının hemen yanında, bir arkadaşımın büfesinde oturuyordum. Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait kocaman bir tanker az ilerimde durdu, bir binaya su vermeye başlayınca binanın kime ait olduğunu merak ettim. Üzerindeki tabelaya baktım, dinci bir vakfın merkeziydi. Tam bu sırada iki kadın tankere yanaştı, vananın başındaki kişiden kovalarına su istediler. Dakikalarca yalvarmalarına karşın aldıkları yanıt, hayır oldu. Tanker gittikten sonra vakfın yöneticisi olduğunu söyleyen kişiyle konuştum. Koskoca tankeri getirmeyi nasıl başardıklarını sordum. Belediye'ye telefon ettik, vakfımızın adını söyledik, suyumuz hemen geldi, dedi." Dünkü gazetelerde iki fotoğraf... İlkinde AKP Genel Merkezi'nin su deposunu doldurmakta olan Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait büyük bir tankerin görüntüsü... İkincisinde; susuzluk nedeniyle tuvaletleri kapatılan Ankara'nın en büyük alışveriş merkezi Ankamall'dan manzaralar... Ve bu iki çarpıcı görüntüye Kanaltürk kameramanı Cengiz Aldemir'in eklediği üçüncü olay... Melih Gökçek Ankaralılardan özür dileyip "Haklarını helal etsinler" demiş. İstifa edip gidecek gibi konuşması umut verici bir gelişme... Haber kanalı 24'te konuşan DP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan şaşırtıcı bir açıklama yapıyor: "Bildiğim kadarıyla Mehmet Ağar genel başkanlıktan istifa etmedi" diyor.Dün DP Basın Danışmanı Necmi Hatipoğlu'nun bize söylediği:- Genel Başkan, seçim gecesi beni yanına çağırdı, sözlü olarak istifa ettiğini söyledi, basına duyurmamı istedi. Anlaşılan ortada henüz yazılı bir istifa yok! Ağar istifa etmedi! Yeni Meclis Başkanı Köksal Toptan'ın kendisiyle ve çevresiyle barışık, uzlaşmacı, hoşgörülü biri olduğu herkesçe biliniyor. Geçen dönem Köksal Toptan'la Adalet Komisyonu'nda birlikte görev yapan eski CHP Milletvekili Feridun Baloğlu bir gözlemini aktarıyor:"Başkan olarak komisyonu çok iyi yönetti. Fanatik partici değildir. Örneğin Zina Yasası görüşülürken inanmadığı şeyi yapmamış, partisiyle ters düşmek pahasına muhalefetle birlikte oy kullanma medeni cesaretini gösterebilmiştir." Toptan deyince! Manisa Milletvekili Erdoğan Yetenç, dün katıldığı idare amirliği seçimini kaybedince partisinden istifa etti. CHP'li Milletvekili dostumuz anlatıyor:"Yetenç hakkında pek çok şikâyet vardı. Baykal, son seçimde bütün tepkileri göze alıp kendisini Manisa'da 2. sıraya koydu. Sonuçta CHP'nin Manisa'da 4 olan milletvekili sayısı 2'ye düştü. Buna rağmen yeniden İdare Amirliği'ne aday oldu, oylamada kazanamayınca partisine büyük vefasızlık yaparak istifa etti. Keşke bu jesti! seçimden önce yapsaydı da parti Manisa'da bu yenilgiyi yaşamasaydı." Yetenç'e dair... CHP, seçim yenilgisi konusunda kendi içinde belli belirsiz bir özeleştiri yaptı... Kendinden çok kendi dışındaki faktörleri suçladı.Oysa seçim yenilgisinin en büyük aktörü belliydi: Deniz Baykal...Bu sütunda geçen 4.5 yılda Deniz Baykal'ın ısrarla bir iktidar programı hazırlamadığını, bir seçimde hazırlıksız yakalanacağını yazdık...Nitekim yakalandı. CHP seçim bildirgesini ancak seçimlere 2 hafta kala açıkladı... İçinde ne vardı, kimse öğrenemedi. Belli ki IMF programlarına alternatif, toplumdaki derin adaletsizlikleri giderecek iddialı çözümler yoktu. CHP adayları seçim kampanyasında gittikleri yerlerde, "İktidara geldiğimizde şu sorunu, şu şekilde, şu kaynakla çözeceğiz" diyemediler. Genel Başkan da meydanlarda kendi programını anlatacağı yerde gemicik veya kol saati muhabbetiyle vakit doldurdu...Baykal, ortaya AKP'ninkinden farklı sosyal demokrat bir program koyamadığı gibi mitinglerde sık sık İlhan Kesici'yi öne çıkartarak sağ ekonomik program izleyeceği mesajını perçinledi... O zaman halkın AKP yerine CHP'ye oy verme sebebi kalmadı.Baykal Anadolu'daki seçim kampanyalarında hiç yerel sorunlara değinmedi. Yörenin sorunlarını biliyor izlenimi vermedi.CHP iktidar programı yapmadığı gibi güven verici kadrolar da oluşturmamıştı.Gençlik kolları bizzat genel merkez tarafından çalışmaz hale getirilmişti...Parti il ve ilçe örgütlerinin başında genellikle Deniz Baykal'ı iyi ağırlamaktan başka özelliği olmayan kişiler vardı ve seçimi yönetemediler.CHP'ye oy verenler de partinin iktidar olacağı beklentisiyle oy vermedi. CHP'ye ancak laikliğin tehlikede olduğunu düşünen kitleler sırf AKP'nin önünü kessin diye oy verdiler.Genel Başkan bu seçimde bir kez daha aynı şeyi düşündürdü:"Baykal iktidar olmak istemiyor..."Genel Başkan kendine şu soruyu sormak zorundadır: "Milyonların umutlarını iktidara taşıma açısından görevimi yapıyor muyum yoksa onları aldatıyor muyum?" CHP'nin muhasebesi Akmayan sular, kapanan lokantalar, hastalarını kabul edemeyen hastaneler. m.asik@milliyet.com.tr Ankara "ılımlı İslam cumhuriyeti"nin başkenti olmak için Bağdat'la yarışıyor...