AKP ve yandaşları uzun süredir “Asker darbe yapacak” korkusu yayıyor. Birçok kişi darbeye ortam hazırlamak suçundan hapiste. Cumhuriyet mitingine katılan vatandaşlar bile darbeci sayılıyor.
Herkes darbeci olunca AKP kendiliğinden demokrat oluyor! Böylece demokrasinin altını oyma operasyonu rahat ilerliyor.
CHP lideri Deniz Baykal bu balonu patlatacak bir öneride bulundu önceki gün:
“12 Eylül darbecilerinin yargılanması için Anayasa’nın geçici 15. maddesi kaldırılması gerekiyorsa hükümetin elini tutan yok, Meclis gündemine getirsin kaldıralım” dedi...
AKP bu öneriye ne yanıt verecek?
Söyleyelim; kıvırtacak.
AKP 12 Eylül sorumlularının yargılanmasını sağlayacak anayasa değişikliğine yanaşmaz...
Çünkü sola karşı sağcı darbe yapanlarla meselesi yoktur.
AKP ve yandaşlarının Ergenekon sürecini desteklerken söyledikleri “Karanlıklar aydınlansın, darbeciler yakalansın, faili meçhul cinayetler ortaya çıkarılsın istiyoruz” türünden sözleri de palavradır.
Neden mi?
Çünkü geçmişteki karanlıkları yaratan, faili meçhulleri işleyen, darbe ortamları hazırlayan yapılanmanın arkasında her zaman ABD ve CIA vardır. Bu unsurlar bugün AKP’nin arkasındadır. AKP bu yüzden bırakın eski darbeleri Susurluk’un üzerine bile gidemez...
AKP şimdi ABD ile birlikte şeriat devletinin karşısında duran ya da durması muhtemel cumhuriyetçi güçlerin temizliğindedir.
Sivil darbecilerin geçmişteki askeri darbecilerle hesaplaşması için hiçbir sebep görünmüyor.
Abdullah Gül nikâha yetişsin diye iki kent arasındaki karayolu trafiğe kapatılmış.
Vatandaşın seçimden seçime adam yerine konulduğu ülkelerde olur böyle şeyler...
Haldun Ertem
Gürültü işkencesi
İstanbul’da Reina, Sortie gibi kulüplerin yaydığı müzik gürültüsüne karşı Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun bizzat harekete geçtiğini biliyoruz...
Sayın Bakan gerçekten ses kirliliğine karşı bir şeyler yapmaya niyetli mi?
Eğer samimi olarak ses kirliliğine karşıysa İstanbul’da korna yasağı uygulamaya koyar, 24 saat gürültü üreten bir kaynağı kurutur. Kentin dört bir yanında yüksek sesle müzik yayarak CD vs. satan yerleri susturur.. Ayrıca Bodrum’da sabaha kadar yeri göğü inleten diskolarla da ilgilenir. Bakan samimi mi, yakında anlayacağız.
Arda sohbeti
Gazetecilerin de bulunduğu bir davette FB Başkanı Aziz Yıldırım, GS Başkanı Adnan Polat’a “Arda’yı verin, 15 milyon euro veririm” diyor. Polat “Arda size gelmez” diyor. Gelir mi gelmez mi üzerine bir muhabbet başlıyor. Sonunda yönetici Haldun Üstünel:
- Arda Galatasaray’ın ruhudur, bir kulüp ruhunu satar mı? diyor...
Beklerdik ki bu sözü Adnan Polat muhabbetin en başında söylesin ve konuyu ilk cümlede bitirsin...
Geçenlerde televizyonda “Ben Galatasaray’dan ayrılmam, futbolu bıraktıktan sonra da Galatasaray’a hizmet etmek isterim” diyen Arda’nın hak ettiği buydu...
Nikel tuzağı...
Gediz Ovası’nın yanı başındaki Çaldağı’nda nikel üretecek olan Sardes şirketinin Genel Müdürü Kemal Yıldırım geçenlerde ziyaretimize geldi. Tartışmalı konularda bilgi verdi...
Yıldırım’a göre... Maden 15 yıl işletilecek, 2.2 milyar dolar kazanç sağlanacak, bunun 1.5 milyar doları bölge halkına kalacaktır.
Nikel üretiminde en ileri teknikler kullanılacak, toprağın ve çevrenin kirletilmemesi için her türlü önlem alınacaktır...
Genel Müdür Yıldırım bize uygulanacak ileri teknikleri de anlattı...
Kendisine “Türk makamlarının üretim safhalarında çevrenin kirlenip kirlenmediğini denetleyip denetlemediklerini” sorduk. Yıldırım, bu konuda bir yabancı denetim firmasıyla anlaşacaklarını, bu firmanın da yöre halkından kurulu bir heyet tarafından denetleneceğini anlattı...
Doğrusu bu denetim şeklini de pek sağlıklı bulmadık...
Dönelim işin kazançla ilgili kısmına... 15 yılda 2.2 milyar dolar kazanç sağlanırsa bunun 1.5 milyar doları yöreye kalmaz, bu bir... İkincisi, haydi kaldı, diyelim... 1.5 veya 2.2 milyar dolar için Gediz Ovası’nın mahvolması riskine girilir mi? İşletme için Sardes firması hesaplarına göre bile en az 140 bin ağaç kesileceğini buraya ekleyelim...
Türkiye’nin dört bir yanına madenciler üşüştü...
Ağaçlar kesiliyor, toprak eşeleniyor, çevre duman ediliyor...
Maden şirketi üç kuruş kâr edecek diye katrilyonluk zararlar yaratılıyor. Ankara bu konuda umursamaz... Çıkarılacak maden çevreye verilecek zararı karşılayacak mı? Kimse bunun hesabını yapmıyor. İş, yöre halkının göstereceği dirence kalıyor...
Manisa ve Turgutlu halkı Çaldağı’na sahip çıkmalı...
Belgeye nokta!
İki haftadır “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nın nereden çıktığını tartışıyoruz... Peki, iki hafta sonunda neredeyiz? Başladığımız yerde... Çünkü belge fotokopi... CHP’li Şahin Mengü diyor ki:
- Fotokopi hukuken hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılamayacağına dair Yargıtay hukuk ve ceza dairelerin verdiği onlarca karar var...
Bunu bile bile iki hafta neyi tartıştık peki? Onu da siz bulunuz!