Akşam gazetesi haberi önceki gün: “Gazeteci Soner Yalçın ve Oda TV’nin iki çalışanını tutuklatan belge” diye verdi. Haberi heyecanla okuduk:
“Gazeteci Soner Yalçın ve Oda TV’nin iki çalışanını tutuklatan belgelerden biri ofisteki bilgisayarın hard diskinde bulundu. Belgeden, AK Parti hükümetini yıpratmaya yönelik notlar çıktı. Ergenekon sanıklarından Prof. Dr. Yalçın Küçük ile Oda TV’nin tutuklanan sahibi Soner Yalçın’ın teknik takibe takılmamak için kurye aracılığıyla haberleştikleri de öne sürüldü. Polis şimdi kuryenin peşinde...”
Acaba Yalçın Küçük, Soner Yalçın’a ne tür notlar göndermiş? Mesela:
- AKP kadrolaşmasını göz önüne sermek.
- AKP’nin gerçek maksadının şeriat devleti kurmak olduğunu hep gündemde tutmak...
- Sivil dikta ve sivil darbe konusunun işlenmesi.
- AKP’nin yaptığı özelleştirmelerin, vatanın satıldığı yönünde haberlerin yapılması.
- AKP’li belediyelerin mercek altına alınması. vs.. vs..
Haberi dikkatle okuyanlar tabii hemen merak ediyor.. Burada suç nerede? Prof. Yalçın Küçük’le haberleşmek neden suç olsun? (İmralı’da Apo ile görüşmek bile suç değil...) AKP’yi eleştiren haber ve yorum yapmak ne zamandan beri suç sayılıyor? Akşam gazetesi de günübirlik bu tür haber ve yorumlar yapmıyor mu?
Soner Yalçın Akşam’a açıklama göndermiş; “Bu sözde belge Odatv’ye casus program aracılığıyla girmiş, aynı anda silinmiş, bizim haberimiz yok” diyor. Her şeyin ötesinde... Olağan gazetecilik faaliyetinin suç gibi yansıtılması, AKP eleştirisinin suç gibi belletilmesi, kimi gazetecilerin suçlu gibi takdimi... Bugünlerde bu yönde yoğun bir beyin yıkama faaliyeti gözleniyor. Yargıya siyaset girince bakın neler oluyor...
Dilimiz İngilizce!
İstanbul 2. Uluslararası Su Forumu, 3 - 5 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak... Düzenleyiciler; Devlet Su İşleri (DSİ), İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İSKİ ve Dünya Su Forumu Genel Sekreterliği... Buraya kadar bir sorun yok...
Forum’la ilgili bilgilere http://www.iusf.org.trıs adresinden ulaşabilirsiniz...
Bu adrese gittiğinizde size forumun programı, amaçları vs anlatılıyor.
Sayfanın en altında bir not var:
“Uluslararası Su Forumu’nun resmi dili İngilizcedir. Tüm sunumlar ve basılı malzemelerde İngilizce dili kullanılacaktır. Simültane tercüme hizmeti ayrıca sağlanacaktır...”
Yanlış mı gördüm acaba diye bir daha okuyabilirsiniz...
Yanlış değil... Forum’da resmi dil İngilizce olup, Türk konuklar konuşma ve tartışmaları kulaklıktan izleyecek. Kayıt formları bile İngilizce hazırlanmış.Türkçesi yok.
Bir yandan kendinizi bölge lideri, dünya ülkesi falan diye niteleyecek, bir yandan da sömürge ülkesi gibi kendi dilinizi yok sayacaksınız. Olacak iş mi?
İzin vermeyelim bu çapaçulluğa...
AKP çavuşları!
Bingöl’ün merkezinde 13 mahalle var. Dolayısıyla 13 de muhtar. Bu muhtarlarla Bingöl’ün AKP’li Belediye Başkanı Serdar Atalay’ın ilişkileri kısa süre öncesine kadar hiç iyi değildi. Yerel basına sık sık yansıyan haberlere göre muhtarlar, belediyenin mahallelerine hizmet götürmediğinden, çamurlu yollardan, toplanmayan çöplerden vs. şikâyet ederler... Hatta zaman zaman, “başka çaremiz kalmıyor” diyerek toplu protesto yürüyüşü tehdidinde bulunurlardı.
Ancak 2 - 3 aydır muhtarlardan en küçük bir ses çıkmıyor. Bir teki bile ağzını açıp Belediye Başkanı Serdar Atalay hakkında eleştiride bulunmuyor.
Peki neden? Sorunlar mı çözüldü? Yollar asfaltlandı, çöpler her gün toplanıyor, şikâyet edilecek hiçbir sorun kalmadı da ondan mı?
Hayır. Muhtarlardaki bu ani tavır değişikliğinin sebebi Başkan Atalay’ın mahallelerin sorunlarını değil, muhtarların sorununu çözmüş olması. Her birini “Mahalle Çavuşu” unvanıyla belediyeye bağlı bir şirketin bünyesinde işe aldı. Yani maaşa bağladı. “Çavuş”ların görevi mi? Mahallelerinin sorunlarından başkanı haberdar etmek.
Daha düne kadar, neden bizim mahallemizin sorunlarını çözmüyorsun, diye hesap sordukları belediye başkanı’nın karşısına artık ceket ilikleyerek çıkıyor... Mahallelerinin sorunlarını en kibar dille kendisine “arz ediyor”lar.
Özetlersek... Belediye Başkanı Serdar Atalay, Bingöl merkezdeki muhtarların sorunlarını çözdü. Geriye kaldı mahallelerin sorunları...
TKP “boyun eğmeyen” 500 bin kişi arıyormuş.
“Koyun gibi davranan” 5 milyon kişi arasaydı daha kolay bulurdu!
Fahrettin Fidan
Soru: CHP’nin “aile sigortası” projesi iktidarda panik yaratmış olabilir mi?
Yanıt: Proje Başbakan’ın sigortasını attırdığına göre evet...
Haldun Ertem
* “Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir...
Fakat, itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman
asla olmamalı.”
Elie Wiesel