Osmanlı’nın resmi tarihçisi Cevdet Paşa’nın yazdığına göre... Abdülmecit’ten sonra tahta geçen kardeşi Abdülaziz, göreve başlarken Rıza Paşa’ya aynen şöyle demiştir:
- Ben birader gibi karı ve oğlan ile eğlenemem.. Beni işe alıştırın...” (Tezakir - i Cevdet Cilt 2 S. 151)
Abdülmecit’in çok sayıda kadın yanında oğlanlarla da ilgilendiği bu sözlerden anlaşılıyor.
Hünkarın kadın ve ikballerinin sayısı 19, cariyelerinin sayısı 300’e yakındı... Tabii bu kadınları sarayda zapt etmek mümkün olmuyordu.
Şu satırlar da Cevdet Paşa’dan:
“Serfiraz adında yaramaz bir karı istediği yerlerde gezip tozuyor, öteki kadınlar da onu kıskanıyor ona nispet eğlence yerlerinde ve Beyoğlu’nda ırz ve namusa dokunacak bir biçimde dolaşıyorlar...”
“Kadınefendiler bir tacirden 100 bin kuruşluk mal aldıkları zaman 50 bin kuruş da nakit alıp 150 bin kuruşluk senet veriyorlar...”
Padişahın açık sözlü sadrazamı Kıbrıslı Mehmet Paşa, Hünkarla gümrüklerdeki yolsuzlukları konuşurken:
- Çalmayan yok, merhum (Bezmialem) Valide Sultan bile bu işlerden rüşvet almıştır, demiştir.
Serfiraz Hanım bir yılda sarraflardan tam 125 bin kese altın borç almış ...
Ermeni sevgilisiyle ilişkisi, ancak saray muhafızlarının o genci bir köşede bıçaklayıp öldürmesiyle bitirilmiş...
Abdülmecit 16 yaşında tahta oturmuş, 22 yıl tahtta kalmış, 42 çocuğundan 25’i küçük yaşta ölmüştü. Kızkardeşi Adile Sultan bir defasında Hünkar’ı “çok içiyorsun” diye haşlarken çocuklarının adlarını bilmemekle suçlamıştır.
Dolmabahçe’deki sempozyumda konuşulmayan bu konuları Hıfzı Topuz’un Abdülmecit adlı kitabında bulabilirsiniz (Remzi Kitabevi)...
Demirel siyaseti
Siyasetimizde tutarsızlık, popülizm, halkın aklıyla alay etme ve espri boldur...
Hepsi aynen berdevam da son yıllarda espri azaldı nedense...
O yüzden Süleyman Demirel’in mazide kalan esprilerini özlememek olası değil. Mesela...
“Bana Türkiye’nin durumunu bir kelimeyle anlatın derseniz iyidir derim. İki kelimeyle anlatın derseniz iyi değildir derim.”
“Enflasyon düşüyor domatesten biberden buluyorlar. Çıkıyor benden buluyorlar.”
“Genelevleri kapatalım da bizi mi sevsinler...”
“Ege bir Yunan gölü deeldir.
Ege bir Türk gölü de deeldir.
Binaenaleyh Ege bir göl deeldir.. .”
“Gazeteci soruyor: Efendim Ecevit’in elini neden sıktınız?
- Ya neresini sıkacaktık gardeşim.”
“Galibiyetin sahibi çoktur mağlubiyetin sahibi yoktur. Yenilgi yetimdir!”
“Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.
- Türkiye’de yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir âdetiniz var...
- Sen nerde oturuyorsun?
- Kadıköy’de!
- Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya...
- Ee, evet
- Onu da işte ben yaptım!”
“Efendim siz bize işsizliği 3 ay içerisinde bitireceğinizi vurgulamış ve ‘bunun altını çizin’ demiştiniz ben de çizmiştim. Buyurun.
- Kâğıdı vermene gerek yok. O gün ‘altını çizin’ demiştim değil mi? Çıkar kalemini tekrar. Al kâğıdı eline, bul o satırları. Buldun mu?
Hah tamam; şimdi de üstünü çiz!”
Soru: İkiyüzlülük nedir?
Cevap: Ülkesindeki gazeteci, general, yazar, milletvekili ve öğrencileri
“Halkı isyana teşvik suçunda” yargılarken
“Mısır, Cezayir, Tunus, Libya, Suriye” gibi ülkelerde halkı isyana teşvik etmektir.
Gülhan Elmas
NUR
Değerli gazeteci arkadaşımız Nur Batur, 35 yıllık meslek yaşamında liderlerle yaptığı röportajları “Tarihi Yazarken Yaşamak” adlı kitabında topladı. Saddam Hüseyin’den Yaser Arafat’a, Simitis’ten Merkel’e, Beşar Esad’a, Lech Walesa’ya kadar çok sayıda liderin tarihe geçecek nitelikte konuşmaları yer alıyor kitapta... Renkli satırlardan örnek... Erdal İnönü bir gazeteci heyetiyle 1990’da Saddam Hüseyin’i ziyaret ediyor... Körfez savaşı kapıdadır. Saddam, İnönü’ye:
- Irak halkı kahramandır, son nefesine kadar savaşır, deyince İnönü’den yanıt:
- Irak halkının kahraman olduğunu göstermek için çarpışmaya gerek yok... Kahraman olmak için ölmek gerekmiyor...
Deniz Baykal bağırınca evine gelen hırsızlar kaçmış.
Deniz Bey, rica etsek Türkiye’deki hırsızlara da bir bağırsanız!
Fahrettin Fidan
SİLUET
Ardahan’ın Damal İlçesi Yukarıgündeş Köyü karşısındaki Karadağ sırtlarına her yıl 15 Haziran - 15 Temmuz arasında tıpatıp Atatürk’e benzeyen bir gölge yansıyor. Damal Belediye Başkanı Gülcemal Fidan başkanlığında bir grup geçenlerde “Atatürk Siluetini Koruma ve Yaşatma Derneği” kurmak için harekete geçti. Şu sırada İçişleri Bakanlığı’nın izni bekleniyor. Böyle bir derneğe ne gerek var diye soranlara şu yanıt veriliyor:
- Atatürk düşmanı yetkililer günün birinde silueti şekillendiren tepenin bir bölümünü ekskavatörle kazıp gölgeyi bozabilirler...
Geçmişte olsa buna “evham” der geçerdik. Artık diyemiyoruz...
Soru: ABD alışılmışın aksine Suriye’ye neden kendisi saldırmıyor da bizi dürtüklüyor?
Yanıt: Suriye’de işgal masraflarını bile karşılayacak kadar doğal zenginlik olmadığı için...
* * *
İktidara geldiğinden beri askerle uğraşmayı alışkanlık haline getiren AKP, ordunun tavanını kendine göre şekillendirdikten sonra şimdi de tabandaki erlerin durumuna el atmış bulunuyor... Bakalım o iş nereye varacak?
Haldun Ertem