Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açık Pencere Daha önce iki kez hükümet tarafından TRT Genel Müdürlüğü'ne aday gösterilen İbrahim Şahin, ikisinde de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmişti... Sonunda hem hükümet hem de Şahin muradına erdi!TRT bir zamanlar "özerk" bir kuruluştu... 1961 Anayasası TRT'ye özerklik vermişti. O yıllarda TRT'de çalıştık. Siyasetçi, TRT Genel Müdürü'ne telefon açıp "merhaba" bile diyemezdi. Siyaset karşısında tarafsız olan TRT sadece Anayasa ve Cumhuriyet'ten yana taraftı. Kendi ilkeleri doğrultusunda yayın yapardı. 12 Mart darbesiyle özerklik tarihe karıştı.Aradan geçen yıllar sonunda gelinen noktayı bugün hep birlikte izliyoruz...Genel Müdür adaylarını sözde RTÜK seçiyor, ama RTÜK'e seçeceği adayın ismini veren de yine hükümettir. İbrahim Şahin iktidarın seçimi olarak koltuğa oturmuştur.TRT halkın parasıyla görev yapmaktadır. Tarafsızlığı esastır. Ancak, iktidar tarafından seçilen Genel Müdür'ün iktidara karşı tarafsız yayın yapması mümkün mü?Üstelik TRT'nin tarafsızlığı için mücadele veren de kalmamıştır artık.Ülkenin demokrat geçinenleri sadece askerlerin demokratlığıyla ilgili olup hükümetin antidemokratlığıyla hiç mi hiç ilgili değillerdir... TRT'nin yeni Genel Müdür'ü İbrahim Şahin, koltuğuna "Acaba tarikat bağlantılı mı?" kuşkuları arasında oturuyor. Şahin'in yayıncılık deneyimi olmadığı halde hükümet tarafından ısrarla bu göreve atanmak istenmesi böyle bir kuşku doğuruyor... Kuşkuların şimdilik maddi temeli olmasa da... Şahin'in hükümetle bağlarının çok iyi olduğu kesin... Yeni reformlar yapacaklarını söyleyen Babacan, "Türkiye'de bunlar da oluyormuş diyeceksiniz" demiş. Güneydoğu'da federasyona yeşil ışık yakarlarsa tabii ki öyle diyeceğiz... Öğretmenlerin içinde yaşadığı sıkıntılarla ilgili yazımıza banka çalışanı Deniz Hanım'dan şu not geldi:"Öğretmenler 1000 - 1500 YTL aylık alıyorlarsa çok iyi... Ben Türkiyenin en büyük bankalarından birinde 4 yıldır çalışıyorum ve son ay maaşım kasa tazminatım ile birlikte 680 YTL tuttu... Günde 12 saat çalışıyorum ve yılda sadece 15 iş günü iznim var... İkinci bir iş yapmam da olanaksız..." Bankacının notu Sektörde 65. yılını kutlayan Horoz Grubu, düzenlediği "Kamyon Arkası Yazıları" yarışmasına Türkiye'nin dört bir yanından gönderilen önerileri kitap haline getirmiş. Hepsi hoş sloganlar... İşte bazıları:"Sağdan git iktidar olursun... Arkadan nasılım? Arabanı da al git! Beni Türk kebapçılarına emanet ediniz... Çarpma bana devlet sarsılır... Bir ömür geçti hadi sen de geç... Fazla yaklaşma, akşam 7 haberlerine çıkmayalım! Dikkat! İnsanın yedek parçası yok! Hatalarımı yüz yüze görüşelim! Ya medeni ol, ya tedavi! Mercedes'ten korksaydık Susurluk'a girmezdik... Hayatıma fön çeksem düzelir mi? Ne milletvekili, ne cumhurbaşkanı, ille de Kasımpaşalı... Babamız gemi aldı da biz mi kaptan olmadık!" Kamyon arkası Çevre Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, dilimize yerleşmiş 50'ye yakın Türkçe sözcüğün konuşma ve yazışmalarda Arapçalarının kullanılması için personele yazı gönderiyor. Görev yerine vazife, örneğin yerine mesela, katilmak yerine iştirak, özel yerine hususi, durum yerine vaziyet gibi artık pek kullanılmayan kelimelerin kullanılması tavsiye ediliyor. Bunlar "Sayın Bakan'ın hassasiyet gösterdiği kelimeler" olarak duyuruluyor personele... Milliyet muhabiri, Çevre Bakanlığı Halkla İlişkiler Müşaviri Cemal Nogay'a durumu sorduğunda şu yanıtı alıyor:"Türkçenin zenginliğini bakanlık personeline anımsatmak istedim. Bakan'ın da bu yazıdan haberi yok."Bakar mısınız? Bir müşavir Bakan'ın haberi olmadan "Bakan'ın hassasiyet gösterdiği kelimeler" diyerek kimi Arapça kelimeler kullanımını önerebiliyor personele...Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Türkân Saylan bir not göndermiş. Diyor ki Saylan Hocamız:"1950 yılında, 'Yeter Söz Milletindir' sloganlarıyla iktidara gelen DP'nin ilk eyleminin ezanı Arapçaya çevirmek olduğu bilinir ... Aynı dönemde okulumuza Milli Eğitim Bakanlığı'ndan, öz Türkçe sözcüklerin yerine eskilerini kullanmamızı içeren duyuru geldi. Aynen AKP'nin Çevre Bakanlığı'nda çalışanlara duyurulan listeydi bu. Ardından 1980 darbesi geldiğinde, radyo ve televizyonlara konuşmaya gittiğimizde, elimize sanırım 200 yasak sözcükten oluşan bir liste verir, 'Ne olur bunları kullanıp bizim başımızı derde sokmayın' diye rica ederlerdi. Özellikle 'devrim' ve 'örgüt' sözlerini inatla kullanmamamızın kökeninde bu yasak olsa gerek. 'Tarih tekrarlamalardan oluşmaktadır' tanımlaması yine rolünü ele geçirmiş görünüyor. Dilimize yerleşmiş yeni sözcükleri eskiye çevirmek tam da "irtica"nın tanımı değil mi? Araplara yaranmak için ses bayrağımız güzel Türkçemizi de Arapçaya döndürmek 'Ilımlı İslam planı'nın bir parçası mı acaba?" Güzel Türkçemiz Nükleer santrallarla birlikte kömür santrallarını da teşvik eden yasa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla dün yürürlüğe girdi.Güneş, su, rüzgâr enerjisi boşa giderken nükleer ve kömür santrallarını teşvik etmek olacak şey değil. Greenpeace Akdeniz Müdürü Ahmet Bektaş, "Bir tek çivi bile çakılmadan bu yasa iptal edilmeli" diyordu dün...Elektrik Mühendisleri Odası yasanın sakıncalarını anlatmak için Cumhurbaşkanı Gül'den randevu istemiş. Gül randevu vermemiş. Çankaya doğruları öğrenmek istememiş... m.asik@milliyet.com.tr Nükleer santral