Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Entelliğin yeni ölçüsü “Türküm” demekten kaçınmak. O zaman demokrat oluyorsunuz... İftihar ettiğimiz tarihçimiz İlber Ortaylı, önceki akşam twitter’da neden kendisini iftiharla “Türk” olarak tanıttığını anlatıyordu:
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, binlerce yıllık kadim Türk devlet geleneğinin mirasını devralmıştır...
- 66 yaşında bir tarihçi olarak, bu memleketin Türk ismini ve kimliğini taşımasını istemeye ve bununla onur duymaya hakkım vardır.
- Birilerinin hayran olduğu Fransa’da aydınlar Fransız vatandaşlığıyla iftihar ederler. “Gururluyum, memnunum ve mutluyum” derler.
- Sevin ya da sevmeyin başka kültürlere saygılı olmak zorundasınız ve bu saygıyı Türkler de bekliyor. Tüm mesele bu.
- Türk olmayan “ben Türk değilim” diyebilir, kendi kimliğini rahatlıkla söyleyebilir ama birisi Kürt’üm diyecek diye ben Türklükten çıkmam.
- Herkes kendi kimliğine sahip olabilir ama öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Fransa’da, Rusya’da bunu derseniz gülerler adama.

Haberin Devamı

Telefona takılan...
TBMM Dinleme Komisyonu’nun toplantısında, Erzincan eski Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner’in gizli dinleme yaptırdığı iddiası ortaya atıldı...
Cihaner’in avukatı Turgut Kazan dün yaptığı dinlemelerin tamamen yasal olduğunu bildirirken önemli açıklamalarda bulundu.
Dedi ki Kazan:
“Dinlemeler tamamen yasaldı. Biz, İlhan Cihaner müdafii olarak, o soruşturma dosyasındaki dinlemelere takılan kişilerin durumunu hiç saklamadık.
İşleme konulmasını istedik. Ancak, dosyayı devralan Erzurum Özel Yetkili Savcılığı, bu görevini yapmamış ve sonuçta dinlemeye takılan kişiler korunmuştur. Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “görevsizlik” kararındaki notlar için yasal hiçbir işlem yapılmamıştır. Orada, yasa dışı imar uygulamaları, ihaleye fesat karıştırma, sahte diploma hazırlama, vergi kaçakçılığı ve Basın İlan Kurumu ile Üniversite gibi kurumlara temsilci belirleme, kendi medya grubuna avantaj sağlama, Danıştay’daki bir davaya aracı bulma ve karşılığında oğlunu Türk Hava Yolları’nda işe aldırma gibi (önemli kişilerin adlarının geçtiği) ilişkiler vardır. Tekrar ediyoruz. Hiçbiri için yasal gereği yapılmamıştır...”
Ee... Dinlemelere yakalanan bu suçların soruşturulması için kim ne bekliyor?
Sayın Adalet Bakanı bu işe ne diyor?

Haberin Devamı

ÂKİL
Sözcüğün aslı “âkil” midir, yoksa “âkıl” mı?
“Âkil” sözcüğünün Arapça’da yiyici anlamına geldiğini, doğrusunun “âkıl” olduğu söyleniyor.
Ancak 1850’lerde yazılmış metinlere bakıyoruz...
Orada da bilge anlamında “âkil” kullanılıyor...
Örneğin Selahi imzasıyla Beşir Fuad’a yönelik bir eleştiride şu dize görülüyor:
“Güldürür tavr-ı garibiyle bütün âkilleri”
Beşir Fuad da verdiği yanıtta “âkil” sözcüğünü kullanıyor.
Demek ki sözcük Arapça’dan Osmanlıca’ya böyle geçmiş.

Akillere verilen görev;
teröristleri
“doğru yola” getirmek değil,
Vatandaşı “teröristlerin tuttuğu yolun
doğru olduğuna” inandırmak...
* * *
12 Eylül’de
işkence gören
davalı
“9 kuruş” tazminata
hak kazandı!
Böylece
12 Eylül de yargılanmış
ve hak ettiği
cezaya
çarptırılmış oluyor...
Akif Kökçe

Haberin Devamı

28
Sağduyu sahibi İslamcı yazar ve düşünür İhsan Eliaçık, kendisiyle konuşan gazeteci Müyesser Yıldız’a 28 Şubat’la bugünün kıyaslamasına yapıyor:
“28 Şubat mağdurları özel bir yere doldurulmadı. Silivri gibi cezaevi yoktu. Kim nerede yakalandıysa veya suç nerede işlendiyse oranın mahkemelerinde yargılandı. Özel yetkili yoktu. Herkese özel bir mahkeme heyeti seçilmiyor, özel şartlar uygulanmıyordu. 28 Şubat’takiler olağanüstü şartlara başvurmadılar, o zamanki hukuk neyse onu uyguladılar. O postmoderndi. Bu ise abdestli kapitalizm.”
28 Şubat darbe miydi? Bugün demokrasi mi uygulanıyor? Cevabı yukarıda.