Yandaş medya ve iktidar çevreleri bir tutuklama krizi içindeler... Tutuklu sanıkları falanca yargıç neden tahliye etti? Mehmet Haberal neden hapiste değil de hastanede? Başsavcı tutuklamaları neden durdurdu? Vs...
Sanıkları tahliye eden yargıçlar “çete üyesi” oluveriyor. Tutuklayanlar gerçek hukukçu...
O cenahtan sağduyulu sesler mi? Tabii ki duyuluyor... Mesela, YARSAV’a karşı kurulduğu söylenen Demokrat Yargı Derneği’nin Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin dedi ki geçenlerde:
“ ... Tutuklamanın kendisi maalesef Türk hukuk geleneğidir. Cumhuriyetin yargı geleneğinde çok tehlikeli biçimlerde ve özellikle de siyasi muhalifleri susturmak için kullanılmıştır bugüne kadar. O nedenle çok tehlikeli bir geleneği vardır. Tutuklanıp tutuklanmama meselesi çok esaslı görülmemeli. Bu davanın özü önemli. Bu sürecin, bu yargılamanın tutuklu olarak sürdürülmesinde çok ısrar etmemek lazım. Fakat bizzat bu davanın özünde çok ısrar etmek lazım...”
Önemli olan gerçek suçluların ceza görmesi ise olaya bu açıdan bakmamız gerekir. Talep etmemiz gereken davaların hızlandırılması, suçlu ve suçsuzların bir an önce ortaya çıkarılması olmalı... Ancak bu olayı Türkiye’de cumhuriyetçi ve yurtsever kesimin ezilmesi olarak kullanmak isteyenler oralı değil... Onlar hapishanelerin doldurulması, suçlu suçsuz kendileriyle aynı görüşte olmayanların hapiste imha edilmesi için debeleniyor. Her şey bir yana... Suçluluğu kesinleşmemiş insanların hapis yatması için debelenmenin vicdanla, hukukla ilgisi olabilir mi?
Kampanya...
Vatandaş kampanya başlatmış.. Anıtkabir’de birçok meşale var ama yanmıyor, diyor, orada bir tane
hiç sönmeyen meşale olmalı... İyi fikir...
Güreli Kitaplığı
Maltepe Üniversitesi bugün büyük bir kitaplık kazanıyor.. Tam 8 bin parçadan oluşan dev bir hazine...
Gazeteci ağabeyimiz Nail Güreli, 58 yıllık meslek yaşamında biriktirdiği tüm kitaplarını bugün saat 14.00’te yapılacak törenle Maltepe Üniversitesi’ne bağışlıyor.
Üniversite Nail Güreli’nin kitapları için ayrı bir bölüm oluşturdu...
Kitaplıkta sadece Nail ağabeyin armağanı olan kitaplarla, haber ve dizi yazı arşivleri yer alacak.
Güreli bir tarihte Osmanlı hanedanıyla röportaj yapmıştı. Hanedan’ın belki de başka hiçbir yerde bulunmayan fotoğrafları da kitaplıkta yerini alıyor.
Nail Güreli’nin ilk yazısının yayımlandığı Hizmet gazetesinin 1952 yılındaki sayısı... Daha sonra yazdığı gazeteler kitaplık duvarlarında çerçeve içinde yer bulacak...
Yazarlığın yanı sıra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)’nda uzun yıllar yöneticilik ve başkanlık yapan Nail ağabey, iletişim fakültelerinde ve basın seminerlerinde genç iletişimcileri yetiştirdi, basın özgürlüğüne örnek olması düşüncesiyle “TGC Bizim Gazete”nin yayınına öncülük etti.
Başkanlığı döneminde yayımlanan “TGC Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi”nin de fikir babasıdır.
* * *
Nail Güreli Kitaplığı Maltepe Üniversitesi öğrencileri için büyük bir zenginlik... Ne internet ne bir başka ortamda bulamayacakları bilgiler, belgeler artık ellerinin altında olacak...
Güle güle okusunlar...
Bomba
ABD ve Rusya liderleri Obama ve Medvedev nükleer silahların sınırlandırılması için görüşmelere hazırlanırken bizi doğrudan ilgilendiren bir nükleer haber kaynadı gitti sayılır... Şimdiye dek nükleer silahların İncirlik’te depolandığını sanırdık. Bir dönem Savunma Bakanlığı danışmanlığı da yapan emekli Büyükelçi Taner Baytok verdiği demeçte dedi ki:
“İstanbul’da 12 milyon kişi nükleer silahların üzerinde oturuyor. ABD’nin Türkiye’de depoladığı taktik nükleer silahlardan 100’ü İstanbul’dadır...”
Haberin yankısı oldu mu? Doğal olarak hayır... Kapıyı çalan ölümcül depreme karşı kılını kıpırdatmayan halkımız depodaki bombadan mı korkacak?
Bombalar birkaç saat içinde patlatılacak deseniz sanırız yine kimse oralı olmaz..
Sadece olaydan sonra “Nerde bu devlet?” sedaları duyulur, o kadar...
AİHM şarkıcı Deniz Seki’nin yargılanmadan 7 ay tutuklu kalmasıyla ilgili şikâyetini haklı bulmuş.
O sürenin bizim ölçülere göre ‘kısa dönem tutukluluk’ olduğunu bir bilseler...
Haldun Ertem
Rıdvan
İstanbul’daki “Telekulak” operasyonunda 30 dolayında kişi gözaltına alındı. Kamuoyu yalnızca Tanju Çolak ve Rıdvan Dilmen adlarını öğrendi. Çünkü onların gizlenmesi mümkün değildi. Diğer isimler öğrenilemedi. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın konuyla ilgili bilgi verirken dedi ki:
“Şimdilik ayrıntılara girmemiz doğru değil. İsimlere girmemiz de doğru değil. Onları siz takip edip göreceksiniz.”
Suçlu olup olmadıkları bilinmeyen insanların teşhir edilmemesine özen gösterildi bu soruşturmada. Doğrusu da buydu... Ama şunu sormak da hakkımız: Adi bir suç soruşturmasında gösterilen bu özen siyasi davalarda neden gösterilmiyor?
Ayda 600 liradan az kazanan 100 kişiden 43’ü “mutluyum” diyormuş.
Nâzım Hikmet yaşıyor olsaydı Abidin Dino’ya sorardı: “Sen bu mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
Fahrettin Fidan
Boyraz
Psikolog Aynur Boyraz diyor ki:
- Şiddet üzerine yaptığım sunumlarda şiddette kaç taraf olduğunu soruyorum. “İki” diyorlar. Bir üçüncü taraf olduğunu söylüyorum: Sessiz seyirciler... Bu yazıyı okuyan herkes, sorumluluğunuz olmadığını mı sanıyorsunuz?