Melih Aşık
Meclis kulisinde DSP lideri
Bülent Ecevit' e önceki gün Genel Kurul'da RP'lilerin yaptığı saldırı konuşuluyordu. ANAP milletvekili
Korkut Özal:
- Bakın arkadaşlar, dedi,
Sayın Ecevit'in o konuşmasında benim de katıldığım pekçok husus var. Ama siyasette, konuşmanın içeriği kadar zamanlaması ve üslubu da önemlidir. Yalnızca doğruyu söylemek yetmez, o doğruyu herkesin kabul edebileceği bir üslupla anlatmak da çok önemlidir."
Özal, bunları söyledikten sonra, sözlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için bir de fıkra sıkıştırdı araya...
Rüyaya çok inanan bir padişah, bir gece rüyasında 7 dişinin çürüyüp düştüğünü görmüş. Ertesi sabah müneccimbaşını çağırıp bu rüyasını yorumlamasını istemiş. Müneccimbaşı, padişahım demiş, size çok kötü bir haberim var. Çok yakında 7 erkek evladınız ardarda ölecek ve onları toprağa siz vereceksiniz.
Yorumu duyan padişah müthiş sinirlenmiş ve kötü haberi veren müneccimbaşının kellesini oracıkta kestirmiş. Hemen ardından da yeni bir müneccim çağırmış. İlk müneccimin akibetini öğrenen yeni müneccim, aynı rüyayı şöyle yorumlamış:
- Sevgili padişahım, siz Allah'ın çok sevgili bir kulusunuz. Size öyle uzun bir ömür verecek ki, 7 çocuğunuzdan fazla yaşayacaksınız.
Kavaklar'dan Hurşit:
Rüyamda hükümet düşüyor. Yeni hükümeti ben kuruyorum... ANAP'ın, DSP'nin, CHP'nin ve DYP'den kopanların desteklediği hükümetim, yüce Meclis'in güvenine mazhar olup hemen icraata koyuluyor...
İlk işim, devleti çarpanların yakasına yapışıp, çarpılan paraları kuruşuna kadar geri almak oluyor. Böylece kaynak paketine falan gerek kalmıyor... Toplanan paralarla yüzlerce fabrikanın yapımını başlatıyorum...
Gece gündüz arı gibi çalışıyor halkım... Hiç kimse toto, sayısal loto ve at yarışı oynayacak vakit bulamıyor artık... Kıraathaneler boşalıyor, okey tahtaları odun niyetine kullanılıyor...
Kısa zamanda bitiyor fabrikaların yapımı... Yüzbinlerce kişi işsizlik illetinden kurtulup tatlı bir huzurun zevkini yaşıyor. Üretim patlamasının getirdiği ihracat artışı, dış ticaret açığımızı tarihin derinliklerine gömüyor...
Vergi reformu yapıyorum hemen... Çalışan her yurttaş kazancının belli bir kısmını seve seve devletine verip hastane, okul, konut gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına katkıda bulunmaya başlıyor. Hırsız, uğursuz, kara para uzmanı hıyarlar boğuluyor bu topraklarda... Herkes alınteriyle, namusuyla ülkesine hizmet edip, Türk olmanın gururunu tadıyor doyasıya...
Diğer ulusların devlet ve hükümet başkanları, eskiden bizim emeklilerin oluşturduğu maaş kuyruğu gibi kuyruk oluşturuyor, Türkiye'yi ziyaret etmek için... Kuyrukta ölen devlet başkanları oluyor... Taleplerden bunalıp Cumhurbaşkanı Demirel'e yalvarıyorum:
"Süleyman Bey, bu ziyaret işlerini bütünüyle siz devralır mısınız lütfen... Benim yapacak daha bir sürü işimi var..."
Memnun oluyor Devletin Başı.
"Yahu Hurşit" diyor,
"Hükümeti kurma görevini sana vermekle çok doğru bir iş yaptım galiba...
Baksana... Bunca insanın yıllardır beceremediğini sen bir çırpıda hallediverdin..."
YORUMU: Bizdeki gibi koltuk düşkünü, hırsız, bilgisiz, yalancı ve tembel başbakanlara alışmış toplumlarda senin iktidar arayışın biraz garip karşılanır
Hurşit... Ama hayal kurmanda bir sakınca yok...
Gazetelerde geçen haftaki hac haberleri arasında dikkatimizi çeken küçük bir fotoğrafı kesip ayırmışız...
Erbakan ve korumaları ihramlar içinde önde... Hanımlar arka planda... Kabe'de ibadet sırasında görülüyorlar... Diğer hac resimlerinde de görüldüğü gibi... İhrama bürünmüş erkeklerin kiminin omuzları açıkta, kimi yarı beline kadar çıplak... İhramın içine dikişli elbise yani külot bile giyilmiyor... Sonuçta erkekler püfür püfür... Hanımlara gelince... Onların saçlarının bir telini göstermesi dahi günah. O yüzden başları bile sıkı sıkı örtülü. Neden? Çünkü saçlarının teli erkekleri tahrik edebilir, onları günaha sokabilir. Peki vücudu çıplak erkekler hanımları etkilemez, günaha sokmaz mı? Böyle bir düşünce sözkonusu olmuyor olmalı. Durum onu gösteriyor...