Önüne gelen eleştiriyor... Yok efendim eşofmanını kendisi giyemez miymiş? Yok efendim ayakkabısının bağcıklarını kendisi bağlayamaz mıymış? Kimi mi? Tabii ki Erzurum Valisi Sami Bulut’u... Başka ihtimal olamaz mı peki? Arkadaşımız Fahrettin Fidan, “Why not” diyor, aklına geliveren olasılıkları sıralıyor.
1) Vali Bey, “Devletin Valisi, asla eğilmez ve bükülmez. Kömür dağıtan kamyonun şoför mahallinde bile olsa dimdik durur” diyen... Bunu hayat felsefesi haline getirmiş çok ilkeli bir bürokrat olamaz mı?
2) Başta Sağlık Bakanı Recep Akdağ olmak üzere zırt - pırt Erzurum’a gelen “Devlet Böyükleri”ni karşılarken eğilmekten gururu... Pardon beli incinmiş, o yüzden doktorlar kendisine, “Bir süre eğilip bükülme, ağır bir şey kaldırma” demiş olamaz mı?
3) Bir an çocukluğunu... Annesinin kendisini giydirdiği günleri hatırlamış... Burnunun direği özlemle sızlamış... Korumasına, “Birkaç dakikalığına benim temsili anneciğim olur, beni giydirir misin?” demiş olamaz mı?
4) Emrindeki bürokratlara “Arkadaşlar, temsilen göstermekte olduğum bu davranış sizlerin de takdir edeceği üzere çok çirkindir. Kompleksli bir kişiliğin tezahürüdür. İçinizden herhangi birinin böyle bir şey yaptığını görür ya da duyarsam asla affetmem, en ağır şekilde cezalandırırım” mesajı vermek istemiş olamaz mı?
5) İleride bir gün Tayyip Erdoğan Erzurum’a gelip canı top oynamak istediğinde emniyet mensuplarının onu maça nasıl hazırlamaları gerektiğini... Eşofmanının nasıl giydirilip bağcıklarının nasıl bağlanacağını anlatmak istemiş olamaz mı yani?
Aşırı sağcılardan sonra Avrupalı sosyalistler de Türk karşıtı olmuş.
İşe bakın, kendi içimizde bölünürken Avrupa’da bütünleşme sağlıyoruz...
Haldun Ertem
Aleksandr Puşkin...
Bu hafta Okan Üniversitesi’nde Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin’in bir büstü açıldı.
Rusça ve Çince tercümanlık bölümlerine sahip olan Okan Üniversitesi, Puşkin Enstitüsü ile işbirliği yapıyor. Büst bu işbirliğinin sembolü olacak... Türkiye’de bir Puşkin büstü görmek güzel şey...
Ülkemizde Dostoyevski, Tolstoy, Gogol gibi yazarlar daha çok tanınır. Oysa Puşkin Rusya’nın en çok sevilen yazar ve şairidir.
Sadece 38 yıl yaşamış, eşine musallat olan d’Anthes’le giriştiği düelloda hayatını kaybetmiştir.
Kısacık hayatına bir de Erzurum seyahati sığdırmıştır.
Sonradan evleneceği karısı Natalya’ya aşkını unutmak için 1829 yılında Rus ordusuyla Erzurum’a gelmiştir. Erzurum bu savaşta topa tutulur, düşer. Puşkin esir edilen Osmanlı paşalarından birisiyle karşılaşmasını şöyle anlatır:
“Esir Paşa elini göğsüne koyup bir temenna çaktı. Çevirmen yardımıyla şunları söyledi:
Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır, ne de dünya nimetlerinde gözü. Biz zavallılar şan, iktidar ve para peşinde koşarken o yeryüzünün hükümdarlarıyla aynı sırada durur ve herkes onun karşısında saygıyla eğilir.”
Düelloda ölümü üzerine Moskova’da adeta halk ayaklanması yaşanır. Polis tabutunu kaçırarak doğduğu Mihaylovskoye köyünde gizlice toprağa verir.
Türkiye bir tarihte yeni bir büyükelçilik binası yapmak için Moskova’da bir arazi satın almıştır. Ne var ki Rus aydınları o araziyi işgal edip inşaata izin vermez. Sebep: Puşkin zaman zaman gelir orada bir ağacın altında şiir okurmuş. Büyükelçilikten vazgeçilir.
Hâlâ böylesine sevilir Rusya’da...
Şiirlerinde çoğunlukla coşku ve aşk vardır:
“Sessizce, umutsuzca seviyordum sizi.
Bazen çekingenlik, bazen kıskançlıkla üzgün.
Bu öyle içten, öyle candan bir sevgiydi ki
Dilerim bir başkasınca da böyle sevilin.”
Anket...
Bahçeşehir Üniversitesi’nden Profesör Yılmaz Esmer bir grup davetliye önceki akşam “Radikalizm ve Aşırıcılık” konulu araştırmasından izlenimler aktardı.
Sonuçlar yine ilginçti...
Örneğin katılanların yüzde 57’si AB’ye tam üye olunmasını istiyor ama...
Yüzde 58’i kadının plajda mayoyla dolaşmasının günah olduğunu söylüyor... Yüzde 62’si dini, yüzde 13’ü demokrasiyi önemli buluyor... Kâinatı anlayabilmek için din kitaplarının önemli olduğunu düşünenler yüzde 56, bilimsel kitapların önemli olduğunu düşünenler yüzde 44...
Canlıların tek bir yaradan tarafından yaratıldığına inananlar yüzde 93, evrime inananlar yüzde 7...
Hıristiyan komşu istemeyenler yüzde 52...
AB’nin Türkiye’yi bölmek istediğini düşünenler yüzde 72...
Dış politikada ağırlığın İslam ve Türk dünyasına verilmesini isteyenler yüzde 72...
Şu soruları da sormalıyız:
Biz Avrupalı mıyız?
AB’ye üye olmak istediğimize emin miyiz?
KESK...
Aramadan geçirilen KESK’in Başkanı Sami Evren diyor ki:
- Aramada savcının bulunmaması ve bilgisayarlara el konulması hukuka aykırıdır...
AKP’nin darbelere karşı demokrasiyi savunduğunu zanneden KESK’in de aklı başına gelmiş görünüyor.
Kendilerine “Hitler Dönemi Almanyası” adlı kitaptan bir bölüm:
“Sendikalar ve öteki kitle örgütleri faşizmin demir yumruğunu kafalarına yiyince gaflet uykusundan uyandılar ama iş işten geçmişti.”
YÖK üniversitelerin ilahiyat fakültesi kontenjanlarını yüzde yüzden fazla artırmış.
Ülkeyi kurtaracak değil, ardından dua okuyacak kadrolar yetiştiriliyor!
Gülhan Elmas